Bunlar da medyanın 'kağıttan kaplan'ları

Bunlar da medyanın 'kağıttan kaplan'ları

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

‘Eski Türkiye’nin o eski 'kudretli yazarları'nın bugün içine düştükleri sefaleti görüyorsunuz değil mi?

Eskiden her yazdığı olay olan, tartışma çıkaran, askeri veyahut hükümeti harekete geçiren yazarlar ne haldeler?

Ne oldu o bir kesimin büyük hayranlıkla okuduğu ‘büyük gazetecilere’? Geçmişin ‘kudretli yazarları’ şimdilerde bunalımdalar görüyorsunuz değil mi? İçine düştükleri silikliğe, kıymetsizliğe bir anlam veremiyorlar.

Asker ile ayrı kamplara düşmüş olmanın şaşkınlığı, sudan çıkmış balığın şaşkınlığına benziyor.

O kadar şaşkınlar ki Türkiye’de son dönemde gerçekleşen ‘makas değişiminin’ bile farkında değiller.

Mesela Bekir Coşkun. Hürriyet’te yazdığı günlerde herkese meydan okuyan Coşkun'u hatırlıyorsunuz değil mi? Kerameti kendi keleminde sandığı o günleri?..

Niçin artık o kalemin o eski gücü yok?

Peki ya askerin, laikliğin, Kemalizmin medyadaki kurmay ekibi gibi çalışan Cumhuriyet gazetesi? Bugün esamisi okunmayan gazeteler arasına girmedi mi?  Buna ne demeli? Nerede o ‘kudretli’ Cumhuriyet gazetesi ve kadrosu?

Yazılarına güç devşirdikleri askerin “Biz çok değiştik, artık başınızın çaresine bakın” demesi üzerine kıymetsiz, güçsüz, etkisiz hale gelenlerin askeri göreve çağırmalarını nasıl okuyacağız?

Mesela Bekir Coşkun’un içine düştüğü  durumu sadece ‘darbeseverlik’ olarak mı açıklayacağız?

Meğer hepsi birer kağıttan kaplanmış.

Hani kalem  kılıçtan daha keskindi? Niçin arkasında silah olmadan bu arkadaşların kalemi işe yaramıyor? Niçin silah olmadan bu arkadaşların sözlerinin bir kıymeti yok? Niçin silah ya da para olmadan bu gazeteciler bir varlık ortaya koyamıyorlar?  Niçin sermaye olmadan sözlerine bir itibar, bir ağırlık, bir ışıltı katamıyorlar?

Bugün muhalefetin toplandığı şu Sözcü  gazetesine bir bakar mısınız Allah aşkına? Güya Türkiye’nin en çok satan ilk 5 gazetesi arasında. Güya Türkiye’nin en bağımsız bağlantısız gazetesi. Peki bunca yazar, bunca tiraj, bunca yaygaraya rağmen kimsenin ciddiye aldığı bir sözleri var mı?  Manşetlerinin, meseleleri ele alma biçimlerinin seviyesini görüyor musunuz? Bir kıymetleri var mı?

Sözcü gazetesini okuyanların “Evet, Türkiye’de bu insanların söz sahibi olması gerek”  dediğini duyuyor musunuz?

Bugün kendine muhalif diyen medyada bir umut, bir gelecek, bir itibar, bir şahsiyet, bir sağlam duruş, bir entelektüel seviye görebiliyor musunuz?

Göremezsiniz, çünkü amaçları gidişata olumlu katkı yapıp, Türkiye’yi bir gömlek yukarı çekmek değil.

Tek amaçları var: İktidarın icraatlarından rahatsızlık duyanların içinde biriken gazı ranta çevirmek.

Kimisi buradan maddi zenginlik devşirirken, kimisi de kanaat önderliği pozisyonundan itibar devşirme peşinde. 

Bu yazımın amacı birilerini istiskal edip geçmişe söven kadroya dahil olmak değil.

Medyanın ve özellikle bazı ‘kudretli’  yazarların güçlerinin bağımsızlıktan, sağlam kişilikten, haklılıktan, kısacası sözlerinin ve kalemlerinin ağırlığından gelmediğini, o dönemin güç odaklarından geldiğinin altını çizmek istiyorum.

Patronlarının parasına, o paranın verdiği imkanlara ve güç odakları ile girdikleri şaibeli ittifaklara güvenerek bu ülkeye verdikleri onca zarara dikkat çekmek istiyorum.

Bu insanlar gazeteci kılığında yıllarca bu ülke halkının yarısını peşlerinden sürüklediler.

Türkiye’nin geleceğinin kararttılar.

İktidarlarla denetleyici bir bilinçle ve üslupla değil, sığ ve gayri samimi bir tutumla, muarız bir ilişki kurdular.

‘Güç’ bahşedenlere  yaranmak için toplumun diğer yarısına düşman psikolojisi ile yaklaştılar.

Çıkardıkları gazetelerle, yazdıkları yazılarla, aldıkları tutumlarla bu ülkenin insanlarını, şehirlerini, müziğini, edebiyatını, eğitimini, sinemasını, ahlakını da kendileri gibi bayağılaştırdılar.

Bütün bu yaptıkları yetmezmiş gibi bugün gelinen noktada işlerin nasıl döndüğünü anlayıp bir kenara çekilip utançla yaşayacaklarına askeri yeniden kendi arkalarına çağırıyorlar.

Hala anlamadılar ki asker nerede, kimin arkasında duracağına kendi başına karar veremiyor.

Benzer bir süreci bu dönemde de yaşıyoruz. Sanırım bu ülkenin kaderi değişmeyecek. Bu sefer de bu dönemin güç odaklarından kendilerine ‘güç’ devşirenlerin çapsızlıkları, kahramanlık gösterileri ile karşı karşıyayız. Sanıyorlar ki güçleri kalemlerinin ve sözlerinin sağlamlığından geliyor.

Yanıldıklarını anladıklarında ne yazık ki iş işten geçmiş olacak. Aynen Bekir Coşkun’unkine benzer bir bunalım yaşayacaklar.

Evet, ne yazık ki bu sondan kurtulamayacaklar.

İnşallah benzer bir yazıyı günümüzün ‘kudretli gazetecileri’ için yazacak durumda kalmam. twitter.com/acikcenk