Can'ın yaptığı kötü gazetecilik mi, yoksa kötü niyetli gazetecilik mi?

Can'ın yaptığı kötü gazetecilik mi, yoksa kötü niyetli gazetecilik mi?

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

Can Dündar iyi bir gazeteci(ydi); yaptığı haberler, destansı belgeselleri, kitapları, şiirleri... Yakın geçmişte, yaptığı başarılı işlerle konuşulan Can, şimdi casuslukla, ya da hainlikle suçlanıyor. 

İddalar doğru mu peki?

Can ve Erdem'in (Gül) vatan sevgisinden şüphe duyanlarla (kardeşim bile) aynı görüşte değilim. Ancak, Can bu kara lekeyi alnına çalmak için hayli uğraş verdi, veriyor!

Aydınlık'ta yayımlanan bir haberi 14 ay sonra, bütün uyarılara rağmen, "gazetecilik faaliyeti" altında yayımlaması Can'ın nasıl bir uğraş içinde olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. 

Nedim Şener, yapılanın "kötü gazetecilik" olduğunu belirtiyor ve "Bunu tartışabiliriz!" diyor.

Neyi tartışacağız Nedim?

Şu yapılanı, "kötü gazetecilik" deyip geçiştirecek miyiz?

Bu yapılan "kötü gazetecilik" değil, düpedüz "kötü niyetli gazetecilik" olduğunu,  yılların tecrübesi Nedim Şener herkesten çok daha iyi biliyor. 

Ama konduramıyor!

Hay hay...

"Hain" veya "casus" ağır kaçıyor... 

Peki yapılan kötü niyetli gazeteciliğe ne idiyeceğiz?

MİT tırlarıyla ilgili operasyonu yürüten savcının emriyle, MİT elemanlarını yere yatıran polislerin, jandarmanın...  "kirli bir oyun"un parçası olduğunu söyleyen Nedim Şener,  Can'ın "kirli oyun"un aktörleriyle bir olduğunu kabul etmiyor. 

17-25 Aralık sürecindeki o operasyonların tek amacı vardı; Tayyip Erdoğan'ı alaşağı etmek ve eli kelepçeli olarak yargının karşısına çıkarmak. Hem de Lahey'deki Adalet Divanı'nda.. 

Ve "savaş suçlusu" olarak!

İşte tam bu noktada sorulması gereken soru şu:

Can Dündar yaptığı haberlerle, bu hainlerin kirli emellerine ulaşması için katkıda bulundu mu bulunmadı mı?  

Nedim Şener''e dün kestirmeden sordum:

- MİT tırları operasyonunda ihanet var mı yok mu?

- Var. Cemaat'in Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için, organize ettiği bir operasyon yapıldı. Devletin gizli bilgilerini sızdırmak, yayımlamak ve deşifre etmek, casusluk noktasında suç oluşturuyor.  Polislerin, savcıların, hakimlerin, jandarmanın (Cemaatçi) bu suçlar bakımından fiileri ortada. Onlar tam da isnat edilen suçları işlemişler. Vatana ihanet suçları gerçekleşiyor. 

"Devletin gizli bilgilerini sızdırmak, yayımlamak ve deşifre etmek.*

Bu sözler ne anlama geliyor?

Nedim Şener, başarılı bir gazetecidir. Bu ülkede, haksız yere hapis yattı, acı çekti. "Paralel Yapı" ile ilgili net konuşabiliyor. Ama Can Dündar meselesinde ipin ucunu bırakıyor. 

Duygularına yenik düşüyor çünkü. 

Can Dündar'ın "Tutuklandık" kitabını tamamladıktan sonra bu konuya devam edeceğim..