Demek ki Hürriyet kimsenin umurunda değil!

Demek ki Hürriyet kimsenin umurunda değil!

Nuran Yıldız nuran@nuranyildiz.com

Birkaç gün önce bir dedikodu yayıldı: Hürriyet satılıyormuş. Kaynak Wall Street Journal'dı. Ciddi bir gazeteydi, kolay üfürmezdi.

Doğan Grubu'ndan bir yönetici, "Hürriyet'in satışı için teklif toplandığını" söylemiş, sonra düzeltilmişti.

Reuters'ın geçtiği habere göre de Goldman Sachs, Hürriyet'i satışa hazırlıyordu.

Satış. Yalanlandı. Hürriyet'in ilk sayfasından.

Satışa konu Hürriyet. Şimdilerde sarsıntıda da olsa "amiral gemisi" Hürriyet.

Aydın Doğan'ın, Simavi'lerden (Erol Aksoy, Dinç Bilgin de vardı) satın aldığında da deprem yaratmış olan Hürriyet.

İyisiyle kötüsüyle Türkiye'nin tarihinde büyük bir tanık.

Ve. Fakat. Medyadan bir tek kişi de "amiral gemisi"nin satışı üzerine yazmadı. "Ne oluyor" demedi.

Bir kilo ayva satsan üzerine daha fazla yazı yazacak olan bu esnaf, Hürriyet'in satışı konusunu önemsemedi.

Oysa çok önemli. Gazetenin niteliği, derinlemesine ve enlemesine kapsadığı alan açısından önemli.

Satışın gerekçeleri arasında, son yıllarda izlediği dalgalı politika ne kadar yer tutuyor konuşulmalı.

Defalarca yazdım, Hürriyet'in geleceğine dair.

Mesela. 28 Ekim 2011'de. Tam üç yıl önce.

"Aydın Bey" dedim, "tırnaklarınızla kurduğunuz dünyanızın etrafınızdaki kendinden menkul kişilerce yerle bir edilmesine gönlüm razı değil."

19 Aralık 2013'te de yazmışım.

"Eyyy kendi okurum" demişim, "Bu Doğan Grubu var ya, hani Hürriyet'in, Kanal D'nin, CNN Türk'ün sahibi olan, yine siyaseti doğru okuyamıyor. Böyle giderse elinde ne televizyon, ne gazete kalacak. Bu yazdıklarımı koyun bir tarafa."

Durmamışım. 7 Nisan 2014'te de yazmışım. Yerel seçimlerden sonra. "Aydın Doğan Hürriyet'i, CNN Türk'ü, Kanal D'yi satmak zorunda kalmamışsa, şanstan başka açıklaması yoktur."

Kişisel fikrim. Hürriyet'in satılmasını hiç istemem. Gazete dediğin ticari bir meta değerinden fazlasıdır, geleneği olmalıdır.

Diyelim ki, Hürriyet'in satışı sadece bir dedikodu. Öyleyse buna WSJ'ı ortak eden birileri var.

Ya birileri yoklama çekiyordur ya da "hele bir konuşulmaya başlansın arkası gelir" diyordur.

Bence Hürriyet satılacak. Ve bu konu medyadan ekmek yiyen herkesi çok ilgilendirmeli. Çünkü ne kadar "amiral gemisi"dir bilemem ama ülkemiz medyasının geniş bir özetidir Hürriyet.


TADI OLMAZDI BEHİYE AKSOY'SUZ HAYATIN...

Behiye Aksoy. Yoğun bakımda. Zaten çok zamandır yaşıyor sayılmazdı. Silmişti zihni geride bıraktığı her anı.

Zaman zaman aklıma gelirdi. "Yaşayan Efsane" olarak adına kitaplar yazmıştım kafamda.

Çıktığım uzun yolların tek eşlikçisi. Arabamın içine dolan sesi yolculuk keyfim.

Dostlarla yediğim yemeklerin vazgeçilmezi. Fonda Behiye Aksoy "At kadehi elinden" demiyorsa, rakı da rakı sayılmaz bizim için.

Behiye Aksoy. Ben size, eşlik ettiğiniz tüm aşklar ve yolculuklar için teşekkür ederim.

NE DEDİ Kİ ŞİMDİ?

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Validebağ'daki protestolar için konuştu.

"Bir tarafta mescit inşa etmek üzere insanlar görüyorsunuz, bir taraftan da ağaç sevgisi, 'ağaçlar kesilmesin' diye gösteri yapan insanlar görüyoruz. İbadet sevgisi ile tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir. Biz gönül dünyamızın derinliklerinde halen sakladığımız öfkeleri, başka şekillerde ifade etmeliyiz. O öfkeleri, tabiat sevgisiyle ibadet sevgisi, tabiat sevgisiyle mabet sevgisi üzerinden ifade etmemeliyiz. Dolayısıyla ibadet sevgisi ile mabet sevgisini karşı karşıya getirerek birbirimizi üzmek, birbirimize bu sevgiler üzerinden öfkemizi göstermeye kalkışmak bize yakışmıyor. Bunun da biran önce bitmesini sona ermesini diliyorum."

Başkan Görmez ne demiş oldu şimdi? Cami yapılsın mı, yapılmasın mı?

İletişimde böyle durumlara, hem konuşmuş olup hem de hiçbir şey söylememiş olmak deriz.

SERTAP ERENER VE İKİNCİ KADIN

Sertap Erener de terkedilmiş. Kimler terkedilmedi ki ona gelene kadar...

Terk eden adam da aman aman kayda değer biri değil.

Ama.

Adamın tercih ettiği kadın, Sertap'tan hem daha çirkin hem daha yaşlıymış.

Bir hatırlatma.

Aldatma ilişkilerinde. Yeni sevgililer, esas kadınlardan nadiren daha güzel olur.

Orada önemli olan sözcük daha iyi, daha güzel olması değil, daha farklı olmasıdır.

AKLIMDA KALAN

"Üç büyüklerin üç azabı": Fenerbahçe, başkanı Aziz Yıldırım'dan çektiği kadar hiç kimseden çekmedi, çekmiyor. Galatasaray, teknik direktörlerden çektiği kadar (Fatih Terim dahil) hiç kimseden çekmedi, çekmiyor. Beşiktaş, önce Başkan Orman'dan çekiyordu şimdi oynadığı stattan.