Çengiz Çandar aksatmadan okuduğum birkaç yazardan biridir.
Yazılarında kişisel polemiklerden çok tecrübeyle yoğrulmuş
bilgiye, malumata, farklı görüşe rastlamak mümkün.
Türkiye için önemli olduğunu düşündüğüm Ortadoğu uzmanı bir
yazarın dünkü yazısında “Suriye konusunda ben de
yanıldım” itirafı geçiştirilmeyecek kadar önemli.
Cengiz Çandar’ın diğerleri gibi bütün suçu hükumetin üzerine
yıkmayıp ‘yanıldım’ demiş olmasının da değerli
olduğunu düşünüyorum.
Kaldı ki Suriye meselesinde yanılan yalnızca Cengiz Çandar
değil.
Gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler, kanaat önderleri, sivil
toplum kuruluşları en önemlisi de ‘Türkiye’nin
Kissenger’ı lakaplı dış politikanın stratejisini yazmış
dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu.
Yanılmayan yok muydu? Elbette vardı. Cengiz Çandar’ın bugün
söylediklerini 2 yıl önce söylediği için
"Esadçı","vicdansız",
"Şebbiha", gibi tanımlamalarla köşeye sıkıştırılan
bir avuç gazeteci, yazar, aydın, kanaat önderi.. Defalarca
uyardılar, “farklı bir politikanın mümkün
olduğunu” söylediler
Onlarca kez “Suriye’nin Türkiye için bir bataklığa
dönüşebileceğine” dikkat çektiler. Suriye’de asıl
yapılmak istenenin bölgedeki “mezhep savaşına benzin
dökmek” olduğunu söylediler.
“Yapmayın, etmeyin, aklı selim bir yol vardır”
deyip kanla silahla, ölümle, öldürmekle bu sorunun
çözülmeyeceğini olanca iftiraya baskıya, aşağılamaya rağmen
yılmadan söylediler.
Sanırım seslerini duyuramadılar, dikkat çekemediler.
Şimdi bölge uzmanı sayılabilecek o politikayı benimseyenlerden
bir gazeteci ‘yanıldım’ diyor.
Biliyorum insanlar Cengiz Çandar’a: Sen bütün Ortadoğu’yu 30
yıllık tecrübenle avucun içi gibi biliyorsun.
Bir gün Lübnan’da Velid Canpolat’la kahve iç bölgeyi
tartış görüşlerini bizim için köşene taşı, bir başka gün Amerika’da
Wolfowitz’la yaptığın sohbeti aktar. Bir gün İndependent oku
orada gördüğün önemli bir olaydan bizi haberdar et, bir başka gün
Washington Post’ta gördüğün önemli bir röportajdan alıntı yap.
Seni bir gün Irak’ta Talabani’nin sarayında görelim, ertesi gün
Barzani’nin yanında. Bir başka gün Lübnan’da, ardından
Şam’da. Bütün dünya küçülmüş neredeyse avucun içine girmiş gibi
olayları yaşayarak öğrendin.
Fakat Suriye meselesinde yanıl.
Bir tuhaflık yok mu burada? Biz bu kadar bilgisizliğimizle,
tecrübesizliğimizle yanılmadık da siz mi yanıldınız?
“Bu yanılma değil yanlış ata oynamaktır”
diyeceklerdir. Diyebilirler.
Çünkü yapılan anket sonuçları bize gösterdi ki ortalama halk
Suriye meselesinde Çengiz Çandar’ın da ‘yanıldım’
dediği o politikaya destek vermedi
Ama ben cengiz Çandar’ın haysiyetli itirafının bu
‘yanlış’ politikayı benimseyenler için bir ders
niteliğinde olduğunu düşünüyorum.
Her ne kadar bu yanılma 100 bin insanın canına mal olup, koca
bir ülkenin harap olmasına neden olduysa da zararın neresinden
dönülse kar olarak bakıyorum.
Kaldı ki bu yanılgı sadece Cengiz Çandar’a ait değil. Gelinen
nokta; dış politikanın stratejisini yazmış, dengeleri bilen,
Bölgenin ‘Kissinger’ı olarak çağrılan dışişleri
bakanımız Davutoğlu için de benzer bir sonuç doğuruyor.
Hepimiz insanız. Elbette yanılabilir, elbette hata yapabiliriz.
Esas olan fark ettiğimizde bu yanlışlarımızda ısrarcı
olmamamızdır.
Yanlışlarımızın bilinçli bir tahribata dönüşmesine müsaade
etmemektir.
Umarım Cengiz Çandar’ın gösterdiği açıklığı, sadeliği bu konuda
yanlış yaptığının düşünen herkes gösterir.
Gösterir ki ülkeyi her gün biraz daha belaya çeken bu
bataklıktan çıkarmanın yolunu buluruz.
Uzmanların yanılgısı elbette hepimizi şaşırtıyor.
Ama asıl şaşırtan bunu açık yüreklilikle söylemeleri.
Twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın