Muhteşem bir kitap okudum. Bugün bu kitapta gördüklerimi,
hissettiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Müslüman bir liderin, başkomutanın, devlet adamının, bir
babanın; hem özgürlükçü, hem dindar, hem saygılı, hem dirayetli,
hem de dürüstlükten asla taviz vermeden işleri nasıl yürüttüğünü
gördüm.
Kitabı okuyunca içimi bir ferahlık
kapladı. Çünkü dürüstlüğün her zaman, her şartta
korunabilecek yüksek bir değer olduğunu ve onunla kat edilen
mesafeyi gördüm.
Bosna’nın bilge lideri Aliya İzzetbegoviç’in konuşmalarının,
gazete röportajlarının ve önemli şahsiyetlere gönderdiği
mektupların yer aldığı ‘Konuşmalar’ adlı
kitabından bahsediyorum.
Aliya'nın savaş sürerken yönettiği halkın ve ordunun büyük
sıkıntılar çektiği bir ortamda dürüstlükle, asaletle, adaletle,
merhametle sorunların üstesinden nasıl geldiğinin gerçek öyküsü bu
kitap.
Bu kitap bana sakinliğin, efendiliğin, adaletin, dürüstlüğün,
dirayetle bir araya geldiğinde neler yapılabileceğini gösterdi.
“Savaş ortamındayız”, “çok sıkıntılıyız”,
“biraz güçlenene kadar” demeden, her daim, düşmana
karşı bile adil olmanın, kendi halkına asla yalan söylememenin
uygulanabilirliğini görmenin verdiği olağanüstü hazzı tattım.
Bugün tam da ‘barış’ı konuştuğumuz bir dönemde
Başbakan Erdoğan’ın, danışmanlarının, AK Parti’ye yakın duran
gazeteci ve aydınların bu kitabı okumalarını canı gönülden
arzuluyorum.
Daha fazla uzatmak istemiyorum ve sizi “Yeryüzünün
öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım”
diyen bilge liderin kitaptan alıntıladığım bazı cümleleri ile baş
başa bırakıyorum.
Askerlere yaptığı bir konuşmadan.
* Ne yazık ki işiniz yaşamla ve ölümle alakalı. Ölmek ve öldürmek
kaçınılmaz. Ancak önemli olan bu oranı mümkün olduğunca
azaltmaktır.
* Katil olmakla kurban olmak arasında seçim yapmak gerektiğinde biz
kurban olmayı seçeceğiz.
* Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır.
Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi
unutmayın ama onunla da yaşamayın.
* Ben Avrupa’ya giderken başım önümde eğik gitmiyorum
.
Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik, hiçbir kutsal yere
saldırmadık.
* Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz
sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor Bosna’nın
özünü de zedeliyor.
Parti toplantısında kendi parti mensuplarına yaptığı
konuşmadan.
* Bir başkan eğer dürüstse askerleriyle aynı yemeği yemelidir.
Farklı bir şey daha yerse yanlış yapmış olur. Başkan olarak
askerler ne yiyorsa ben de onu yiyorum. Maaş almıyorum,
almamalıyım.
* Görüyorsunuz, Allah bizi zor bir imtihandan geçiriyor.
İnsanlarımız boğazlanıyor. Kadınlarımız ve çocuklarımız
öldürülüyor, camilerimiz yıkılıyor ve
biz ne onları ne de
kadınlarını ve çocuklarını öldürmek, kiliselerini yıkmak
istiyoruz.
* Kazanacağız:
Çünkü öteki dine, öteki ulusa ve öteki
politik duruşa saygılıyız. (..) Çünkü aklı başında dürüst
insanlarız.
* Halkımız, bütün vaktini camilerde geçirmiyor olmasına rağmen
dindardır. Onlar için kutsal sayılan şeylerde kusur bulmaya
çalışmayın. (..) Bizler subaylarımızdan oruç tutmalarını, ya da
camiye gitmelerini istemiyoruz. Onlardan tüm istediğimiz iyi
savaşmalarıdır ve neye isterlerse ona inanmaları konusunda onları
serbest bırakırız.
Bir gazeteciye verdiği röportajdan.
* Bizim insanlarımız ve kendimize ait ahlakımız vardır. Düşmanın
ise teknikleri ve maddi üstünlükleri vardır. Burada gerçekten ruh
ve madde mukayesesi sözkonusudur ve bu savaşta ruh galip
gelecektir.
Parti kongresinde yaptığı konuşmadan..
* Bir şeyler söylemeden önce duvarlarda resimlerimin olduğunu ve
resimlerimin oraya benim onayım alınmaksızın asıldığını zikretmek
istiyorum ve verilecek ilk arada, duvarlardan kaldırılmalarını rica
ediyorum. Bu bir sahte tevazu sorunu değil, basitçe söylemek
gerekirse, -
bu bizim adetimiz değil.
* Olumsuzluklarımızla birlikte benim için asıl önemli olan şunu
söyleyebilmek:
Bizler insan olmaya ve insan kalmaya
çalıştık ve başarılı olduk.
Halka yaptığı konuşmadan..
* Başaramadıklarımızı da aynı şekilde söylemek dürüstlük
gereğidir. Tüm çabalarımıza rağmen üretimi artıramadık.
Dolayısı ile yapabileceğimizden daha azını başardığımızı
düşünüyorum.
TV’de dinlediği bir devlet yetkilisinin yaptığı konuşmaya
itiraz.
* Halka gerçeği söylemek zorundasınız yalan söylemek olmaz. O ise
beni bağışlasın o akşam halkı kandırıyordu. Zira her sorulan soruya
olumlu ve iyimser cevaplar verdi.
Bir röportajda “Hiç karamsarlığa düşüyor
musunuz” sorusuna verdiği cevapta.
* Ben görev duygusuyla çalışıyorum ve elbette ki başarmayı
arzuluyorum.
Ancak kaybedeceğimi bilsem bile yine doğru
olanı yaparım.
Bir gazeteye verdiği röportajdan soru ve
cevabı:
* Sayın cumhurbaşkanı sizin Bosna
halkı üzerindeki karizmanız tartışılmaz. Artık sadece bir politik
parti veya en yüksek devlet organının başı değil, Boşnak halkının
sembolü ve halkın tarihindeki ilk büyük siyasi önderi de oldunuz.
(..) Bu sorumla ne size yaranmak ne de sizi incitmek arzusundayım.
Şu soruyu sormak istiyorum. Sizden sonra ne olacak? Etrafınızda
Boşnak halkının tarihi olarak en nazik anında yerinizi alabilecek
kişiler görebiliyor musunuz? Size hayranlık duyanlardan tavır
alanlara dek, sizin, savunmanın çok önemli faktörlerinden birini
hatta Boşnak halkının var olup olmamasını temsil ettiğinizde
birleşen çok farklı insanlar biliyorum.
* Cevap:
Sorunuzun içeriğinden sonra kendimi şöyle bir toparlamak
zorundayım. Her şeyden önce
abarttığınızı
düşünüyorum. Ben sadece hür seçimlerde başkan seçildim ve
bunun da ne anlama geldiğini biliyorum.
O bana
söylediklerinizde yaranma hissettim. Biraz daha düşünürsem
hem üzüntü, hem endişe belki de kızgınlık duymam için sebeplerim
var. Savunma için ve Boşnak halının var olma mücadelesi için benim
o derece önemli olduğuma dair düşüncenize izninizle katılmıyorum.
Öyle olsaydı kötü olurdu ama Allah’a çok şükür öyle değil. Binlerce
insan mücadele ediyor. (…) ancak onlar ben olmadan da savaşırlardı
ben gittikten sonra da mücadeleyi sürdüreceklerdir.
Ve son olarak başka bir kitabından okuduğum görevi devrettiği
siyasilere öğüdü
* İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin.
Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan
şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun.
Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve
herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap
verecektir..
twitter.com/acikcenk
Bu yazıya
Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın