Dün gece New York Plaza Otel”de çok renkli bir geceye
katıldım.
“Amerikan Türk Derneği”nin yıllık geleneksel balosu vardı.
Geceye davetli 4 gazeteciden biri be bendim.
Aslında geçen yıl da aynı yerde yapılan baloya davetliyim, ama
Diyarbakır”da çektiğim olaylı halaydan sonra Cavit olmuştum ve
Ahmet Ertegün onuruna yapılan o harika geceyi kaçırmıştım.
Bu defa kaçırmadım ve çok şanslıydım.
Hayatımda yurt dışında Türklerle yapılan ortak bir çok geceye
katıldım ama bu kadar başarılı, renkli ve konuşulacak olanına hiç
tanık olmadım.
Plaza Otel, Baz Luchrmann”ın “Great Gatsby” romanından yaptığı
filmin en güzel sahnelerinden birini çekildiği mekan.
Dün gece işte o filmin bir sahnesi kadar güzel bir badan diline
sahipti.
O nedenle bu geceyi size, Great Gatsby espirisini uygun anlatmaya
çalışacağım.
Dikkate okursanız göreceksiniz, içinde çok haber var.
Her defasında bana kızıp, yazdığım yazıdaki çok büyük haberleri
atlayan haber merkezlerine de seslenmek istiyorum.
Köşe yazarlarınızın ve ekrandaki konuşan kafalarınızın bana
nefretlerini dinlemeyin ve habere bakın lütfen.
Amerikan Türk Derneği 1949”da kuruldu.
O günden bu yana çok güzel işler yaptılar. Ama bu yılki toplantı,
Türkiye ile BD arasındaki ilişkilerin son 50 alda belki de en
kötüsü zamanına rastladı.
O nedenle çok sönük geçer diye düşünüyordum.
Tam aksine çok parlak ve eğleneceli etti.
Gala gecesinin sabahında iş ve finans çevreleri ile birlikte bir
oturum düzenlendi.
Bu toplantının Türk tarafından en ağırlıklı iki ismi sadece ABD
değil bütün dünyada tanınan iki kişi oldu.
Chobani süt ürünlerinin başkanı Hamdi Ulukaya ve Getir”in kurucusu
Nazım Salur”di.
Hamdi Ulukaya sabahki toplantıda çok önemli bir şey söyledi:
“Almanya”nın 60”bardan itibaren Türklere yaptığı muameleyi biz
bugün Suriyelilere yapmayalım” dedi.
Bi insaların artık geri gönderilmelerinin mümkün olmadığını, o
nedenle buna uygun politikaların geliştirilmesi gerektiğin
söyledi.
Aynen katılıyorum.
Akşamki gala yemeğinde Ulukaya”ya ya özel bir ödül verildi.
Ödülden sonra Ulukaya”yı tebrik ettim.
Beni eşi Louise Ulukaya ile tanıştırdı.
Bu arada çok hoşuma giden bir şey söyledi.
Meğer Benim Spotify”daki playlist”lerimin sıkı takipçiymiş.
Bu arada Suzan Sabancı “Ben de takipçisiyim” dedi.
Onu biliyorum. Çinli Sanatçı Al Weiwevi için Boğaz”daki evinde bir
davet verdiğinde bahçesinde benim “Afternoon Jazz” listem
çalıyordu..
Ulukaya ile Türkiye”de buluşma sözü verdik.
Geçen yıl Ahmet Ertegün için yapılan galaya gelememiştim ama
içerden bütün bilgileri alıp yazmıştım.
Bu gecenin davetiyelerinde “Dress code” olarak “Black Tie ”
yazıyordu.
Yani smokin zorunluydu.
Geçen yıl davete katılanlar arasında smokin giymeyen tek kişi
Türkiye”nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan olmuştu.
Bu yıl davete Türkiye”nin Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi
temsilcisi Feridun Sinirlioğlu katıldı.
Baktım o smokinliydi.
Ayrıca New York”taki Başkonsolosumuz Reyhan Özgür de
smokinliydi.
Yani devlet bu yıl galada smokinli olarak temsil edildi.
“Acaba devlet ve AKP iktidarı smokinle barışıyor mu” diye
düşünmedim değil.
Sanmıyorum. Hala sembollere çok tanıklar.
Washington Büyükelçisi Murat Mercan eski bir AKP milletvekili.
AKP çevrelerinde smokine pek sıcak bakılmıyor.
Ama Sinirlioğu Dışişleri geleneğinden geliyor.
Dediğim gib normal bir durum.
Bu arada Türkiye”nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür”ün
Bulgaristan Kırcaali göçmeni olduğun öğrendim.
Üstelik ananem ve babamın kasabası Mastanlı”danmış ve 12
yaşındayken Türkiye”ye göç etmiş.
Gala yemeğinde bugünkü yönetimden katılım hemen hemen yoktu.
Ama 2006 ile 2018 yıllarız arasında Trump”ın avukatlığını yapan ve
onun en yakın isimlerinden biri.
Sonunda 3 yıl hapise mahkum oldu ve cezasını çekip çıktı.
Ama hala Trump döneminin en hedef insanlarından biri olmaya devam
ediyor.
Uzun süre sohbet ettik.
“Hayatın artık kendisi için çok zor hale geldiğini söyledi.
Gala yemeğinde 4 gazeteci davet edilmişti.
Dünya gazetesinden Vahap Munyar, T24 yazarı Mehmet Yılmaz, ben ve
Hürriyet New York bürosundan Razi Canikli.
Davetli 4 gazetecinin de Hürriyet kökenli olması ilginçti tabi…
Hürriyet lobisi hala güçlü diyebilirsiniz.
Bu arada Razi Canikli”ye Kemal Kılıfçdaroğlu”nun ABD gezisi
sırasında bir toplantıdan çıkarılma hikayesini sordum.
“Ben normal olarak gelip toplantının yapılacağı salona oturdum.
Ancak bir süre sonra görevliler gelip gazetecilerin kabul
edilmeyeceğini söyledi. Ama içerde başka Türk gazeteciler vardı.
“Onlar heyetle geldiler” dediler. Daha sonra Kemal Bey de “Biz
değil üniversite yenisini gazetecilerin alınmamasını istedi” dedi.
Dışarda bekleyen 20”ye yakın gazeteci vardı” dedi.
Tahmin edeceğiniz gibi en büyük korkumuz Haber Türk New York
temsilcisi Oray Eğen”di.
Gala gecesine gelirse kimbilir neler yazar, bizi atlatır diye
korkmadık desek yalan olur.
O nedenle sabah arayıp kontrol ettim.
Brooklyn”de evinde oturuyormuş.
Yemeğe gelmedi.
Ama biliyorum tehlike henüz geçmedi.
Gala yemeğinde 8 şirkete onur ödülü verildi.
Bunlardan biri Ant Yapı inşaat şirketi.
Rusya İngiltere”de büyük işleri var.
Bir Bitcoin şirketi olan BTC Türk,
Giderek büyüyen Getir…
Bir Amerikan devi haline gelen Chobani…
Şirketleri çeşitli kanallar üzerinden biraraya getiren hizmetler
sunan İnsider şirketi.
Martı scooter paylaşım şirketi.
Sierra Nevada Teknolojik şirketi.
Trendyol Online alışveriş şirketi.
Gecenin en dikkati çeken davetlilerinden biri hiç şüphesiz Getir
şirketinin kurucusu Nazım Salur”du.
Getir geçen yıl İngiliz Startup şirketi Weezy”i satın almıştı.
Şimdi Alman eve teslim şirketi Gorillas”ı da alırsa Avrupa”da evet
teslim ticarette çok önemlibir dev haline gelecek.
Bloomberg”deki haberden ve dün gece galada konuşulanlara aktığında
çıkardığım sonuç şu:
Getir Gorillas anlaşması sonuca ulaşmak üzere.
Bu arada Nazım Salur'la tabii ki Tottenham takımı üzerine sohbet
etik.
Getir Tottenham'ın sponsoru.
Tottenham stadında bir locası da varmış.
Nazım”ın oğlu sıkı bir Tottenham taraftarıymış.
Birlikte bir derbi maçı izlenmek üzere sözleştik.
Gecede tanıdığım en sürpriz isimlerden biri İstanbul ve 8
şehirde “Scooter Payaşım Sistemi” olarak bilinen Martı”nın kurucusu
Sena Öktem oldu.
Bir startup şirketi olarak kuruldu ve çok başarıl oldu.
Gecede o da ödül alanlardandı.
Epey sohbet ettik.
Kadıköy doğumluymuş.
“Oh Nihayet Kadıköy”den de dijital bir startup çıktı”dedim.
Bana verdiği en önemli haber önümüzdeki Mart ayında New York
borsasında halka arz için çalışmalara başlamış olmasıydı.
Böylece Hepsiburada”dan sonra ikinci bir Türk kadınını kurduğu
teknoloji şirketi New York”da halka açılıyor..!
Gecede en hoşuma giden şey şu oldu.
Düzenleyen Suzan Sabancı gibi çok Başarılı bir Türk
işkanıdıydı.
Galada tanıdığın başarılı Türk işinsanları arasında kadınların
sayısı neredeyse daha fazlaydı.
Bunlardan biri Sierra Nevada Corp”un sahibi Eren Özmen oldu.
Sierra Nevada”yı eşi Fatih Özmen”le birlikte kurmuş.
Havacılık ve sanayi teknolojileri alanında çok güçlü bir grup.
Mesela uzay mekiği yapımı teknolojisinde öncüler.
Çok sesiz bir çift.
Geçen yıl 2.4 milyar dolar gelir etmiş bir şirketten söz
ediyoruz.
Tabii ki gecenin gerçek kahramanı Suzan Sabancı”ydı.
Amerikan Türk Derneği”nin eşbaşkanı olarak geceyi düzenlemede en
büyük yük onun üzerindeydi.
Sabancı Akbank”ın Yönetim Kurulu Başkanı.
İki gece üstü üste davetlere katıldık.
Tabii ki bir fashion tutkunu olarak giydikleri dikkatimi çekti.
Önceki akşam Ahmet Okumuş”un davetine çok şık bir pantolon ve
bluzla gelmişti.
İlk bakışta Dolce&Gabanna sanmıştım ama Valentino”Muş.
Gala yemeğinde ise üzerinde bir Elie Saab elbise vardı.
Dün gece giydiğini daha da sevdim.
Türkiye”de varlıklı çevrenin Elie Saab”a niye bu kadar düşkün
olduğunu bir kere daha anladım.
Benim giydiğim smokin de Kağan Gökalp”ın kurduğu bir Türk markası
olan, Milimetric dikimiydi.
Gecenin müziği ve şovu tam bir Great Gatsby tarzıydı.
Uzun tahta bacaklar üzerindeki melek kanatlı dansçıların görünümü
harikuladeydi.
Orkestrasının solistliğini ve şefliğini yapan Chris Norton son
zamanlarda New York ve Los Angeles”teki “Private Event”lerin” gözde
ismi.
Bugünlerde New York”ta yeni açılan Casa Cipriani”de çalıyorlar.
Ayrıca Jennifer Lopez”le, Ben Affleck”in Georgia”da yapılan
düğünlerini de onlar düzenlemiş. .
Gerçekten görsel tarafı mükemmel bir sahneydi.
Masada ilginç bir yerde oturuyordum.
Karşımda İzzet Garih vardı.
Sol tarafımda ise Abigail Pollak oturuyoru.
Amerikan siyasetinde iyi bilinen bir isim.
Clinton ailesini yakından atıyor ve seçim kampanyalarına 10 milyon
dolar bağışlamış.
Bu arada Çeşme ve Alaçatı”yı çok biliyor.
Evet dün gece Rusya Ukrayna savaşımını ortasında yapılan gala
yemeğinden aklımda kalan sahneler bunlardı.
Tabi bol bol fotoğraf çektiğimi de söyleyeyim.
Dedim ya görsel bakımdan mükemmel bir geceydi.