Cüneyt Özdemir’in makaleleri
elbette tercüme gerektirmez…
Tabii ki “aslında ne demek istedi?” diye
sorup detaylandırmak da bana düşmez…
Ama…
Bugünkü Radikal’de “Türkiye
muhafazakâr cumhuriyeti” başlığı atlında yayımlanan
makalesinde öylesine güzel “Hikâye” ediyor ki bazı
söylemleri…
Öylesine “dikkat” çekici ki köşesine aldığı
bazı “görüş” ve
“düşünceler”…
Ben de sizleri bu köşeye yönlendirebilmek için onun adını
kullandım yazımın başlığında…
Ama...
Bu arada şunu hatırlatmadan da duramayacağım...
Neyi mi?..
Cüneyt'in adı geçen makalesindeki şu
"Hüküm ve sorgulama" cümlesini:
"...... Cumhuriyet treninin varacağı ilk durak
‘gelenekler’ olur. Bir sonraki durak ise son duraktır. Orada da
bizi İslami referanslar bekler.
Liberal politikalar lanetlenip terk edildiğine göre bu iki şekilde
gerçekleşebilir. İlki tercihler, ikincisi ise dayatmalarla... Şu
anda AK Parti’nin geleceği ile ilgili flu olan alan tam burası
işte. Bütün bu değişim, cumhuriyeti bir normalleşmeye mi, yoksa
yeni bir anormalleşmenin meşru zeminine mi
taşıyacak? "
Hatırlayın
lütfen…
Liberaller (En azından ben)
Ak Parti Hükümeti ve Başbakan
Erdoğan’a, anayasa yapmak için dünyanın en saygın
anayasa hukukçularından biri olan Ergun
Özbudun’la yola çıktığı için destek
veriyordu/k/m…
Türkiye’de sandıktan güçlü çıkan
çoğunluk siyasetinin değil, hukukun üstün
kılınacağına beni de ikna ettikleri için veriyordum
oyumu...
AB tam üyeliği için müzakerelere
başlanmasını gündüz gözüyle havai fişek atarak kutlama samimiyetini
göstermeleri beni çok etkilemişti…
Erdoğan’a hayran olma sebebim,
Kürt Sorunu’na dönüşen Kürt
vatandaşlarımızın sorunları ve o meseleleri çözebilmek
için insan canı almaktan çekinmeyen terör guruplarıyla da masaya
oturup anlaşabilme cesaretiydi…
Bana göre ilk başlarda muhafazakârdı
Erdoğan ve çalışma arkadaşları…
Ama…
Yine bana göre asla gelenekselleşmiyor, muhafazakârlıkları
inançlarını “gelenek” adı verilen demir kasalara
kapatmıyordu…
Özgürlükleri korumaya yönelikti muhafazakârlıkları…
İnançlar kapalı demir kasalara kapatılmayınca kendileri gibi
düşünmeyen ve yaşamayanlara da saygısızlık edilmiyor, onların da
özgürlükleri muhafaza ediliyordu…
Peki bugün ne
oluyor?..
Bugün çok kötü şeyler oluyor…
Kandırıldığımı hissediyorum…
Çünkü…
Dünyanın en saygın anayasa hukukçularından
biri olan Ergun Özbudun, Başbakan
Erdoğan’ın yakın çevresinden uzaklaştırıldı…
Başbakan artık siyasi ve hukuki
kararlarını bile ilâhiyatçı Hayrettin Karaman’a
danışarak veriyor…
Bugün, gelişmiş ileri demokrasilerde saygı ile anılan
hukukçu Ergun Özbudun’a sırt çevrildi…
Sadece din devleti isteyen Müslümanların saygılarına mazhar
olmuş ilahiyatçı Hayrettin Karaman’a döndürüldü
yüzler…
Bugün, seçim sandığı hukukun üstünlüğünü ayakları altına
almış ha bire eziyor…
AB müzakerelerinde yeniden en başa
dönüldü…
AB ülkeleri mızıkçılıkla,
Hıristiyan kulübü olmakla,
Türkiye’ye kazık atmakla suçlanıyor…
“Size üye olsak ne yazar olmasak ne
yazar?” kibri ile ilk hükümet oldukları birkaç
yıldaki tevazu, arzu ve hedef dışlanıyor…
Kürtlerin sorunlarını çözmek için
değil, “Ak Parti’ye oy veren Kürtlerin çıkarları”
içi yapılıyor bütün düzenlemeler…
Ak Parti’ye oy vermeyen
Kürtlere ise “Kırk katır mı? Kırk satır
mı?” deniliyor…
Pardon…
Nereden başlamıştım?..
Tamam…
Hatırladım…
Cüneyt Özdemir’in “Türkiye
Muhafazakâr Cumhuriyeti”nden…
Bu arada içeriğine değil ama Cüneyt’in
makalesinin başlığına bir itirazım olduğunu söylemeden de
geçemeyeceğim…
Neden mi?..
Çünkü…
Kurulmak istenen cumhuriyet “Muhafazakâr”
değil; “Gelenekçi”…
Muhafazakârlık bütün gelişmiş demokrasilerde baş
tacıdır…
Ama…
Gelenekselcilik hem dini tahrip eder, hem
demokrasiyi ve hem de en önemlisi hukuku…
Zaten Türkiye için yakın tehlike de
muhafazakârlık değildir…
Asıl tehlike, “din” adı altında
gelenekselciliğin yerleştirilmesidir…
Unutmayınız…
Başbakan’ın kız ve erkek
öğrencilerin aynı evde yaşamalarına olan itirazının dinsel hiçbir
temeli yoktur…
İtiraz geleneklerden kaynaklanmaktadır…
Yani ey güzel insanlar!..
Doğru söz yemin gerektirmez ama yemin billah söylüyorum ki
benim itirazım dini muhafazakârlığa değil…
Ben…
Dinle ilgisi olmayan geleneklere
bozuluyorum…
Adnanberkokan@gmail.com