Ne zaman yaz geldi, siyasete girmeyip hayata dair
yazacağım desem olmuyor.
Şimdi de İngiltere, AB'den
ayrılıverdi.
Hem kampanyayı "BREXIT" adıyla yürütüp, hem de
sonuca şaşıranlar var.
Sonuçta.
Kaldı mı "kıta Avrupası" bir başına.
AB eski AB olmayacak, çünkü İngiltere herhangi
bir ülke değil. "Avrupa" fikrine (Fransa ile
birlikte) karakterini veren ülke.
İnsan hak ve özgürlüklerini soyuttan somuta geçiren
"Magna Carta"nın ülkesi.
13.maddesi şöyle diyor: "Londra şehri bütün
hürriyetlerden ve geleneklerden yararlanacaktır."
Tam 800 yıl sonra, aynı Londra şehri, "Her konuyu halka
sormak iyi bir şey değildir" diyor.
Bugün. İngiltere'nin yarısı korkularına yenildi.
Referanduma katılmayanlar hangi yarıya dahildiler
bilmiyoruz.
"Güneş batmayan imparatorluk", içe kapanmayı
seçti.
En önemli gelir kaynaklarından biri yabancı öğrenciler olan
ülke, "yabancılar kötüdür" dedi.
Korku o kadar büyüdü ki, çiçek toplayan çocukların
fotoğrafını çeken bir göçmeni tacizden gözaltına aldılar geçen
yıl.
Demek ki neymiş?
Korku, yeni siyasetin en etkili
duygusuymuş.
Demek ki, çıkar öncelikli ortaklıklar, çok da uzun
ömürlü olmazmış.
Demek ki, referandum, her fırsatta ileri sürülemeyecek
kadar tehlikeli bir şeymiş.
Demek ki, "yeni teknolojilerle sınırlar ortadan kalktı"
savı, laf salatasından başka bir şey değilmiş.
Demek ki, AB'nin "Biz benzerlikler nedeniyle birleşelim,
siz farklılıklar nedeniyle bölünün" tezi fosmuş.
Eğer İngiltere, bir ayağını AB içinde tutma formülü bulmazsa, bu
birliğin işi zor.
BARIŞ GÜZEL ŞEY
İsrail'le konuştuk. Anlaştık. Barıştık.
Darısı Suriye ve Rusya ile
ilişkilerin başına.
Ne "one minute"müş arkadaş, etkisi altı yıl
sürdü.
BİR ÖYLE BİR BÖYLE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AB kendisini
sorgulamadır" dedi, kesinlikle katılıyorum.
Cumhurbaşkanı "Biz de AB'yi halka sormak için
referanduma gideriz" resti çekti, kesinlikle
katılmıyorum.
ÇOK AYIP
Ebru Gündeş ve eşi, çivi bile çakılmasının yasak olduğu yalıya
kat çıkınca mahkemelik oldular.
Gündeş, mahkemeye çıkmamak için sağlık raporu almış.
Mahkeme de "dalga mı geçiyorsun" babında raporu kabul
etmemiş.
Orada burada konser verip coşarken sağlık iyi, mahkemeye gelince
sağlık fena.
İnsan az biraz utanır.
OLUR MU OLUR!
Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu ve CHP belediyeleri
hakkında basına haber sızdırıyormuş.
Bunu da CHP'nin İstanbul adayı olmak için
yapıyormuş.
Delegelerin bile üzerini çizdiği birini aday yapmak akıl dışı
olur.
Ama. Orası CHP, siyasetin kazanmak için yapılmadığı bir
yer.
Dolayısıyla başka yerde olmayacak şeyler CHP'de olur mu
olur!
ÜLKEM FUTBOLUNA DAİR
SAYIKLAMALAR
Belli ki Fatih Terim kalıcı. Daha fenası
Yıldırım Demirören de kalıcı. Kaybetmesi
gerekenlerin kazandığı abzürt bir ülke burası.
Bu ülkenin en meşhur futbolcusu elenmekten utanmak yerine,
"Herkesten tek tek hesap soracağım" diyor da,
kimse de çıkıp "Mafya mısın kardeşim" demiyor.
Futbolumuzun en güzel özeti galerici Erkan
Özkaya'dır. Vasat futbola tezat, eşlerinde ve kendilerinde
en lüksünden otomobil yarışındalar.
Bizdeki sporcu elense de prim derdine düşer.
Elin sporcusu kazandığı maçtan sonra ders vermeye devam eder.
Mesela efsane basketçi Lebron James, "Topluma ilham kaynağı
olmak bizim için her şeydir ve bunun bir parçası olduğum için
mutluyum" diyor.
Bizimkiler galericilere, onlarınkiler topluma ilham kaynağı
oluyor.
BENCE
Bir, yeni dönemde CHP sözcüsü Özgür
Özel olsun. O hitabet yeteneğiyle TBMM'de harcanıyor.
İki, Poyraz Karayel sezon finali yaptı ama
gerçek final yapsa daha iyi olurdu. Son dönemde senaryodaki
saçmalıklar kabul edilebilirlik sınırını çoktan aştı.
ELİF ŞAFAK BİLDİĞİMİZ
GİBİ
"Kitabımı bitirip yayınevine yolladım, kenardan
seyredeceğim" diyen Elif Şafak, Ayşe Arman söyleşisiyle
sahneye tam ortadan girdi.
Düne kadar, başımıza ne geldiyse Cumhuriyetin temel
değerlerinden geldi demeye getiren Şafak şimdi de,
"Cumhuriyetin temel değerleri yıkılırsa, yıkanlar da bu
enkazın altında kalır" dedi.
İster tutarsızlık, isterseniz "ben böyle oportinist
görmedim" deyin. Siz bilirsiniz.
YAŞAR NURİ
ÖZTÜRK...
Dogmatik din anlayışının dışına çıkıp şöhret olan ilk
din bilginiydi.
Hurafelere düşman, "akıl"a dosttu.
Şimdi kaymağını yiyen televizyon vaizlerinin kaymak
yiyemeyen öncülüydü.
İnsanlara korkmadan, anlayarak dini inançlarını
yaşayabileceklerini anlattı.
Kuran'ı bugünün gereklerine göre yorumladı.
Ya çok erkendin bize, ya da çok geç kalmıştın Yaşar Nuri hoca.
Biz seni sevmiştik. Rahat uyu.
AKLIMDA KALAN
"Hocam yaa, sadece söylemekle kalma"
yakarması... : Hocamız İlber Ortaylı Haydarpaşa
Garı'nın opera binası olması gerektiğini söylemiş. Bayıldım bu
fikre. Hocam söylemekle kalma, düş önümüze. Biz de arkanıza
takılalım. Kime anlatacaksak anlatalım, Haydarpaşa'yı otel olmaktan
kurtaralım. Bu kez sermaye değil, toplum kazansın.