Bütün kasap dükkânları da kapatılacak mı?..

Bütün kasap dükkânları da kapatılacak mı?..

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

5 milyon adet gazete satılıyor

Sayın Başbakan, Hükümet’
e ve kendisine destek veren birkaç gazetenin genel yayın yönetmenleriyle buluşmuş…

Bu bir kişisel tercih ise saygı duyarım…

Ama…

O zaman da kendisiyle buluşan genel yayın yönetmenlerine şunu söylemeliydi Sayın Başbakan…

“Şu anda Türkiye Cumhuriyeti başbakanının değil, Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel konuğusunuz… Yönettiğiniz gazetelerde bu toplantıdan söz ederken benim adımın başına lütfen ‘Başbakan’ sıfatını koymayın”…

Oysa böyle bir uyarıda bulunmadığı davet ettiği genel yayın yönetmenlerinin kendisinden “Başbakan” diye söz edişlerinden belli…

Daveti “Başbakan” şapkasıyla yapmış belli ki…

Sayın Başbakan’ın işte buna hakkı yok…

Çünkü…

Sayın Başbakan’ın davet ettiği gazetecilerin yönetimindeki gazetelerin günlük toplam satışı beş yüz bini bile bulmuyor…

Oysa bu ülkede günde 5 milyon adet gazete satılıyor…

Sayın Başbakan sadece 500 bin okurun satın aldığı gazeteleri bilgilendirip 4.5 milyon okurun satın aldığı gazeteleri ise bilgi sahibi yapmayarak basın özgürlüğü ilkesini yok saymıştır…

Ve en az o kadar büyük bir yanlış ise Sayın Başbakan’ın sosyal medya konusundaki “yasakçı” tavrıdır…

Erdal Şafak’ın yazdığına göre Sayın Başbakan şunları söylemiş…

"Twitter konusunda maalesef kendi arkadaşlarımla bile aynı çizgide olamadık. 'Özgürlük' diyorlar. Değil, ticaret. Çünkü hepsi ticari şirket, hepsi ürünlerini pazarlıyorlar.”

 

Sayın Başbakan’a itirazım var…

Zira…

Sayın Başbakan bugün twitter için “ticaret, çünkü hepsi ticari şirket, hepsi ürünlerini pazarlıyorlar” derse…

Yarın bir gün “en az twitter kadar ticari” olan gazeteleri, televizyonları ve gazeteleri de kapatır…

Medyanın herhangi bir türüne “Ticari” olarak bakmanın sonu yok ki…

Sayın Başbakan “medya özgürlüğü” konusunda çok entelektüel olmayabilir…

Yetiştiği ortam itibariyle daha baskıcı, daha hoşgörüsüz olması doğal bile karşılanabilir…

Ama…

Çalışma arkadaşları ona düşünce modelinin “arızalı” olduğunu söylemek cesaretini göstermeliler…

Bir süre başbakanlık da yapmış bir siyasi lidere danışmanlık hizmeti vermiş biri olarak biliyorum ki danışmanlık “Baş sallamak” ya da servis verilen kişiye, “ne kadar haklısınız” demek değildir…

Sağlam karakterli sekreterler (Bugün onlara “Asistan” deniliyor) bile kendilerine yazdırılan bir mektupta yanlış bir cümle kurulduğunda itiraz edenlerdir…

Başarılı ve küresel çapta ortaklıkları olan işadamlarının sekreterlerini tanıyanlar onların birçok konuda nasıl da “itiraz” edebildiklerini bilirler…

Bir sekreter kadar bile itirazcı olmayan birisine “danışman” değil olsa olsa “Ahfeş’in Keçisi” denir…

 

Sayın Başbakan…

Elbette size edilen hakaretleri görmezden gelecek değilim…

Tabii ki yayınlanmasını da yayınlayanları da her zaman kınadım, kınıyorum, kınayacağım da…

Ama twitter gazete değil Sayın Başbakan…

Daha ziyade bir televizyon, bir radyo olabilir ama asla bir gazete, dergi ya da kitap değildir twitter…

Bir gazetede, dergide ya da kitapta ahlâk kurallarını hiçe sayan veya kişinin özel hayatını sergileyen, mahremine giren sözler ya da görüntüler yayımlanmışsa eğer tabii ki toplatılabilir…

Yeniden yayımlanmasına yasak getirilebilir…

Çünkü gazete, dergi ya da kitap bir bütündür…

O tür mevkutelere uygulanan yasak asla ve asla “basın özgürlüğünün kısıtlanması” ya da “sansür” değildir…

Ama Sayın Başbakan

Twitter, facebook ya da youtube’da yayımlanan bir hakaret, iftira, küfür veya özel hayata, mahreme ilişkin görüntüler sadece uzantısının (URL) bolke edilmesiyle, sadece o sayfaya erişimin engellenmesiyle kaldırılır…

Bir tek veya yüzlerce sayfa yüzünden milyarlarca sayfaya erişimin engellenmesi “birkaç kasap cinayet işledi” diye bütün kasap dükkânlarındaki bıçakları bloke etmek, kasaplarda bıçak veya kesici, delici alet kullanımını yasaklamakla aynıdır…

Sayın Başbakan…

Eğer bu verdiğim örnekte olduğu gibi bir kasabın et kestiği bıçakla işlediği cinayet yüzünden bütün kasapların bıçak kullanmasını yasaklayacaksanız elbette twitter, facebook ya da youtube’u da yasaklamakta sakınca görmeyebilirsiniz…

Ama…


O zaman da…

Başbakanlığını yaptığınız ülkenin demokrasi liginden düşürüleceğini kabul etmek zorunda kalacaksınız…

Onu kabul ettiğiniz takdirde de size “Enver Hoca” diyenleri “haklı” çıkaracaksınız…

Oysa ben size “Enver Hoca” diyenleri de “Diktatör” gibi size hiç yakıştıramayacağım kötü sıfatları takanları da kınamak istiyorum…

Ama…

Bu şartlarda o kınamayı nasıl yapabileceğimi bilemiyorum…