Bu poz Numan Kurtulmuş'u lider yapar mı?

Bu poz Numan Kurtulmuş'u lider yapar mı?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Başbakan Erdoğan’ın Numan Kurtulmuş’u ABD ziyaretine dahil etmesi “Erdoğan Numan Kurtulmuş’u AK Parti genel başkanlığına hazırlıyor” yorumlarına neden oldu.

Peki Numan Kurtulmuş’un AK Parti’nin başına geçmesi için ABD başkanıyla verdiği poz yeterli mi?

Bu yorumlar bana eskiden okuduğum bir hikayeyi hatırlattı.

Süleyman Demirel siyasete girmeye karar verdiğinde toplumda tanınmıyor olmanın ciddi sıkıntısını çekiyor.

Bunun üzerine ABD’ye gidip bir yolunu bularak o dönemin ABD başkanıyla fotoğraf çektiriyor. Fotoğrafları Türkiye’deki siyasi çalışmalarında kullanınca sonunda insanların da ilgisini çekmeyi başarıyor.

Haliyle Demirel’i tanımayan halk “bu adam ABD başkanıyla görüşebildiğine, fotoğraf çektirebildiğine göre çok önemli biri olsa gerek” diyerek dikkatlerini Demirel’e yöneltiyor.

Gerisi zaten Demirel’in kişisel hüneri.

Demirel bu pozlardan itibar devşirmeyi cumhurbaşkanlığı makamında da sürdürdü.

Gazetelere yansıyan makam odası görüntülerinden en dikkatimi çeken ABD başkanları ile verdiği pozların çerçeveli hallerinin odanın farklı köşelerini süslemesiydi.

Numan Kurtulmuş’un Obama ile verdiği fotoğraf insanların bu tür yorumlar yapmasına neden oluyorsa, demek ki ABD başkanları ile poz vermenin hala bir kıymeti var.

Ama oluşan hava, bu fotoğraflar, Numan Kurtulmuş’u AK Parti’ye genel başkan yapmaya yeter mi?

Fotoğrafların etkisi ne kadar olur bilemem ama Numan Kurtulmuş’un da bu fotoğrafların yanında ekstra ‘hüner’e ihtiyacı var.

Çünkü AK Parti içerisindeki dengelerin bu fotoğraf kareleri ile değiştirilmeyecek kadar karmaşık olduğunu düşünüyorum.

Kabul etmek lazım ki AK Parti’de Numan Kurtulmuş’a karşı bir direnç var. Bunu hem Kızılcahamam toplantısındaki Burhan Kuzu’nun Numan beyi de rahatsız eden konuşmasından, hem de geçtiğimiz günlerde AK Parti’nin önemli isimlerinden Mehmet Ali Şahin’in “AK Parti’de genel başkanlık Gül veyahut Arınç’ın hakkıdır.” mealindeki açıklamasından anlıyoruz.

AK Parti içerisinde özellikle 3. Dönem mağduru ağır topların Numan Kurtulmuş’un genel başkanlığına ciddi anlamda muhalefet edecekleri konuşuluyor.

Teşkilatların da pek benimsediği söylenemez.

Kulislerde konuşulanlara göre genel başkan adayı olarak adı geçenler içerisinde en büyük direnç Numan Kurtulmuş’a gösteriliyor.

Başbakan Erdoğan bu direnci dikkate almadan bir adım atar mı, atarsa sonuçları ne olur şimdiden kestirmek güç.

Kulislerde konuşulanlara göre AK Parti için yeni genel başkan belirleme süreci ciddi sonuçlara gebe.

Başkanlık sistemi inadının verdiği tahribat

Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemi hayali hem Türkiye’ye hem de Başbakan Erdoğan’ın kendisine çok pahalıya mal oldu.

Başörtüsü sorunu, alevi sorunu, özgürlüklerin artırılması, bağımsız yargı gibi birçok köklü sorunun çözümü yeni anayasaya bırakılmıştı.  Yeni anayasa da başkanlık sistemine endekslenince hiçbir mesafe kat edilemedi.

“Başkanlık sistemi isteği sadece Türkiye’ye değil Başbakan Erdoğan’ın kendisine de ciddi zarar verdi” diyorum.

Çünkü kabul etmek lazım ki AK Parti iktidarı döneminde azımsanmayacak derecede önemli işler yapılıyor.

Başkanlık sistemi inadı başbakanın bütün icraatını da gölgeler nitelikte. Yaptığı birçok önemli iş başkanlık sistemi ile irtibatlandırılarak değersizleştiriliyor.

Hepsini bir tarafa bıraksak bile ‘barış süreci’ gibi önemli bir çaba “Bütün bunlar başkanlık isteği için yapılıyor” kampanyasının altında değersizleştiriliyor.

Gerçekten ülke için çok yazık oldu.

Ne başkanlık sistemi getirildi, ne de sorunlar çözüldü.

Halbuki başkanlık sistemi bu kadar merkeze konulmayıp bütün çaba sorunları çözecek yeni bir anayasa için gösterilseydi her şey farklı olabilirdi.

Yeni anayasa yapmış, bu anayasa ile birçok sorunu çözmüş, ardından da ‘barış süreci’ni tamama erdirmiş bir Erdoğan hiç  kuşkusuz şimdikinden daha farklı pozisyonda olabilirdi.

O zaman başkanlık sistemi ‘şüphelerden’ uzak daha sağlıklı şekilde tartışılırdı.

Toplumda da gerekli ilgiyi görmedi, çünkü insanlar kendi sorunlarının başkanlık sistemi için rehin alındığı kanaatine vardılar.

Olmadı. Artık olabileceğine de kimse ihtimal vermiyor. Buna Başbakan Erdoğan da dahil.

Çünkü Başbakan Erdoğan’ın ABD’den yaptığı açıklamada “Bizim hazırladığımız anayasa taslağına içimizden de hayır oyu verenler çıkacaktır” açıklaması bu konudaki umutsuzluğunun belirtisiydi.
Şimdi geldiğimiz noktada cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır değişikliğini getiren mini bir paket hazırlığı var. 

Kısacası yazık oldu ülkeye.

Yaklaşık 8 ay önce “Başkanlık sistemine kurban edilen Türkiye” başlıklı bir yazı yazmış, meselenin buraya geleceğinin göründüğünü anlatmaya çalışmıştım.

Dış politikada elde edilen kazanımlar Suriye politikası ile heba edildi. İç politikadaki başarılı icraatlar ise başkanlık sistemi inadıyla.

Geldiğimiz nokta ne yazık ki hepimiz için büyük kayıp.

En başta da Başbakan Erdoğan için..

Söyleyin miydi Allah aşkına değer miyidi? Twitter.com/acikcenk 

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın