Yüksek lisans öğrencilerine sordum:
Yepyeni bir dünya, yeni stratejiler, yeni
söylem, yeni küresel tasarım sürerken. Medya. Yeni şeyler
söyleyecek, yeni bilgiler sunacak kişiler yerine, neden yaşı hayli
ilerlemiş kişilere geri dönüyor?
Bit pazarına nur yağmazdı, neden şimdi yağıyor?
Mesela Hürriyet’in yeni keşfi
Selahattin Duman! Mesela NTV başka insan bulamamış
gibi Bekir Ağırdır, Mehmet Barlas tutturdu. Ortalama yaş 70
civarı.
Öğrencilerin cevapları şöyle oldu;
Bir, yorumcunun yaşlısı iyidir,
sürpriz riski yoktur. Patronun başını belaya sokma olasılığı
düşer.
İki, ne söyleyecekleri bellidir.
Kimse yeni şeyler duyup rahatı kaçsın istemiyor.
Üç, medyanın işi yeni fikirler yaymak
değildir, yeni ürünler yaymaktır.
Dört, medyada tiraj ve reyting değil
hedef. Bulunduğu konumu korumak. Koruyabiliyorsan ilerlemiş
sayılıyorsun.
Beş, genç kuşak küfür ve hakaret
dışında bir üslup geliştiremedi.
Altı, yeni nesil her yorumcu
patronların uykularını kaçırdı. Ne söyleyecekleri, kimi
kızdıracakları belli değil.
Yedi, bit pazarına yağan da nur
değil, sisli bir havada gri bir yağmur…
DAVUTOĞLU’NDAN KÖROĞLU ÇIKAR
MI?
Davutoğlu ve ekibi selamlama kampanyası
başlattılar.
Davutoğlu “Selam olsun” dedikçe.
Köroğlu kafamda at koşturmaya başlıyor.
Bolu Beyine
“Benden selam olsun” diyerek meydan
okuyor. Altında kır at, elinde tüfengi.
Davutoğlu’nun Köroğlu taktiği tutar mı? Bence
tutmaz.
Efsaneye göre Köroğlu’nun dayanağı yiğitlik ve
mertlikti. Onlar kaybolunca (tüfeng icat edilip) Köroğlu da
kayboldu.
ASIL KENDİSİ
TESADÜF!
Bir kötü maç. Olur böyle şeyler.
İki kötü maç. Tesadüf.
Üç kötü maç. Büyük tesadüf.
Fatih Terim. Asıl kendisi tesadüf!
Futboldaki Gülben Ergen modeli sanki. Herkesi
sersem yerine koymaya devam ediyor.
Ve elbette hepimiz sersemin en alâsıyız. Sadece
yenilmek için her yıl adama 4 milyon Euro ödeyeceksin ve bu parayı
geri istemeyeceksin.
Yenile yenile. Bu kadar para.
Verseler bana onun yarısını, benim çalıştırdığım takım daha
iyi yenilir bahse girerim.
Fatih Terim’e ödenen paraların geri iadesini
istiyorum. Sersem yerine konmak istemeyenlere de önerim budur.
DÜZELTME: KASIT YOK, HATA
VAR
Önceki yazımda İsmail Küçükkaya’yı anlatırken.
Kurduğum bir cümle. Fox haber ekibinden bazı arkadaşlarım
tarafından kastımın çok dışında anlaşılmış.
Cümlem “(İsmail Küçükkaya) Şimdi. Fox’da
televizyonculara iş öğretiyor” idi. Kastım İsmail’in
dökülen televizyon dünyasında nasıl televizyonculuk yapıldığını
gösterdiğiydi. Konunun Fox’la ilgisi çalıştığı kanal olması dışında
yoktu.
Fox’daki çalışanlara iş öğretiyor şeklinde
anlaşılmış.
Olur mu hiç öyle şey? Bu aklımdan bile geçmiş değil.
Eğer İsmail’in iş öğreteceği televizyon kanalları sıralanacaksa Fox
en sonlara düşer.
Düzeltir, yanlış anlatmış olmak nedeniyle üzüntülerimi
iletirim.
AKLIMDA
KALAN
Şimdi de kişisel gelişmek
için okula gitme modası: Devamlı okur bilir, en
kızdığım şey kişisel gelişim kitapları okuyarak
kişisel gelişeceğine inanılmasıdır. O kitapların baskı ve
satış adeti kadar kişisel gelişebilseydik, lay lay lom yaşıyor
olurdu dünyamız. Ve. Fakat. Bu alan iyi para getiriyor.
İnsanlar mutsuz, başarısız, yalnız olunca. Ve bu durumun bir tek
kendi başına geldiğini sanınca. Çözümü de kişisel gelişeyim
çabasında sanıyor. Alain De Button da bu çeşmeden
epeyce su içiyor. Onur Baştürk’te okudum.
Button’un “Hayat Okulu” da kişisel gelişim
kitaplarının okullaşmış haliymiş. Nasıl başarılı oluruz, nasıl
sevgilimizi elimizde tutarız vs. Oysa insanların reçetelere
ihtiyaçları yok, anlamalara ihtiyaçları var…