Bu sabah ortaya çıkan büyük devlet yalanını cimer’e ihbar ediyorum

Ertuğrul Özkök, Brezilya'dan söküm için Aliağa'ya getirilmek istenen ancak izinleri iptal edildikten sonra tekrar Brezilya'ya götürülen asbest yüklü “Nae Sao Paulo” isimli gemiyi yazdı.

Ertuğrul Özkök Sozozkok@gmail.com

Farkında mısınız…

Bu sabah itibariyle dehşet verici bir “Devlet yalanı” bütün açıklığı ile ortaya çıktı…

Seçim kampanyalarının “Cumhuriyetin 100’ncü Kuruluş Yıldönümünü” bile unutturduğu bir dönemde bu çok tehlikeli yalan da gürültüye gider diye yazıyorum.                                         

Güvenlikçi diliyle söyleyeyim yakın ve açık bir tehlikeydi bu

Oysa bu yalan sadece 7 ay önce bizzat devlet tarafından söylendi.

Hem de gözümüze baka baka…

Üstelik “Güvenlikçilerin” uluslararası deyimi ile söyleyelim:

“Clear and Present Danger”  

Yani “Yakın ve açık bir tehlkeydi” bu…

Hadi gelin 10 ay öncesine dönelim.

Nisan 2022 bir uçak gemisi İzmir’e doğru yola çıkıyor

Nisan 2022…

‘Brezilya’ya ait Nae Sao Paulo’ isimli uçak gemisi İzmir Ali Ağa’da sökülmek üzere yola cıkıyor.

Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” bu söküm işlemline resmi yazı ile izin vermiş.

Haber duyulduğu an İzmir’de çevre örgütleri ayağa kalkıyor.

Gemide halk sağlığına çok zararlı, kansere yol açtığı kesin 900 ton asbest var.

İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu asbest karşıtı kampanyaya katılıyor.

Şehir ayakta…

Bakan 3 ay sonra çıkıyor ve resmen yanlış bilgi veriyor

Bakanlık sessiz…

Aradan 3 ay geçiyor…

Çevreciler geri adım atmıyor ve konu Türkiye’nin meselesi haline geliyor.

Ve nihayet 18 Temmuz günü Çevre Bakanı Murat Kurum bir açıklama yapıyor:

“Gemide 900 değil sadece 9 ton asbest var”  ve tabi ki bu da tehlike arzetmiyor…

Sayın bakan iyi de o 9 ton bilgisini size kim verdi: İç güçler mi dış mı

Bu açıklama kamuoyunu sakinleştirmiyor tam aksine iyice hareketlendiriyor.

Bakan bir ay dayanabiliyor ve sonunda 26 Ağustos günü geri adım atıyor:

Asbesli gemi Türkiye’ye alınmayacak…

Gerekçe olarak açıklanan ise şu:

“İkinci bir rapor istedik göndermediler…”

İyi de açıklamasındaki o “Sadece 9 ton asbest var” bilgisi ona nereden gelmişti?

Gaipten mi?

Yoksa burada bir merkez tarafından “Uydurulmuş muydu?”

Büyük devlet yalanı büyük halk tarafından tekzib edildi 

Neticede çevreci örgütler ve muhalefet o gün tarihi bir zafer kazandı.

Büyük bir devlet yalanı, çok tehlikeli bir dezenformasyon” bizzat halk tarafından “Tekzib edildi…”

Veeee…

Geldik bu sabaha…

Popülist lider sandıkta yenilince dezenformasyon da dibe battı 

Popülist Bolsonaro’nun seçimi kaybetmesinden sonra Lula iktidara gelince, yeni Brezilya hükümetinin aldığı ilk önemli kararlardan biri şu oldu:

O meşum asbestli uçak gemisi Brezilya açıklarında Okyanus’un 5 bin metre derinine batırılacak.

Çünkü Türkiye’den sonra Brezilya halkı da o asbest yüklü dehşet gemisini kendi kıyılarında istemedi.

Daha 7 ay önce atlattığımız tehlikeyi şimdi anladık mı

Evet bütün bunlar sadece 7 ay önce meydana geldi…

Nasıl bir tehlike atlattğımızı şimdi daha iyi anlıyor muyuz…

Söyleyin bundan daha büyük, daha dehşet verici, daha tehlikeli bir “Dezeformasyon” olabilir mi…

Öyleyse gelin şimdi İletişim Başkanlığına dönüp bir vatandaş olarak “CİMER’e’ soralım.

Belki o da bu vatandaş ihbarını bi savcılığa iletir.

Pazartesi yayınlanan son dezenformasyon raporu 

İletişim Başkanlığı son “Dezenformasyon  Bültenini” geçen Pazartesi günü yayınladı.

23-29 Ocak 2023 tarihleri arasında yayınlanan  yalanlar düzeltilmiş.

Bu bültende hangi “Manipülasyonlar” ” düzeltilmiş?

Özetleyeyim:

(*) Mesela “Bir anne çocuğuna karne hediyesi olarak et aldı” haberi…

(*) Mesela ‘Merkezi Hükümet İzmir’de hiç metro çalışması yapmadı” haberi…

(*) Mesela “Alım gücüne yönelik manipülasyonlar” başlığı altında, alım gücünün düştüğü ile ilgili haberler.

10 milyon insanın sağlığını etkileyen bir dezenformasyon ne olacak

 Dikkat ettiyseniz hemen hepsi “Muhalif” kanallardan gelen iddialarla  ilgili…

Yine dikkat ettiyseniz, hiç biri bu ülkede yaşayan insanların sağlığı için “Yakın ve açık tehlike” teşkil eden haber değil.

Peki İzmir ve çevresinde yaşayan 10 milyona yakın insan için “Açık ve yakın tehlike” arzeden bir konuda bir bakanın doğru bilgi vermemesi, “O gemide o kadar asbest yok” demesi, İletişim Bakanlığı’nın “Dezenformasyon bültenine “ girmeyi hakeden bir konu değil mi…

Diyeceksiniz ki “O tarihte İletişim Başkanlığı Dezenformasyon raporu yoktu…”

Bugün var…

Ama bugüne kadar iktidar kanadından gelen hiçbir “Dezenformasyonun” bu platformda rapor edildiğini görmedik.

Oysa tarafsız .yapılsa çok işe yarayacak bir mekanizma bu…

Başkanlığın Dezenformasyon grubunun hiç olmazsa toplantılarında bir seansı bu konuya ayırmalarında yarar yok mu…

Dezenformasyon grubu bu olayı hiç olmazsa kendi arasında tartışmalı 
Akıllarına gelmediyse ben buradan öneriyorum.

Daha 10 ay önce Türk halkına söylenen dehşet verici bir “Devlet yalanı” bugün mutlaka bir ”Case study”, yani vaka olarak incelenmeli.

Belki de kurulun daha tarafsız ve güven verici çalışması için bazı kuralların oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Çünkü bir kere daha anladık ki…

Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir özelliği  var…

Tıpkı büyük Kabataş yalanı gibi…