Bugün gazetesinde yazan emekli savcı Gültekin Avcı’nın yazısını
okuyunca bir vicdan problemiyle karşı karşıya buldum kendimi.
Doğrusu Gültekin Avcı sık okuduğum yazarlardan değil. Yazısının
başlığı dikkatimi çekince göz atayım dedim ve sonuna kadar
okudum.
Yazı cemaat adına Ruşen Çakır’a hesap soran ve çeşitli
ithamlarda bulunan bir içerikte.
Normalde okumadığım, takipçisi olmadığım birinin yazıları
üzerinden meseleleri tartışmayı kendime yakıştıramam fakat Gültekin
Avcı’nın köşesinde dile getirdiği bir cümle 'cemaate
mensup' bir grup tarafindan da sık kullanılıyor. Bu
nedenle Gültekin Avcı’nın yazısı bu konuya değinmem için vesile
oldu.
Gültekin Avcı cemaatin eski bir mensubu mudur, yoksa sonradan
girdiği kabın şeklini alan türden biri midir bilmiyorum.
Fakat yazının içeriğine, taşıdığı üsluba, insanları suçlarken
kullandığı argümanlara bakınca cemaat mensubu bazı yazarları bile
geride bırakacak bir fanatikliğin göze çarptığını belirtmeden
geçemeyeceğim.
Neyse, benim asıl derdim Gültekin Avcı’nın içine düştüğü
rahatsız edici durum değil.
Beni rahatsız eden, yazarın Ruşen Çakır’ı suçlarken kullandığı
“Devrimci Karargah davasında yargılanan Hanefi Avcı’ya
sahip çıkması” cümlesiydi. Hanefi Avcı’ya sahip çıkmak
Gültekin Avcı’ya göre büyük bir suç.
Yazı baştan sona kadar sorunlu ama özellikle bu cümle ahlak ve
vicdan probleminin ürünü.
Özellikle bu cümle beni de fena halde rahatsız etti. Çünkü
Hanefi Avcı’yı ben de sahipleniyorum.
Biliyorsunuz, daha önce de yazmıştım, Hanefi Avcı’nın yardım ve
yataklık etmekle suçlandığı Devrimci Karargah örgütü sanıkları
tahliye oldu. Yani anlayacağınız, yardım ve yataklık eden içeride,
yardım ve yataklık edilen ‘terörün asıl suçlusu’
ise dışarıda.
Evet, Hanefi Avcı hala tutuklu. Avcı’nın niçin, hangi suçtan
hapiste olduğunu kimse bilmiyor.
Hanefi Avcı’nın iddianamesine göz attım, bir insanın yıllarca
tutuklu kalmasını gerektirecek sağlam bir suçlama görmedim.
İddianameye genel olarak son dönemde bütün iddianamelerde göze
çarpan laf kalabalığı hakim.
Peki hal böyleyken nedir bu arkadaşların Hanefi Avcı ile derdi?
Niçin bu kinleri bir türlü geçmiyor?
Ortada elle tutulur bir iddia, bir suç, bir delil olmadığı halde
birinin yıllarca hapiste tutulmasını savunmak da ne?
Üstelik Avcı’nın hapiste yatması da bu arkadaşlara yetmiyor
olacak ki ortadaki adaletsizliğe dikkat çekenleri de büyük bir
pervasızlıkla itham edip bir tarafın adamı gibi göstermeye
çalışıyorlar.
Peki Gültekin Avcı eski mesleği savcılık tecrübesi ile bize
söyler mi Hanefi Avcı niçin tutuklu? Onu Hanefi Avcı’ya bu kadar
karşı yapan ne? Öyle değil mi, söylesin biz de bilelim. Bu vicdan
baskısından kurtulalım.
Haksızlığa uğradığı apaçık ortada olan birini savunmak niçin
kusurlu?
Hepimiz Gültekin Avcı gibi günümüzde baskın olan kabın şeklini
almak zorunda mıyız?
Sanırım cemaate mensup birçok arkadaş Hanefi Avcı’nın yazdığı
kitapla kendilerine iftira attığını düşünüyorlar. Öyle de
olabilir.
Velev ki iftira, velev ki emniyette başkalarına haksızlık eden,
telefonları dinleyen, insanların özel hayatlarını kameraya alarak
onları hizaya getiren bir yapı yok ve hepsi iftira. Peki böyle bir
iftiranın karşılığı başka bir iftira ile yargının da desteğini
alarak o kişiyi hapse atmak mıdır?
Bu davranışın neresinde adamlık, neresinde mertlik, neresinde
adalet, neresinde insanlık, neresinde vicdan, neresinde Müslümanlık
var?
Bir kitap yazdı diye yıllarca, hem de yargılanmadan hapiste
çürüyecek ve siz bunun adını adalet koyacaksınız öyle mi?
Üstelik bu vicdansızlığı da ‘büyük bir
dava’ imasıyla örtmeye kalkışacaksınız.
Hanefi Avcı’nın hapiste olması, hem bu işi kan davasına
dönüştüren Gülen cemaati için, hem de AK Parti için büyük bir yüz
karasıdır.
Deniz Feneri sanıklarını büyük bir maharetle yargının elinden
kurtaran ama buradaki açık haksızlığa sesini çıkarmayan AK Parti
için daha da büyük bir ayıp söz konusu.
28 Şubat döneminde muhafazakar kesime, özellikle de Gülen
cemaati mensuplarına kol kanat geren, dönemin baskıları altında
muhafazakarlara emniyette nefes olan ve bu yaptıklarından dolayı da
28 Şubat döneminde hapis yatan Hanefi Avcı’nın şimdi hapse atılmış
ve sahipsiz bırakılmış olması tam bir utanç tablosudur.
Ben Hanefi Avcı’yı tanımam, görmüşlüğüm bile yoktur. Fakat bir
insanın yıllarca kol kanat gerdiği bir kesim tarafından bu kadar
açık bir haksızlığa maruz bırakılması kabul edilir gibi değil.
Dikkat ettim, yargı eliyle haksızlığa uğrayan herkesin medyada
bir sözcüsü var ve bir şekilde kendini hatırlatıyor.
Sesi duyulmayan, resmen unutulmaya terkedilen Hanefi Avcı oldu.
Çünkü dindar kesim Hanefi Avcı’yı savunacak ne cesarete, ne
merhamete, ne ahlaka, ne vicdana, ne de karaktere sahip.
Ben de unutulmasın diye bu meseleyi dikkatinize sunayım
dedim.
twitter.com/acikcenk