Coşkun Sabah, Ferdi Özbeğen'in
cenaze töreninin hemen ardından A Haber'de
Selin Ongun'un sunduğu “Bi Sormak
Lazım” programına katılıyor ve orada medya ve sanat
dünyasını eleştiren sert açıklamalarda bulunuyor…
Ne var ki o sert eleştirileri yayında değil; “yayın
arasında” zannettiği bir süre içinde yapıyor.
Canlı yayında olduklarını öğrenince,
"Yayında mıyız? Ben off the record konuşuyordum.
Büyük haber çıkacak bunlardan... Çok rahattınız siz ben de ondan
reklam arasındayız sandım" diyor...
Ben Sabah’ın o konuşmaları canlı yayında
olduğunu fark etmeden yapmış olabileceğine inanmıyorum zira
geçenlerde benzerlerini ÜLKE TV’de Ersoy
Dede’nin konuğu olduğunda da söyledi…
Buna rağmen neden “off the record
konuşuyordum” dediğini anlayamadım…
Söylediklerinin içinde tek bir yalan olmadığı gibi mutlaka
kamuoyuyla paylaşılması gerekenlerdi anlattıkları…
Daha önce anlatmadıysa asıl işte o zaman ayıp etmiş saymalı
kendisini…
Şuraya bakar mısınız?..
Televole programlarının
muhabirlerinden biri arıyor ve "bir bayanla kaçamak yapar
gibi fiskos yapın. Biz de yakalamış gibi yapalım”
diyor.
Bunun adı “haber yakalamak” değil
“haber üretmek”…
Bu gazetecilik yapıla yapıla bu ülkenin kimi gazetecileri ve
siyasetçileri 28 Şubat benzeri askeri darbelere
maruz kalmadılar mı?..
Silivri’de yatan/yatıp çıkan gazeteciler sadece
“gazetecilik” yapsaydılar orada ne işleri
vardı?..
Ama bazı darbe meraklısı askerlerle işbirliği içinde
olmayan haberi yapmayı kabul edince cezaevini
boylamadılar mı?..
Yani Coşkun Sabah’ın anlattığı ve bizzat
yaşadığı olayı bütün kamuoyu bilmeli.
Öğrenmeli…
Gazeteciliğimizin ne halde olduğunu görmeli…
Görmeli ki kamuoyu da bundan öyle her işittiğine ve hatta
gördüğüne (ekranda ya da gazete sayfasında) inanmamalı…
Medyadan öğrendiği bir haberi sorgulamalı…
Başka ne demiş Coşkun Sabah?..
"Medyanın popçulara merakı var. Aklı başında aile
sanatçılarına ilgi duymuyor. Halkın talebi var ama medya ilgi
duymuyor” demiş...
Yalan mı?..
Tabii ki doğru söylemiş…
İyi ama bu nasıl sanatçıdır ki; yalan söyleyenler korkmuyor
da doğru söylediği için korkuyor?..
Akıl alır gibi değil…
Ve Hülya Avşar konusuna geleyim…
“Allahaşkına Hülya Avşar'ın nesi var ki? Her gün
medyada olmasa medyanın ilgi odağı olmasa nedir yani Hülya
Avşar?” diye sormuş…
Keşke “Her gün medyada olmasa medyanın ilgi odağı
olmasa nedir yani Hülya Avşar?” diye sormasaymış çünkü
Hülya Avşar medyanın ilgi odağı olmasa da önemli
bir sanatçı ama işte o kadar…
Eğer sivri dillilik etmese; kim arar sorar ki Hülya
Avşar’ı?..
O da diğer biraz da olsa yaşı ilerlemiş değerli sanatçılar
gibi oturur evinde…
Yani…
Coşkun Sabah’ın anlattıkları
lazerle gökyüzüne yazılıp bütün Türkiye’ye
okutulacak veya devasa gökyüzü hoparlörüyle bütün halkımıza
dinlettirilecek kadar doğru ve ders verici şeyler…
Anlayamadığım; Coşkun Sabah’ın bizzat
yaşadığı bu gerçekleri anlatmaktan neden korktuğu?...
Yani Başbakan Erdoğan’a
“despot” diyen medya acaba asıl despotizmi kendi
yapmış olmuyor mu?..
Bir sanatçı eğer bizzat yaşadığı medyaya ilişkin
iğrençlikleri anlatmaktan korkuyorsa; bunun,
Başbakan’dan korktuğu için yorum yapamadığını
söyleyen yazarların suçladıkları Başbakan’ın
yaptığı baskıdan ne farkı var?..
Konuş Coşkun konuş
korkma;
belki seni görmezden gelirler ama arşivleri ortadan
kaldırıp atacak halleri yok…
Geleceğin dürüst gazeteci/televizyoncu gençleri
bugünkülerin ne mal olduklarını kendi kuşaklarına anlatma imkânı
bulurlar bari…
adnanberkokan@gmail.com