‘Eski Türkiye’nin o eski 'kudretli
yazarları'nın bugün içine düştükleri sefaleti görüyorsunuz
değil mi?
Eskiden her yazdığı olay olan, tartışma çıkaran, askeri
veyahut hükümeti harekete geçiren yazarlar ne haldeler?
Ne oldu o bir kesimin büyük hayranlıkla okuduğu ‘büyük
gazetecilere’? Geçmişin ‘kudretli
yazarları’ şimdilerde bunalımdalar görüyorsunuz değil
mi? İçine düştükleri silikliğe, kıymetsizliğe bir anlam
veremiyorlar.
Asker ile ayrı kamplara düşmüş olmanın şaşkınlığı, sudan
çıkmış balığın şaşkınlığına benziyor.
O kadar şaşkınlar ki Türkiye’de son dönemde gerçekleşen
‘makas değişiminin’ bile farkında değiller.
Mesela Bekir Coşkun. Hürriyet’te yazdığı günlerde herkese meydan
okuyan Coşkun'u hatırlıyorsunuz değil mi? Kerameti kendi keleminde
sandığı o günleri?..
Niçin artık o kalemin o eski gücü yok?
Peki ya askerin, laikliğin, Kemalizmin medyadaki kurmay ekibi
gibi çalışan Cumhuriyet gazetesi? Bugün esamisi okunmayan gazeteler
arasına girmedi mi? Buna ne demeli? Nerede o
‘kudretli’ Cumhuriyet gazetesi ve kadrosu?
Yazılarına güç devşirdikleri askerin “Biz çok değiştik,
artık başınızın çaresine bakın” demesi üzerine kıymetsiz,
güçsüz, etkisiz hale gelenlerin askeri göreve çağırmalarını nasıl
okuyacağız?
Mesela Bekir Coşkun’un içine düştüğü durumu sadece
‘darbeseverlik’ olarak mı açıklayacağız?
Meğer hepsi birer kağıttan kaplanmış.
Hani kalem kılıçtan daha keskindi? Niçin arkasında silah
olmadan bu arkadaşların kalemi işe yaramıyor? Niçin silah olmadan
bu arkadaşların sözlerinin bir kıymeti yok? Niçin silah ya da para
olmadan bu gazeteciler bir varlık ortaya koyamıyorlar? Niçin
sermaye olmadan sözlerine bir itibar, bir ağırlık, bir ışıltı
katamıyorlar?
Bugün muhalefetin toplandığı şu Sözcü gazetesine bir
bakar mısınız Allah aşkına? Güya Türkiye’nin en çok satan ilk 5
gazetesi arasında. Güya Türkiye’nin en bağımsız bağlantısız
gazetesi. Peki bunca yazar, bunca tiraj, bunca yaygaraya rağmen
kimsenin ciddiye aldığı bir sözleri var mı? Manşetlerinin,
meseleleri ele alma biçimlerinin seviyesini görüyor musunuz? Bir
kıymetleri var mı?
Sözcü gazetesini okuyanların “Evet, Türkiye’de
bu insanların söz sahibi olması gerek” dediğini
duyuyor musunuz?
Bugün kendine muhalif diyen medyada bir umut, bir gelecek, bir
itibar, bir şahsiyet, bir sağlam duruş, bir entelektüel seviye
görebiliyor musunuz?
Göremezsiniz, çünkü amaçları gidişata olumlu
katkı yapıp, Türkiye’yi bir gömlek yukarı çekmek
değil.
Tek amaçları var: İktidarın icraatlarından rahatsızlık
duyanların içinde biriken gazı ranta çevirmek.
Kimisi buradan maddi zenginlik devşirirken, kimisi de kanaat
önderliği pozisyonundan itibar devşirme peşinde.
Bu yazımın amacı birilerini istiskal edip geçmişe söven
kadroya dahil olmak değil.
Medyanın ve özellikle
bazı ‘kudretli’ yazarların
güçlerinin bağımsızlıktan, sağlam kişilikten, haklılıktan,
kısacası sözlerinin ve kalemlerinin ağırlığından gelmediğini, o
dönemin güç odaklarından geldiğinin altını çizmek istiyorum.
Patronlarının parasına, o paranın verdiği imkanlara ve güç
odakları ile girdikleri şaibeli ittifaklara güvenerek bu ülkeye
verdikleri onca zarara dikkat çekmek istiyorum.
Bu insanlar gazeteci kılığında yıllarca bu ülke halkının
yarısını peşlerinden sürüklediler.
Türkiye’nin geleceğinin kararttılar.
İktidarlarla denetleyici bir bilinçle ve üslupla değil, sığ ve
gayri samimi bir tutumla, muarız bir ilişki kurdular.
‘Güç’ bahşedenlere yaranmak için toplumun
diğer yarısına düşman psikolojisi ile yaklaştılar.
Çıkardıkları gazetelerle, yazdıkları yazılarla, aldıkları
tutumlarla bu ülkenin insanlarını, şehirlerini, müziğini,
edebiyatını, eğitimini, sinemasını, ahlakını da kendileri gibi
bayağılaştırdılar.
Bütün bu yaptıkları yetmezmiş gibi bugün gelinen
noktada işlerin nasıl döndüğünü anlayıp bir kenara çekilip
utançla yaşayacaklarına askeri yeniden kendi arkalarına
çağırıyorlar.
Hala anlamadılar ki asker nerede, kimin arkasında duracağına
kendi başına karar veremiyor.
Benzer bir süreci bu dönemde de yaşıyoruz. Sanırım bu ülkenin
kaderi değişmeyecek. Bu sefer de bu dönemin güç odaklarından
kendilerine ‘güç’ devşirenlerin çapsızlıkları,
kahramanlık gösterileri ile karşı karşıyayız. Sanıyorlar ki güçleri
kalemlerinin ve sözlerinin sağlamlığından geliyor.
Yanıldıklarını anladıklarında ne yazık ki iş işten
geçmiş olacak. Aynen Bekir Coşkun’unkine benzer bir bunalım
yaşayacaklar.
Evet, ne yazık ki bu sondan kurtulamayacaklar.
İnşallah benzer bir yazıyı günümüzün ‘kudretli
gazetecileri’ için yazacak durumda kalmam.
twitter.com/acikcenk