Bir gazeteci nasıl güvenilir olmaz?

Bir gazeteci nasıl güvenilir olmaz?

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

Kızgınlık anıma gelmişti, parasız pulsuz sokağa terketmişlerdi hepimizi... Eskiden her dakika görüştüğümüz kimseler, sırra kadem basmıştı. Kadın bir gazeteci arkadaşımın evine alacaklısı dayanmış, parasını istiyordu. "Yok"tan, "yokluk"tan anlamayan kişi, alacağı karşılığında arkadaşımın bedenini istemişti.

Özer Çiller, Tansu Çiller, Bekir Altınok kim varsa aradım.. BTV ve ÖNCÜ mağdurlarının mağduriyetini anlatmaktı gayem. Genç bir kadın gazetecinin kapısına dayanıp, alacağına karşılık bedenini talep eden bir şerefsizliğin şerefsizliğini duyurmaktı maksadım.

Bekir Bey elinden bir şey gelmediğini söylüyordu.  Özer Çiller zaten sahip çıkmıyordu hiçbir şeye. Tansu Hanım'a da ulaşmak mümkün olmuyordu.

                                    ***

Yakıp yıktım her şeyi... 

Anlattım olan biteni... 

Gözüm kararmıştı... 

Bildiğim ne varsa bir bir deşifre ettim.. 

Sonuç elbette değişmedi... Ancak benim çıkıp konuşmam, benim doğruları bir bir ortaya koymam, en çok bana zarar verdi. Kellemin vücuduma ağırlık yaptığını söylediler, kafama silah dayadılar susmadım, daha çok bağırdım. Çoluk çocuğumla tehdit ettiler aldırmadım.

Aldırmadım ama, yaptıklarım, yazdıklarım çok ama çok pahalıya mal olmuştu bana. Açlığa mahkum edildim, üç yıl boyunca evimde oturdum, çaldığım her kapı yüzüme kapanıyordu. Kimi yüzüme söylüyor, "güvenilmez" olduğumu, kimi de arkamdan konuşuyordu. 

Ardan Zentürk'le el sıkışacaktım Star'da çalışmak için. Dışarı çıktığımda ise, Star'a giriş yapamayacağımı öğreniyordum. Rahmetli Şakir Süter'in referansı bile Kanal 9'a girmeme yetmiyordu, atv'nin şimdiki Genel Müdürü Adem Gürses'in de not defterinde "güvenilmez" yazıyordu çünkü.

Allah akıl verdi, güç verdi, kuvvet verdi ve ben İnternethaber'le ayakta kalmayı başardım. 

Ya İnternethaber olmasaydı, nice olurdu halim!

                                   ***

Mustafa Karaalioğlu ile yollarımız ayrıldığında, endişe hakimdi. Ne varsa bildiğim, mezara kadar götürceğime ahd etmiştim. Çalıştığım kurumla ters düşünce, aleyhte hiçbir yayın yapmayacağıma yemin ettim. Hakkımı alamasam bile mahkeme seçeneğim olmayacaktı. (Hakkımı aldım, Karaalioğlu'nun hakkını teslim ediyorum.) 

Varsa bir haksızlık -ki olmadı- Allah'a havale edecektim!

"Güvenilmez biri" olmak istemiyordum yeniden...

                                 ***

Bütün bunları niye yazdım peki?

Sabah'tan ayrıldı Oğuz Karamuk... 

Star'daydı daha önce...

Çok parlak bir geleceği vardı bana göre... 

Oğuz eski polis muhabiridir. Aştı kendini, geliştirdi, yerinde saymadı.

Sabah'ın Ekonomi Müdürü olabilecek kadar yetiştirdi kendini.

Ancak devamını getirmedi!

Meselenin aslını, iç yüzünü bilmiyorum.

Bildiğim o ki, Oğuz şimdi Taraf'ta bir zamanlar benim düştüğüm hataya düşüyor. Daha önce yazmadıklarını Taraf'ta yazıyor. İktidara yakın herkesle aynı tabağa kaşık sallayan Oğuz, alıştıra alıştıra eski mahalle arkadaşlarına çakıyor.

Yapma Oğuz!

Bugün Taraf, yarın bir başka gazete...

Belki de yeniden Sabah...

"Güvenilmez biri" olursan eğer, en büyük darbeyi sen alırsın!

En büyük acıyı da sen çekersin!

Sakın!

Sakın Oğuz!