Delikanlı Nihat ha!

Delikanlı Nihat ha!

Hacer Alkan hacer@internethaber.com

Sağolasın Acun Ilıcalı...
İyi ki onu adaya götürmüşsün!
Ortalıkta "delikanlılığın kitabını yazdım" diye dolaşan adamın maskesini o ada düşürdü.
Nasıl entrikacı...
Nasıl egoist...
Nasıl bir satıcı olduğu ortaya çıktı.

İzlemeyenler için adadaki durumu kısaca özetleleyim. Nihat Doğan ile Zeynep Tunuslu takımdan ayrıldı. Yemekleri ayrı yapıyor, diğerleri ile konuşmuyorlar. Başbaşa muhabbetlerinde Nihat Doğan, Zeynep Tunuslu'ya gaz verip duruyor:
"Sen 2 dakikada yemek yapıyorsun, bunlar 2 saatte..."

Cumartesi günü de poz kesiyordu...
"Ben güçsüzün yanında olmayı atalarımdan öğrendim, ceddimden öğrendim. Ben de burada güçsüzden yana tavır koydum... Benim adamlığıma, benim delikanlılığıma güçsüz olandan yana olmak yakışırdı. Ben de açıkçası Zeynep'i kanatlarımın altına aldım".

Bunu diyen adam çok değil 1 gün sonra Zeynep'i sırtından bıçakladı.
Baktı ki etrafında şakşakçı yok..
Baktı ki her an adadan şutlanabilir...
Baktı ki kimse ona mahkum değil...
Anında çarketti...
Hem de ne çarketme ama...

Pascal Nouma şaşkın!
Garibim böyle bir "türle" daha önce karşılaşmamış...
Anlatıyor:

"Bugün Nihat yanıma geldi "lütfen kızlara değiştiğimi ve özür dilediğimi söyle" dedi. Eğer dokunulmazlık oyununu kaybedersek Zeynep'i yazacağını söyledi. Bana da yazıp yazmayacağımı sordu. Bu nasıl bir şey!.. Hem Zeynep'in arkadaşısın hem de Zeynep'i yazmak istiyorsun. Eğer arkadaşsan onu yazamazsın. "


Ah be Nouma!
"Bu nasıl bir şey!" diyorsun ya...
Bu "delikanlılık" işte!
"Erkekliğin 10'da 9'u kaçmaktır" sözünü destur edinenlerin delikanlılığı...
"Atınca mangalda kül bırakmayan"ların adamlığı...
Buna biz kısaca...
Nihat Doğan delikanlılığı(!) diyoruz...
Baştan belliydi onun böyle bir "dönüş" yapacağı...
O "insansız" yapamaz...
Haa! Sanma ki "insan sevgisinden"...
Onun ki ego hastalığı...
Etrafı "yaşa Nihat, bravo Nihat, delikanlı Nihat" diyenlerle dolu olmalı...
O yüzden hiç şaşırma!

Bir de Nouma!...
Hani sana attığı kazığa takıldın ya...
"Takıma dönmek istiyorum... Arkadaşlardan özür dilerim" deyip seni aracı yaptı ya...
Sonra da takım oyunu kazanınca başarıyı kendine mal edip:
-"Ben varsam galibiyet var, ben yoksam yok" diyerek zıp zıp zıpladı ya...
Şoke olmuştun ya bu sözleri duyunca...
Kendini aldatılmış, kullanılmış hissetmiştin ya...
Hiiiç aldırma!
Senin durumun iyi yine...
Zavallı Zeynep Tunuslu ne yapsın!

"Abla, abla" diye etrafında fır dönen adamın gerçek yüzünü görünce ne hale gelecek düşünsene...
"Seni kanatlarımın altına aldım" diyen adamın gizlice "Zeynep'i eleyelim" mesajı yolladığını öğrendiğinde nasıl şok geçirecek...
Haline şükret yani!
Nihat Doğan bu...
Türkiye'deyken "delikanlılığın kitabını" yazmıştı...
Şimdi adada "dönekliğin kitabını" kaleme alıyor sanırız...