Önce Yunan medyasında ele alınan, sonra Türk medyasına geçen, en belirgin şekilde Habertürk'te 'peşin satan, veresiye satan' başlığıyla yayınlanan fotoğraftan bahsediyorum.
Hani Yunan başbakanının Alman başbakanı Angela Merkel ile görüşmesi esnasında çekilen o fotoğraf.
Bu fotoğrafın önce Yunan medyasında sonrada Türk medyasında ele alınma biçiminde ahlaki bir sefalet var. Farkında mısınız?
Batmakta olan ülkesini kurtarmaya çalışan bir başbakan borç aldığı bir ülkenin lideri önünde mahcup vaziyette duruyor ve medya bu duruştan "sefalet" çıkarmaya çalışıyor. Asıl sefalet ise tam da bu çabada.
Düşünelim: Borç alan biri başka nasıl durabilirdi ki?
Yunan başbakanın yüzüne baktığınızda o paraya ihtiyaç duyuyor olmanın verdiği bir mahcubiyet var.
Ne var bunda? Adam borç alıyor. Kiralık katillik mi yapıyor?
Siz sıkıtınızı gidermek için borç istemeye gittiğiniz birine artistlik mi yapıyorsunuz.?
Ne yapacaktı? Hem 100 milyar euro borç alıp hem de Alman Başbakanına küstah bir tavır mı takınacaktı? 'Hem batıyorum bana yardım edin' deyip hem de burnundan kıl aldırmaz bir tavır mı takınacaktı?
Diyeceksiniz ki 'Ne var bunda bu kadar öfkelenecek. Yunan başbakanının onurundan bize ne?' Öyle değil mi?
Öyle değil işte. Bu resmin bir de başka yüzü var.
Benim asıl altını çizmek istediğim elbette Yunan başbakanının zedelenen onuru değil.
Meselenin asıl dikkatimi çeken tarafı bu fotoğraftaki Yunan başbakanının duruşunu zavallılık olarak sunanların, ABD'nin Irak'ı işgali döneminde 'ekonomimiz kötüye gidecek' diye Türkiye'yi o işgale, yağmaya, kirli savaşa dahil etmek isteyenlerle aynı olması.
Sizce de ilginç değil mi? Türkiye'yi ekonomik gerekçelerle tetikçiliğe zorlayanlar bu fotoğraftan bir onur dersi çıkarmaya çalışıyorlar.
"Ekonomimiz bozulur" diye ABD'nin yaptığı her türlü çirkefliğe "evet" dememizi isteyenler Yunan başbakanın düştüğü durumu kendilerine bir ibret vesilesi sayıyorlar.
Sadece o da değil. Bir de Başbakan Erdoğan'la aralarındaki mesafeyi bir milim daha azaltma çabasındalar.
Hatırlıyorsunuz değil mi? Tezkere döneminde “aman batacağız, mahvolacağız, ABD bizi batıracak, para muslukları kısılacak, bu tezkere geçmeli, bu savaşa ortak olmalıyız” diyen gazetecileri?
İşte onlar şimdi Yunan başbakanının mahcup duruşunu zavallılık olarak gösteriyorlar.
Sizce hangisi zavallılık? Hangisi daha pespaye?
Kiralık katillik veyahut komşuyu yağmalamaya ortak olmak karşılığında elde edilecek bir zenginlik mi, yoksa borç verenin karşısında gösterilen mahcubiyet mi? Hangisi daha gayri ahlaki, daha onur kırıcı?
Bu medyanın bir tarafı. Bir de diğer tarafı var.
ABD başkanı Obama ile başbakan Erdoğan'ın kucaklaşmasından paye çıkarmayan çalışanlar var bir de. Onları gördünüz mü?
ABD başkanı Obama G-20 zirvesinde başbakan Erdoğan ile kucaklaşınca, birçok medya organında o fotoğraf 'Erdoğan'a yakın ilgi' başlığıyla birinci haber oldu.
Ben ülkedeki bu aşağılık kompleksine net bir biçimde ilk defa Demirel'in odasını gördüğümde şahit olmuştum.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı niçin başka bir ülkenin devlet başkanı ile çektirdiği fotoğrafları çalışma odasının her tarafına asar?
Demirel'in çalışma odasının her tarafında ABD devlet başkanları ile çektirdiği fotoğraflar asılıydı.
Sizce de burada zavallıca bir durum yok mu?
Tamam, ABD başkanının takdirini kazanmaktan içte içe mutluluk duyabilirsiniz de, peki bu mutluluğu afişe etmek, herkese ilan etmek de neyin nesi?
Eğer bu aşağılık kompleksi bizim ruhumuza bu kadar işlememiş olsaydı, bu tip pozlardan, kabadayı ruhlu tokalaşmalardan, hesapla yapılan vücut hareketlerinden, sohbet etme şekillerinden, karşılama ve vedalaşma seremonilerinden paye elde etmenin ayıp ve sefil bir davranış olduğunu anlardık, değil mi?
Ama ne yazık ki anlamıyoruz. Çünkü yenilmişlik duygusu yıllarca rehin aldı bizi. Hepimizi köle ruhlu yaptı. Şimdi onu üzerimizden atamıyoruz. Tam tersine, bir de, bu köle ruhluluk iyi bir şeymiş gibi başkalarına da caka satıyoruz. Ne tuhaf!
Bence Obama'nın başbakan Erdoğan'ı kucaklamasından paye, ülkesini kurtarmak için 100 milyar Euro borç aldığı birinin önünde mahcup duran bir başbakanın resminden sefalet çıkarmaya çalışan medya, eğer ahlaki sefalet, zavallılık, kişiliksiz tutum görmek istiyorsa, üç kuruşluk menfaatlerini korumak için başbakan Erdoğan'ın önünde hizaya giren patronlarına baksınlar.
Siz medya patronlarının her birinin başbakan Erdoğan'a saygı duyduğu, inandığı ve onu sevdiği için mi o toplantıya katıldığını düşünüyorsunuz?
Kimsenin böyle düşünmediğini biliyorum.
Evet, medya patronlarının Başbakan Erdoğan önünde tek sıra halinde dizildikleri resim mi daha ‘sefil’ bir görüntü içeriyor, yoksa Yunan başbakanının Almanya başbakanı Angela Merkel önünde verdiği o poz mu? Hangisi daha düşük?
Bu kompleksli ruhu sadece medya mensupları taşımıyor. Bu tür fotoğraflardan bir paye çıkarma çabasına girenler ne yazık ki sadece medya mensupları değil. Bir bilseniz başka kimler bu pozları almak ve vermek için ne numaralar çekiyor…