Bütün bu olanlar ve bu ittifak tesadüf mü?

Bütün bu olanlar ve bu ittifak tesadüf mü?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Suriye'de işler gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bir tarafta ayak takımından oluşan muhalif cephe, diğer tarafta diktatör Şam yönetimi. Bir tarafta ise kirli siciliyle dünya medyası… 
Masum halk bu birbirinden kötü üç taraf arasında can veriyor.
Silahlı muhaliflere ayak takımı demem bazı arkadaşları fena halde kızdırıyor, bunun farkındayım.
Muhaliflerin bir kısmının islamcılardan oluşuyor olması onları ayak takımı olmaktan kurtarmıyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan Suriye'nin Dostları toplantısında Suriye muhalefetinin kendilerine destek karşılığında Suriyeli Kürtlere özerklik vaadinde bulunmalarına bakılırsa, bu tanımlamamda pek haksız olmadığım daha iyi görülür.
Silaha sarıldıkları ilk günden itibaren çeşitli meselelerde takındıkları tavra baktıkça ayak takımı tanımı daha bir yerinde görünüyor. 
Sağlam ayakkabı olsalardı en azından kendi aralarında bir anlaşma sağlayabilirlerdi. Hala anlaşabilmiş değiller.
Suriye meselesi büyük bir çıkmaza doğru gidiyor. 
Görünen o ki bu iş Türkiye'nin başına bela olacak. 
Zaten bela olsun diye içeride ve dışarıda bir hayli çaba gösteren var.
Arap Baharı denen bu kirli oyunda dünya medyasının rolü büyük. 
Resmen catışmayi körükleyen, işgale zemin hazirlayan haberler ürettikleri ortada.
Dezenformasyon artık açıktan yapılıyor. 
İstese de saklayamiyor medya.
Yalan haberlerin arka planları, gerçek halleri, montaj oncesi durumları internet ortamında dolaşıyor. 
Bu iş o kadar belirgin hale geldi ki El Cezire'nin Beyrut muhabiri "El Cezire yalan haber yapiyor, hem de çok fazla" diyerek istifa etti. 
İstifa ederken de El Cezire'nin 'şaibeli' durumunun giderek netleştiğinin altını çizdi.CNN,  uydurma haberlerinin montaj öncesi görüntülerinin ortaya çıkması uzerine kendini temize çıkarmaya çalışıyor. Bu videolar internette dolaşıyor ama medyanın ilgisini nedense çekmiyor.

Peki durum bu kadar ortadayken bizimkiler ne yapıyor?
Ciddi bir dezenformasyon var ve bu dezenformasyonun da bir amacı var. 
Peki nedir o amaç? 
Bu soruya cevap aramamız gerekmiyor mu?  
Arap Baharı meselesinde bu kanallardan gelen haberlere bakarak tutumunu belirleyenler bir muhasebe yapma aşamasına gelmediler mi?
Bunca yalan haber iddiası ortalıktayken, meseleye sağlıklı bir gözle nasıl bakacağız? 
Irak ve Afganistan meselelerinde medyanın dezenformasyonu canımızı sıkıyordu, bizi rahatsiz ediyordu. Peki  bu defa niçin sıkmıyor. 
Yoksa bu defa  bu yalan haberler Türkiye'deki arkadaşların da işine mi geliyor? 
Türk medya mensuplarını El Cezire ve CNN gibi tetikçi medya ile aynı safa getiren neden nedir? Ben gerçekten çok merak ediyorum.
Mesela geçtiğimiz aylarda "Diktatör Esad Mevlid kandilinde 300 masum sivili öldürdü" diye ortalığı ayağa kaldıranlar, sonradan bu haberin bir hava oluşturulmak için abartıldığını görünce  niye durumu sorgulama ihtiyacı hissetmedi?
Bu abartılı ve yalan haberlerle Türkiye Suriye meselesinde "bir adım" atmaya zorlanıyor. 
Peki bu hesabı kim bozacak?
Katar'ın, Sudi Arabistan'ın, onlarin yaninda El Cezire'nin, CNN'in yapmaya çalıştıkları ne? Bizim yapmaya çalıştığımız ne? Bu ayrımı nasıl ortaya koyacağız? Bugün Suriye meselesinde bu kirli yapılarla aynı çizgide görünen  Ahmet Davutoğlu ve genelde Turk medyası, özelde de muhafazakar medya niçin kendilerini gözden geçirme ihtiyacı hissetmiyorlar?

Tüm bu hengâmede bana göre gözden kaçan bir durum da var. El Cezire'nin 'şaibeli' olduğu iddiası yeni değil. Bu kanal Arap dünyasında ABD için CNN'den daha işlevsel.
Şimdi aynı kanalın Türkiye ayağı kurulmaya çalışılıyor. Yaklaşık 2 yıldır El Cezire Türk'ün yayın hazırlığı sürüyor. Yani vazgeçmiş degiller.
Ben bir kanal kurulumunun 2 yıl sürdüğünü hiç görmedim. Karar verildiğinde 3 ayda yayına çıkabilecekken aylardır burada istihdam edilen yüzlerce elemana  her ay maaş ödeyip yayına başlamamaları midemi bulandırıyor.
Niçin her ay milyonlarca dolar harcama yapıp bir adım yol almıyorlar? Neyi bekliyorlar? Ne tür bir hesap var? 
Burada sizi de rahatsız eden bir durum yok mu gerçekten? Yoksa ben mi çok şüpheciyim? 
Buna ''beceriksizlik'' deyip geçebilir miyiz?
`Arap Baharı` dene bu oyuna destek verenlerde bir samimiyet olsaydı, Libya'da gelinen durum bu arkadaşları rahatsız ederdi. Libya'da Kaddafi'den sonra hersey günlük gülistanlık olmadı. Her gün onlarca insan birbirini öldürüyor.
Libya'nın 3'e bölünmesi hazırlığı yapılıyor. Siz Turkiye'de Arap Baharı'ndan heyecana kapılanlarda bu durumdan dolayı bir üzüntü görüyor musunuz? Suriye'de vicdan üzerinden savaş çağrısı yapanlar Libya'daki ölümlere neden sessiz?
Mesela NATO saldırıları sırasinda "Masum halk ölüyor, o yuzden NATO gerekli" diyerek sahnede yerini alan Ahmet Davutoglu'ndan, son dönemde Libya'da ölen masumlarla ilgili tek bir cümle duydunuz mu? 
Libya'nın 3'e bölünmesi Ahmet Davutoğlu'nu nasıl etkiliyor? 
Sadece Ahmet Davutoğlu mu? Her gün mutlaka İran ve Suriye meselesinde tam da El Cezire gibi abartılı bir haber bulup manşetine taşıyan Zaman grubu? Libya'nın son durumu hakkinda ne düşünüyorlar? 
Bu gruba mensup gazetecileri hükümetin  Suriye'ye bir an önce müdahale etmesi konusunda bu kadar heveskar ve heyecanlı kılan ne? 
Bu arkadaşlar belki farkında değiller ama heveslerini çok belli ediyorlar.
Belli ettikleri bu heves ve heyecan "İran ve Suriye meselesi Gülen cemaatine ihale edildi" dedikodularına da haklılık veriyor. 
Ortalıkta dolaşan bu iddialar dedikodudan ibaret olsa bile  Türkiye'de dindar kesimi yıllarca silahtan uzak tutmayı başarmış bir yapının Suriye'de silahlı bir harekete bu kadar açık destek vermesini anlamıyorum.
Eskiden Türk medyasında bu tür kirli işlere bulaşan üç beş gazeteci olurdu. Onların da kime ve neye çalıştıkları bilindiğinden, halk nezdinde etkileri olmazdı. Bu sefer durum tersi.  
Bu kirli ortaklığın dışında kalan üç beş  kişi var. Bunlar da gidip Suriye'yi gezip görenler.
Ne yalan söyleyeyim, Suriye'de olanları yakından görenler, 'görev icabı vicdanı kanayanlardan'   daha samimi geliyor bana.
Tuhaf bir ilişki ağı olduğu açık. 
 www.twitter.com/acikcenk.