Hükumetin Suriye politikasını eleştirenlere “Bunlar hükumetten kurtulmak için son çare Esad’ı görüyorlar” diye ipe sapa gelmez bir suçlamada bulunanlar var.
Köşesini, geleceğini, ekmeğini, itibarını iktidar üzerinden kazanan bu topluluğun meseleye bakışındaki zeka ve ahlak düzeyi ne yazık ki bu kadar.
Bugün sizinle bu mesele üzerine konuşmak istiyorum.
Son birkaç ay içerisinde 5 farklı araştırma şirketinin yaptığı anketlerin sonuçlarını derledim.
İşte 5 ayrı şirketin araştırma sonuçlarına göre halkın Suriye politikasına bakışı.
1- Andy- Ar‘ın Ağustos ayının son haftasında 3.252 denekle yaptığı araştırmaya göre “Hükümetin Suriye politikasına nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna olumlu yanıt verenlerin oranı yüzde 18.1’de kalırken, olumsuz bakanların oranı yüzde 67.1, “fikrim yok” diyenlerin oranı ise yüzde 14.6.
2- Gezici araştırma şirketinin Vatan gazetesi için 25-26 Ağustos tarihleri arasında 6.400 denekle yaptığı araştırmaya göre bu politikaya olumlu bakanların oranı yüzde 35.8, olumsuz bulanların oranı 64.2. Araştırmaya göre AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 28.7’si de izlenen politikalara sıcak bakmıyor.
3- Konsensüs’ün 24 Ağustos- 4 Eylül tarihleri arasında Habertürk için yaptığı ankete göre de olumlu bakanların oranı 37.5’ken, yanlış bulanların oranı yüzde 61.5. Aynı ankette “Türkiye Suriye’ye askeri müdahalede bulunmalı mı?” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 79.9’u “Hayır” derken, müdahaleden yana olanların oranı yüzde 20.1’de kalıyor.
4-Metropol‘ün 14-19 Eylül tarihleri arasında yaptığı araştırmaya göre de bu politikaları doğru bulanların oranı yüzde 28.1’de kalırken, olumsuz bakanların oranı yüzde 56.
5-GENAR’ın Eylül ayında yaptığı araştırmada Suriye politikasına destek verenlerin oranı % 40 civarında kalırken, olumsuz bulanların oranı yüzde 60 kadar.
"Uçak indirme krizi"nden sonra bu oranların ne olduğunu az çok tahmin ediyorsunuzdur.
Peki hükumetin Suriye’de aldığı tutumu halkın desteklemediği bu kadar açıkken, “Yanlış yapıyorsunuz, ülkeyi de kendinizi de ateşe atmayın, Suriye’de silahlı yolu değil, müzakereyi seçin” diyenler nasıl oluyor da hükümeti yıkmaya çalışmış oluyor?
Niçin hükümetin birçok icraatını yüzde 60 gibi büyük bir çoğunlukla destekleyen bu halk, sıra Suriye meselesine geldiğinde oradaki ‘samimiyeti’ görmüyor?
Hükümeti Suriye’de halka rağmen bazı adımlar atmaya cesaretlendirip teşvik edenler mi hükümetin kötülüğünü istiyor, yoksa halkın talepleriyle de örtüşen bir politikaya davet edenler mi?
Eğer iktidarın meşruiyetini halktan değil, 'dünya sistemi’ denen ‘odaklardan’ aldığını savunuyorsanız, haklı olabilirsiniz ama meşruiyet kaynağı olarak halkı görmeyen bir hükümet yıkılacaksa siz niye üzülüyorsunuz ki? Kimden yanasınız?
Bu meselenin bir yönü. Bir başka yönü daha var.
Onlarca gazete, onlarca TV, yüzlerce köşe yazarı, yüzlerce siyasetçi ve ‘ekmeğini’ bir şekilde hükümetten sağladığı imtiyazlardan kazanan binlerce sosyal medya ‘mücahidi’ her gün durmadan halkı bu politikalara inandırmaya çalışmasına rağmen niçin halk bu “stratejik palavralara” inanmıyor?
Nasıl oluyor da birkaç sol görüşlü, az tirajlı gazete dışında neredeyse medyanın tamamı bu politikaları destekler nitelikte yayın yaptığı halde halkın büyük çoğunluğu bu aydınlardan, gazetecilerden daha sorumlu bir duruş gösteriyor?
Şu tabloya bakar mısınız Allah aşkına! Halk bir tarafta, iktidar ve bir kısım aydın-gazeteci diğer tarafta. Dünyanın neresinde böyle bir konuda aydınlar, entelektüeller halkın değil de, iktidarın safında yer alır? Medya iktidarın yanında iktidar ise halkın karşısında.
Bu tablo entelektüel sefalet değilse nedir ki?
"Helal olsun size" demekten başka bir şey bulamıyorum
Her şey bu kadar açıkken, İsrail’in Hizbullah’ı yok etme çabası ortadayken, mezhep çatışması çıkarma çabaları ve niyetleri ayyuka çıkmışken, ABD ve İsrail’in ta 2003 yılından beri Suriye’yi yaptırımla boğmaya çalıştığı ortadayken, İsrail Cumhurbaşkanı'nın “Suriye düştüğünde Hizbullah’ın beli kırılacak” dediğini herkes biliyorken, Suriye muhalefet liderinin “Biz gelirsek Hizbullah’ı ve İran’ı bu bölgeden söküp atacağız” cümlesinin mürekkebi daha kurumamışken, Suriye’de alınan tutumun gerekçesi olarak hala ‘vicdan’ demeyi sürdürenleri şaşkınlıkla izliyor ve bu dirayetleri konusunda onları kutlamak istiyorum.
Gerekçe vicdansa halk bunu niçin vicdan meselesi olarak görmüyor?
Çünkü buradaki kirli hesabın farkında. Müslümanı Müslümana kırdırma çabasının farkında. Amacın İsrail’in engel gördüğü Hizbullah’ı yok etmek olduğunun farkında. Buradan daha büyük bir Kürt sorunu çıkarılmak istendiğinin farkında. Ardından sıranın İran’a geleceğinin farkında. Çıkacak bir kargaşadan Türkiye’nin parçalanmaya kadar gideceğinin farkında. Savaş durumunda gazetecilerin ve siyasilerin değil, kendi çocuklarının öleceğinin farkında. Onun için kendi vicdanını Müslüman halklara ihanetin malzemesi yapmaktan imtina ediyor.
Ben hükümete destek veren yazarların birinden tez elden halka ‘bidon kafa’, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyecek bir yazı bekliyorum.
Bu kadar ‘stratejik aklın’ bir araya gelip ürettiği politikaları desteklememek olur mu?
“Bu kadar okumuş-yazmış, strateji uzmanı siyasetçi ve aydın doğruyu bilmeyecek de, bu cahil halk mı bilecek?”
İşte bu minval üzere bir yazı bekliyorum.
Gerçeği görmek, gördükleri üzere tutum belirlemek için ne çok okumaya, ne stratejist olmaya ,ne de üstün bir zekaya ihtiyaç var.
Sıradan halkın sahip olduğu ahlaka sahip olmak yetiyor.
O da okumayla kazanılmıyor. Bilmem anlatabildim mi? twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın