Böyle hata olur mu?

Böyle hata olur mu?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Balyoz davası sanıklarına verilen cezalar darbecilerle mücadeleyi önemseyen kesimlerde bile bir memnuniyet oluşturmadı. Üstelik dava sürecinde görülen tutarsızlıklardan ve verilen cezaların dengesizliğinden dolayı büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı da yaşanıyor.

Kararın ortaya çıkardığı mağduriyetler ve cezalardaki ölçüsüzlük gerçek suçluları bile "mazlum" hale getirdi.

Karardaki ‘hata’ları tartışmaktan, davanın esasını kavrayamaz olduk. Darbecilerin yargılanabiliyor olmasına sevinemiyoruz bile.

Fakat benim asıl kafama takılan dava sürecinde ve kararla beraber ortaya çıkan tuhaflıkların ‘hukuksal hata’ olarak görülmesi. Bu meseleyi tartışanlar konuyu hep bu bağlamda ele alıyorlar.

Mesela emre itaatin göz ardı edilmesini, oluşturulan CD’lerdeki tarih ve sokak adı uyuşmazlığını, darbe planı semineri yapılırken yurtdışında olduğunu belgeleyene o seminere katılmış gibi ceza verilmesini, burada olduğu halde seminere hiç katılmadığını ispat eden muvazzaf generallere 16 yıl ceza verilmesini ‘hukuksal bir hata’ya bağlıyorlar.

Böyle bir hata olur mu Allah aşkına? 

Bu kadar hata kasıt olmadan yapılabilir mi? Bu kadar bariz tercihleri bir hakim 'hata' ile yapılabilir mi?

Adalet bilgisi olmayanların bile kolayca görebildiği tuhaflıkları savcıların, hakimlerin görememesi inanılır bir şey mi?

Hiçbir savcı, hiçbir hakim o seminere hiç katılmadığı halde sadece bir A4 evrakında adı var diye bir muvazzaf askere ‘hata’ ile 16 yıl hapis cezası vermez.

Darbeyi planlayan, ses kayıtları ortalıkta dolaşan, bu konuda moderatörlük yapanlarla, emre binaen o seminere katılanların benzer cezalar almasının vereceği tahribatı,  yok edeceği güveni hesap edemeyenin yaptığına 'hata' diyerek geçiştirebilir miyiz?

Bence Balyoz davasına bakan hakimlerin bu ‘yanlışları’ niçin ve nasıl yaptıklarının izaha kavuşması gerek. 

Bu kadar 'hatayı' yapmalarının arkasında yatanı öğrenmemiz gerek.

İnsanların gözünde bu davayı tartışmalı hale getirenlerin neyi amaçladıklarının ortaya çıkarılması gerek.

Ergenekon ve Balyoz davalarında darbecilerle mücadelenin, KCK davalarında da PKK ile mücadelenin kamuoyu desteğini bu tür fahiş yanlışlara kurban verenlerin niyetlerinin ne olduğunun ortaya koyulması gerek.

Sadece adı bir evrakta geçtiği için 16 yıl hapis cezası verilerek onlarca muvazzaf askerin niçin tasfiye edilmek istendiğinin sarahate kavuşturtulması gerek.

Böyle bariz 'hatalar' artık muz cumhuriyetlerinde bile yapılmıyor.

'Hata' demek hem aklımızla hem de 'büyük Türkiye' ile alay etmektir.  

Bir Balyoz da muhafazakar yazarların vicdanına

Dikkat ettim, medyada, Balyoz davasındaki tuhaflıklara solcu ve liberal yazarlar daha fazla dikkat çekiyor.

Darbecilerin yargılanmasına taraf olan ve değişim sürecinin kalıcı hale getirilmesini isteyen birçok yazar birkaç gündür bu davadaki tuhaflıkların altını çizmekle, doğurduğu mağduriyetlere dikkat çekmekle meşgul.

Fakat muhafazakar yazarlar nedense bu meseleye pek bir uzak.

Birkaç kişi dışında kimse bu dava sürecindeki tuhaflıklara ve verilen cezalarla oluşan mağduriyetlere ilgi göstermiyor.

Sanırım muhafazakar medyadaki arkadaşların  darbecilere olan öfkeleri, bu yanlışları ve mağduriyetleri mesele etmelerinin önüne geçiyor. 

“Ama ben o seminere katılmadım, onlarla tanışmıyorum, hiçbir toplantılarında yoktum, hiçbir yerde ne bir imzam, ne bir katkım var. Herhangi bir varlığımı ispat etsinler kendimi yakarım” dedikten sonra “ben şimdi kime sığınayım” diyen, 16 yıl hapis cezası almış bir insanın sesini, o sesteki çaresizliği  duymamak nasıl bir durumdur?

Muhafazakar medya buna benzer insanların çaresizliğini, mağduriyetini giderecek çaba içerisine girmekten niçin imtina ediyor? Niçin bu süreçte olup bitenleri gerçek manada sorgulamıyor? Bu kadar 'yanlış'ın niçin yapıldığını neden merak etmiyor? Doğrusu anlamıyorum. 

Sanrım bir Balyoz da –Yeni Şafak’ın ilk günkü manşetini ayrı tutarak söylüyorum- bu arkadaşların vicdanına indi.

Halbuki biz ne öğrenmiştik: "Bir topluluğa olan öfkeniz, kininiz, sizi o topluluğa karşı adaletsiz davranmaya sevk etmesin." 

Tam olarak böyle öğrenmiştik, değil mi? twitter.com/acikcenk

 Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın