Bu bir yeni yıl yazısı.
Hiç değilse eski yılı, okurlarımın "hayata dair de
yazın" taleplerini gerçekleştirerek uğurlayalım. Yenisini
de öyle karşılayalım.
Dün (çarşamba). Hiç kıramayacağım bir dostum "Yarın
yayına bağlanır mısın?" dedi.
Ne konuşacağımızı sordum, yanıtı "2015 değerlendirmesi.
İletişim açısından iyiler, kötüler" oldu.
"Yılın son günü, herkes kuşlar, kelebekler, umutlar,
mutluluklar hayal ederken, aslında hiçbir şey değişmeyecek diyen
biri olmak istemiyorum, beni affet" dedim.
Sözleri birbirimizi anladığımızın özetini verdi:
"Kuzumsun sen benim, sen nasıl istersen."
2015'de hayatınızda kaç tane "kuzumsun" diyecek
kadar sizi seven dostunuz varsa, 2016'da da o kadar olacak. Ne
fazla, ne eksik.
Her yıl bitişinde "hoppidi hoppidi" eğlenenleri
hiçbir zaman anlamadım. "Bir yılı daha sağlıkla bitirdik
diye seviniyoruz" geyiğini de hiç aklım almadı.
Her yıl bitişi, her doğum günü kutlamalar, partiler yerine
gözlerimizle anlaşabildiğimiz dostlarla hayata dair bir muhasebe
yeter de artar bile.
("Gözlerle anlaşmak" yeryüzünün tek ülkesiz ama
en elzem dilidir.)
Ve hep aynı soruyu sorarım. Yanıtını tam bulabilmiş değilim.
Her yıl sonu. Bir yıl gitmiş, bir yıl gelmiş gibi törenler
düzenlemek neden? Zaman dediğiniz koskoca bir
aldatmaca. Hem var hem yok bir şey.
Eğer geçip giden bir şey varsa, o şey zaman değil, zamanın
içinden geçip giden bizler değil miyiz?
Hep aynı hayatı yaşayacağımızı bile bile neden hep
umutlar, sağlıklar, mutluluklar dileriz? Ya öyleyizdir ya
da değilizdir.
Belki de umut en büyük işkencedir, sözüne
inandığım için havada uçuşan dilekler bana saçma geliyor.
Bir tek gerçek dilek vardır bende; sağlık! Ve
bunu dilemek için giden yılın son gününü beklemem, her yılın her
günü hep içimden geçer.
Yeni yılda dileklerinizi gerçekleştirecek bir sihirli değneğe
ihtiyacınız varsa. Benden duymuş olmayın ama beklediğiniz o
sihirli değnek, yeni yılda da size değmeyecek.
Ne kadar yalnızsanız ya da kalabalık, ne kadar mutlu ya da
mutsuz, paralı ya da parasız, başarılı ya da başarısızsanız aynısı
sürüp gidecek.
Bizler bilgisayar programları değiliz, her yıl yeni
sürümlerimiz çıkmıyor.
Geçen yıl ne kadar iyi ya da kötüysek, ne kadar olgun ya da çiğ
isek yine öyle olacak.
2016, 2015'den daha iyi olmayacak.
Şimdi diyeceksiniz ki, bu ne biçim yeni yıl
yazısı? İçinde hiç iyi bir şey yok.
O biçim bir yeni yıl yazısı. Ayaklarınızı yere
koyun. Ve hayatı kendiniz dışında bir şeylere ihale
etmekten vazgeçin.
Dilek dilemek yerine, hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Dünyanın değil, sadece kendi hayatınızın kontrolünden söz
ediyorum. Dünya zaten kontrol dışı.
Eski, çok eski dostlarınızı yeniden hayatınıza
sokabiliyorsanız...
Ne kadar çok çocuğun yüzüne gülücükler
kondurabiliyorsanız...
"Sana güveniyorum, sen beni satmazsın" diyen
bakışları kendinize çevirebiliyorsanız...
Bağıranları değil susanları duyabiliyorsanız...
Büyümekle olgunlaşmak, olgunlaşmakla yaşlanmak arasındaki
farkları biliyorsanız...
Konuşmaya ayırdığınız zamanı dinlemeye, dinlemeye
ayırdığınız zamanı anlamaya ayırabiliyorsanız...
En mutsuz anında başkasının değil, gelip sizin kapınızı çalmak
isteyecek insanlarınız varsa...
Etrafınızdaki koro "hızlan ve hırslan" diye
sizi iterken, siz bir çayın demlenmesini bekler gibi
bekleyebiliyorsanız...
Ekmek kokusu, gazete kokusu, bebek kokusu, yağmurlu toprak
kokusunu içinize çekebilecek bir nefesiniz varsa...
Yani. 2016'da öyle olacaksanız...
Yani. Başkaları üzerinden ve başkaları için
ahkâm kesmek yerine kendinizi restore etmeye karar
vermişseniz...
Boş verin dilek dilemeyi falan, girdiğiniz her hayatın
dileği siz olursunuz zaten...
Bence bu yıl, kendinize kendinizi hediye
edin.