'Bir kitap okudum hayatım değişti'

'Bir kitap okudum hayatım değişti'

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Muhteşem bir kitap okudum. Bugün bu kitapta gördüklerimi, hissettiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Müslüman bir liderin, başkomutanın, devlet adamının, bir babanın; hem özgürlükçü, hem dindar, hem saygılı, hem dirayetli, hem de dürüstlükten asla taviz vermeden işleri nasıl yürüttüğünü gördüm.

Kitabı okuyunca içimi bir ferahlık kapladı. Çünkü dürüstlüğün her zaman, her şartta korunabilecek yüksek bir değer olduğunu ve onunla kat edilen mesafeyi gördüm.

Bosna’nın bilge lideri Aliya İzzetbegoviç’in konuşmalarının, gazete röportajlarının ve önemli şahsiyetlere gönderdiği mektupların yer aldığı ‘Konuşmalar’ adlı kitabından bahsediyorum.

Aliya'nın savaş sürerken yönettiği halkın ve ordunun büyük sıkıntılar çektiği bir ortamda dürüstlükle, asaletle, adaletle, merhametle sorunların üstesinden nasıl geldiğinin gerçek öyküsü bu kitap.

Bu kitap bana sakinliğin, efendiliğin, adaletin, dürüstlüğün, dirayetle bir araya geldiğinde neler yapılabileceğini gösterdi.

“Savaş ortamındayız”, “çok sıkıntılıyız”, “biraz güçlenene kadar” demeden, her daim, düşmana karşı bile adil olmanın, kendi halkına asla yalan söylememenin uygulanabilirliğini görmenin verdiği olağanüstü hazzı tattım.

Bugün tam da ‘barış’ı konuştuğumuz bir dönemde Başbakan Erdoğan’ın, danışmanlarının, AK Parti’ye yakın duran gazeteci ve aydınların bu kitabı okumalarını canı gönülden arzuluyorum.

Daha fazla uzatmak istemiyorum ve sizi “Yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım” diyen bilge liderin kitaptan alıntıladığım bazı cümleleri ile baş başa bırakıyorum.

Askerlere yaptığı bir konuşmadan.

* Ne yazık ki işiniz yaşamla ve ölümle alakalı. Ölmek ve öldürmek kaçınılmaz. Ancak önemli olan bu oranı mümkün olduğunca azaltmaktır.
* Katil olmakla kurban olmak arasında seçim yapmak gerektiğinde biz kurban olmayı seçeceğiz.
* Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın.
* Ben Avrupa’ya giderken başım önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik, hiçbir kutsal yere saldırmadık.
* Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor Bosna’nın özünü de zedeliyor.

Parti toplantısında kendi parti mensuplarına yaptığı konuşmadan.
* Bir başkan eğer dürüstse askerleriyle aynı yemeği yemelidir. Farklı bir şey daha yerse yanlış yapmış olur. Başkan olarak askerler ne yiyorsa ben de onu yiyorum. Maaş almıyorum, almamalıyım.
* Görüyorsunuz, Allah bizi zor bir imtihandan geçiriyor. İnsanlarımız boğazlanıyor. Kadınlarımız ve çocuklarımız öldürülüyor, camilerimiz yıkılıyor ve biz ne onları ne de kadınlarını ve çocuklarını öldürmek, kiliselerini yıkmak istiyoruz.
* Kazanacağız: Çünkü öteki dine, öteki ulusa ve öteki politik duruşa saygılıyız. (..) Çünkü aklı başında dürüst insanlarız.
* Halkımız, bütün vaktini camilerde geçirmiyor olmasına rağmen dindardır. Onlar için kutsal sayılan şeylerde kusur bulmaya çalışmayın. (..) Bizler subaylarımızdan oruç tutmalarını, ya da camiye gitmelerini istemiyoruz. Onlardan tüm istediğimiz iyi savaşmalarıdır ve neye isterlerse ona inanmaları konusunda onları serbest bırakırız.

Bir gazeteciye verdiği röportajdan.
* Bizim insanlarımız ve kendimize ait ahlakımız vardır. Düşmanın ise teknikleri ve maddi üstünlükleri vardır. Burada gerçekten ruh ve madde mukayesesi sözkonusudur ve bu savaşta ruh galip gelecektir.

Parti kongresinde yaptığı konuşmadan..

* Bir şeyler söylemeden önce duvarlarda resimlerimin olduğunu ve resimlerimin oraya benim onayım alınmaksızın asıldığını zikretmek istiyorum ve verilecek ilk arada, duvarlardan kaldırılmalarını rica ediyorum. Bu bir sahte tevazu sorunu değil, basitçe söylemek gerekirse, - bu bizim adetimiz değil.
* Olumsuzluklarımızla birlikte benim için asıl önemli olan şunu söyleyebilmek: Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk.

Halka yaptığı konuşmadan..

* Başaramadıklarımızı da aynı şekilde söylemek dürüstlük gereğidir.  Tüm çabalarımıza rağmen üretimi artıramadık. Dolayısı ile yapabileceğimizden daha azını başardığımızı düşünüyorum.

TV’de dinlediği bir devlet yetkilisinin yaptığı konuşmaya itiraz.

* Halka gerçeği söylemek zorundasınız yalan söylemek olmaz. O ise beni bağışlasın o akşam halkı kandırıyordu. Zira her sorulan soruya olumlu ve iyimser cevaplar verdi.

Bir röportajda “Hiç karamsarlığa düşüyor musunuz” sorusuna verdiği cevapta.

* Ben görev duygusuyla çalışıyorum ve elbette ki başarmayı arzuluyorum. Ancak kaybedeceğimi bilsem bile yine doğru olanı yaparım.

Bir gazeteye verdiği röportajdan soru ve cevabı:
* Sayın cumhurbaşkanı sizin Bosna halkı üzerindeki karizmanız tartışılmaz. Artık sadece bir politik parti veya en yüksek devlet organının başı değil, Boşnak halkının sembolü ve halkın tarihindeki ilk büyük siyasi önderi de oldunuz. (..) Bu sorumla ne size yaranmak ne de sizi incitmek arzusundayım. Şu soruyu sormak istiyorum. Sizden sonra ne olacak? Etrafınızda Boşnak halkının tarihi olarak en nazik anında yerinizi alabilecek kişiler görebiliyor musunuz? Size hayranlık duyanlardan tavır alanlara dek, sizin, savunmanın çok önemli faktörlerinden birini hatta Boşnak halkının var olup olmamasını temsil ettiğinizde birleşen çok farklı insanlar biliyorum. * Cevap: Sorunuzun içeriğinden sonra kendimi şöyle bir toparlamak zorundayım. Her şeyden önce abarttığınızı düşünüyorum. Ben sadece hür seçimlerde başkan seçildim ve bunun da ne anlama geldiğini biliyorum. O bana söylediklerinizde yaranma hissettim. Biraz daha düşünürsem hem üzüntü, hem endişe belki de kızgınlık duymam için sebeplerim var. Savunma için ve Boşnak halının var olma mücadelesi için benim o derece önemli olduğuma dair düşüncenize izninizle katılmıyorum. Öyle olsaydı kötü olurdu ama Allah’a çok şükür öyle değil. Binlerce insan mücadele ediyor. (…) ancak onlar ben olmadan da savaşırlardı ben gittikten sonra da mücadeleyi sürdüreceklerdir.

Ve son olarak başka bir kitabından okuduğum görevi devrettiği siyasilere öğüdü 

* İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verecektir..


twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın