Dershaneler cemaat için neden önemli?

Dershaneler cemaat için neden önemli?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Sosyal medyada geçtiğimiz günlerde dershaneler kapatılmasın diye benzeri görülmemiş bir kampanya yapıldı.

"Dershanem olmasaydı" diye başlayan protesto sloganının ardından gelen cümleleri görseydiniz eminim siz de benim gibi küçük çaplı bir şok yaşardınız.

Özellikle Gülen cemaati ciddi anlamda seferber olmuştu.

Sanırım sadece bu kampanyaya katılmak için on binlerce insan Twitter hesabı açtı. Öyle ki kampanyaya teşvik için ödül bile koyulmuştu.
Doğrusu eğitim sistemindeki aksaklıklar giderilmeden, bütün çocuklara eşit eğitim sağlayan bir sisteme geçilmeden dershanelerin kapatılmasının ciddi mağduriyete neden olacağını düşünenlerdenim.

Dershanelerin bir işlevi olduğu ortada. 

Zenginle fakirin aynı eğitimi almadığını ama aynı sınava girdiğini hepimiz biliyoruz. İktidarın bu mağdur yaratan sistemi düzeltmeden dershaneleri kapatmaya kalkışmasının izaha ihtiyacı var

Böyle düşünüyor olmama rağmen sosyal medyada “dershaneler kapatılmasın” diye yapılan kampanyada ileri sürülen  gerekçeleri ve kampanyaya hakim olan dili, hamaseti, istismarı görünce doğrusu ürktüm.

Dershanelerin açık kalması için ayet ve hadislerle süslü öyle gerekçeler ileri sürdüler ki gerçekten gözlerime inanamadım.

Mesela cemaatin önde gelen isimlerinden birinin yazdığı bir mesaj şöyleydi: “Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar, dilleri var hakkı söylemezler #dershanemolmasaydı işte onlardan olurduk.”

Hatırladınız değil mi bu ayeti? Başbakan Erdoğan’ın da sık sık kullandığı bir ayet.

Benzer mesajları okuyunca bir ara “Meğer dershaneler olmasaymış bu toplum dinden çıkarmış” dediğimi hatırlıyorum.

Ticari bir meselenin bu kadar istismar edilmesi gerçekten normal değil.

Bir cemaatin “dershaneler kapatılmasın” diye bu kadar ortaya dökülmesi de en az iktidarın tutumu kadar izah gerektiren bir tablo.

Niçin kendilerini bu kadar açık şekilde ortaya attılar?

Türkiye’deki eğitim sistemindeki aksaklıkların giderilmesi için böyle görkemli bir kampanya yapmayı düşünmeyen bir ‘yapı’nın mesele dershane olunca canını dişine takması birçok kişiyi şaşırttı.

Bu kampanya gösterdi ki dershaneler sadece dershane değilmiş. Tek misyonu çocukları üniversiteye hazırlamak da değilmiş.

Kampanyada sıralanan cümlelerden benim anladığım dershanelerin asıl misyonu ‘dindar nesil’ yetiştirmek.

Daha doğrusu ‘dindar nesil’ yetiştirmenin en önemli ayağını oluşturuyormuş.

Dershaneler olmasa çocuklar “dinden-diyanetten, ahlaktan ve terbiyeden yoksun olacaklar... “ Tema bu.

Gülen cemaati için dershaneler önemli. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakir ve sistem mağduru çocuklara ulaşmak, onları cemaat kültürü ile eğitmek dershaneler aracılığı  ile çok kolay oluyor.

Bunu zaten eskiden beri biliyorduk ama bu kadar önemli olduğunu bilmiyorduk.

Bütün bu tartışmalar tamam da benim aklıma takılan sorular var.

Mesela “Dindar nesil için kaynaklık ettiği” söylenen bir kurum, ‘dindar nesil’ yetiştirmek isteyen bir başbakan tarafından niçin ivedilikle kapatılmak isteniyor? Başbakan 'dindar nesil' yetiştirmek istemiyor muydu?

Diğer taraftan cemaat açısında da tuhaf bir durum var. Bu dershaneler 'dindar nesil' yetiştiriyorsa bunu başbakan niçin göremiyor?

Ya ‘dindarlık anlayışların'da sorun var ya da ‘dindarlık’ denilerek yapılmak istenende. Hangisininki gerçek dindarlık? Başbakan 'dindar nesil' istiyorsa niçin bu ‘dindarlardan’ memnun değil? Veyahut başbakanın istediği dindarlar ile cemaatin yetiştirdiği dindarlar arasındaki fark ne?

Cemaatin kampanyada ileri sürdüğü gibi “dindar nesil yetiştirmek için bu dershaneler çok önemliyse” buna AK Parti’yi niçin inandıramıyor? Ben cemaatin yerinde olsaydım şapkamı önüme koyar derin derin düşünürdüm.

Çünkü kendi dindarlıklarına, misyonlarına ve dershaneler üzerinden yapmaya çalıştıklarına AK Parti gibi ‘dindar’ kimlikli bir iktidarı inandıramıyorlarsa başka hangi iktidarları inandıracaklar ki? CHP’mi inanacak yoksa MHP’ mi?

Benzer soru AK Parti için de geçerli.  Niçin cemaatin yetiştirdiği dindarlardan memnun değiller? Ya da  cemaatin yetiştirdikleri dindar değilse ne peki? 
Nereden bakarsanız bakın tuhaf bir durum var.

AK Parti ile cemaat arasında patlak veren dershane kavgası MİT kavgasına benzemiyor.

İlk defa tabanda bu kadar belirgin bir ayrışma var.

Cemaatin olup bitenden uzak durmaya çalışan ama iktidara da destek olmayı vazife sayan tabanı ilk kez iktidara bu kadar açıktan öfke saçıyor.

İktidarın dershaneleri kapatma kararını cemaate vurulan büyük bir darbe olarak görüyorlar.

Yani demem o ki cemaatin 'dindar nesil'leri Türkiye'nin 'dindar' başbakanına çok öfkeliler çok.

  twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın