2015 seçimlerinin en büyük kaybedeni CHP. Seçim sonuçlarına en çok sevinen de CHP tabanı. Gerekçe başkanlık sistemi tehlikesinin geçmiş (!) olması. Hem kaybedip hem sevindirik durum hayli acayip.
Medyanın, tapınacak derecede HDP'yi göklere çıkarıp, terör örgütünün kepenk indirdiğini sanacak kadar embesil bir kesimin elinde oyuncak olması. Acayip.
Seçimlerden yüzde 41 gibi büyük bir oranda oy alan bir partinin hezimete uğramış gibi hissetmesi de acayip değil mi?
İki gündür televizyonların sayılarla kafayı bozmuş olması. "Şu partinin oy oranı kaç" diyecek olduğunuzda, bölgelere göre yüzdeler, eski seçimlere göre artış oranı, şu partiden gelen yüzde bilmem kaç gibi üfürük rakamların havada uçması acayip.
Her tür moderatörün sanki ikinci maaşlarını da siyasi bir
partiden almış gibi konuşmaları da artık normal ama
gerçekte acayip.
SEÇMEN NE DEDİ?
-Erdoğan'a:
Bir, Sen kal ama başkanlık sistemi gitsin.
İki, Mağrur olma, sokaklara ve teşkilata yakın
ol.
-Davutoğlu'na:
Bir, Üniversite hocasını severim ama üniversite kürsüsünde
değilse sevmem.
İki, Aslı varken taklidine gerek yok, kendin ol.
-Kılıçdaroğlu'na:
Bir, İyisin, hoşsun ama siyaset yapmayı
bilmiyorsun.
İki, Onun bunun gazına gelme, teşkilatından başkasına
güvenme.
-Bahçeli'ye:
Bir, Ne varlığın çare, ne de yokluğunu isterim.
İki, MHP ile HDP'nin aynı vekil sayısını kazanmasını bir
daha düşün.
-Demirtaş'a:
Bir, Şovmen tadında kal, böyle çok daha iyisin.
İki, Hadi şimdi reel siyasetle, medyatik siyaset
arasındaki ayarı yap da görelim.
ONLAR MECLİS'E İYİ GELECEK
İlk kez Meclis'e girmeyi başaran öyle isimler var ki, siyasete değer katacaklarını düşünüyorum;
Mustafa İsen: Kültür ve Turizm eski müsteşarı, Gül ve Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı genel sekreteri. Müthiş bir kültür adamı.
Zekeriya Temizel: Ecevit'in Maliye Bakanı. İlk kez vekil olmuyor ama bana ilk gibi geliyor. Paranın dilinden anlayan, mütevazı kişi. Devletin tartı memurunun oğlu. Daha ne olsun!
Didem Engin: Kararlı, emekçi, genç bir kadın. Kılıçdaroğlu onu Parti Meclisi'nden çıkardı. O, önseçimi hakkıyla kazanarak Millet Meclisi'ne girdi. İyi işler yapacak.
Ali İhsan Aslan: Herkes onu "Mücahit" diye bilir. Erdoğan'ın beyni diyen de var, kara kutusu diyen de. Ama benim tanıdığım en ketum adam. Sahip olduğu bilgi, birikim ve deneyimle artık Meclis'te.
Dursun Çiçek: Asrın iftiralarından biri uğradı. Kızıyla birlikte direnmenin kitabını yazdı. Aylarca haksız yere hapis yattı, haklı yere kazandı.
Tuncay Özkan: Geçen seçimde Mustafa Balbay aday gösterilip Tuncay gösterilmediğinde. "Neden Tuncay da değil?" isyanını hissettiğim cesur yürek.
Ümit Özdağ: MHP'nin beyin takımının en önemli isimlerinden. Siyaseti inandığı değerler için yapar. Yazarak, düşünerek, yorumlayarak, konuşarak ideolojisini besler. Rüzgâra göre dönmez.
Özcan Purçu: Meclis'i "herkesin Meclis'i" yapan simgelerden biri. O bir Roman. Meclis'te de Roman gibi kalmaya devam eder umarım.,
İŞKENCECİNİZİ ZAPLAYABİLİRSİNİZ
Seçim gecesi reytingleri belli olmuş.
Hadi diyelim ki boş zamanlarında belgesel izleyen seyircim, haber kanalı izlemiyor.
İyi de seçim gecesi, sonuçları haber kanallarından izlemesi beklenmez mi? Belli ki onu da Survivor izlerken alt yazıdan okumuş.
Normal zamanda reytingi can çekişen CNN Türk ve NTV'de seçim gecesi de değişen bir şey olmuyor. İlk 100'de yoklar!
Her ikisinde de ekran doldurucu kişiler, başarısızlık için ne kadar maaş alıyorlar acaba?
Bir de haber yapmışlar. Seçim gecesinin en çok izlenen "tematik kanalı" CNN Türk'müş. "Tematik" kavramı şık tabii. Başına "tematik" koyunca her başarısızlık başarı gibi görünüyor.
NTV ve CNN Türk'ü yönetenlerin kullandığı gözlükten bir tane de ben alıp takmalıyım, kesin.
Yorumcular ise evlere şenlik!
CNN Türk'te Taha Akyol, seçimin büyük kaybedeni CHP için "CHP'nin kaybettiğini söyleyemeyiz" diyor! Ne içiyorsa artık...
NTV'de, kamuoyu araştırmacılığından siyasi analiz uzmanlığına geçiş yapmış Bekir Ağırdır bu kez moderatördü. Nereye koyarsan koy, konduğu yerin şeklini alıyor.
ATV'deki yorumcular aynı tas aynı hamam. Erdoğan'a gönül veren seçmen ATV'yi seçmişti. Geri kalan Fox'ta görünüyor.
Büyük şov da Fox'daydı. Doğan Şentürk işi biliyor. Survivor türü işlerin reyting aldığını bilen Doğan, İsmail Küçükkaya ve Fatih Portakal'a "şov yapın" demiş olmalı ki ikisi de Hacivat ve Karagöz tadındaydılar.
Portakal'ı bilmem ama İsmail acaba kaç kez içinden "ağzımdan çıkan bu lafları ben mi söylüyorum?" diye geçirmiş olmalı.
Fox stüdyosunda avukat bir kadın oturuyordu. "Bayan Rottenmeier" gibi konuşuyordu. Gece boyu seçimin hukuki sorunu vardı da ben mi göremiyorum diye hayıflandım durdum.
Kanallardan birinde eski araştırmacı, yeni siyaset yorumcusu Adil Gür'ün "HDP'ye giden oylar CHP'nin değil, Ak Parti'nin" demesini hayretle izleyip işlettiği düz mantıkla "pes" ettim: CHP'nin oyu aynı kaldığına, Ak Parti'nin oyu azaldığına göre oradan gelip buraya gitmiş!
Vasat olur da, her şey birden mi vasat olur!
AKLIMDA KALAN
Doğru ama geç bir karar: CHP'nin İletişim Koordinatörü Baki Özilhan görevinden ayrılmış. Gazetecilik stajımı UBA'da, yanında yapmıştım. Rahmetli Mustafa Ekmekçi götürmüştü kolumdan tutup. Baki bey iyi gazetecidir. Ne var ki o gazetecilik yaparken. Renkli televizyona yeni geçmiştik. Sonra. İletişim dünyasında devasa değişiklikler oldu. Bu değişiklikler her şeyi kökten değiştirdi. O ise UBA'lı günlerdeki gazetecilik anlayışında ısrar etti. Görevden ayrılması doğru ama geç oldu. Tabi bir de şu var. Benim bildiğim CHP'de, gelen hep gideni aratır.