Kanal D'nin "Beş Kardeş" dizisi bitti.
Bu saçma kararı protesto etmek istercesine,
mütevazılığın simgesi kırmızı kamyoneti yaktılar son
sahnede.
Diziyi yayından kaldırmak Kanal D yönetimi için
hataydı.
Marka olmanın gerekleri arasında "prestiji
korumak" vardır.
Yani. Bir kurumda. Her şeye reyting/satış gözüyle
bakılmaz.
"Beş Kardeş" gibi diziler, istenen izlenme
oranına ulaşamasa da kanala saygınlık
kazandırır.
Ki bu, alınacak reklam kadar değerlidir.
Öyle programlar vardır ki, bütçenize yük gibi görünse de
imajınızı kurtarır.
Sığ insanların anlamakta güçlük çekeceği bir cümle
kuracağım:
"Beş Kardeş" neden bitti anlarsanız, terör
neden bitmiyor onu da anlarsınız.
Açayım.
"Beş Kardeş";
Ayrı ayrı takılmanın anlamsız, "bütün" olmanın
anlamlı olduğunu,
Şiddet, tecavüz, hakaret olmadan da hayatın
sürebildiğini,
"Sevmek" fiilinin 140 karakterlik dünyada geyik
malzemesi olmaktan daha gerçek bir şey olduğunu,
Her zaman, her şeye sahip olmak gerekmeden de mutlu
olunabileceğini,
"İnsan sıcağı" denen hissi hiçbir markanın,
hiçbir trendy mekanın veremeyeceğini,
Mütevazılığın, "sümsüklük" değil bir
"değer" olduğunu,
Hayat mücadelesinin nefretle, düşmanlıkla değil, dostlukla,
anlayışla yapılabileceğini,
Şefkatli bir bakışın cevapsız sorulara cevap olabileceğini,
Yalnızlığın ve kimsesizliğin, aile ve dostlarla tedavi
edilebileceğini,
İçten bir gülümsemenin, köpürtülmüş tüm sevgi
gösterilerinden daha çok şey anlatabileceğini,
Yani, kısaca
"Biz"in, "ben"den milyon kat
değerli olduğunu anlatıyordu.
O NE KADAR
MUHTAÇSA...
Koalisyon kurulmasına Kılıçdaroğlu ne kadar
muhtaçsa, Davutoğlu da o kadar muhtaç.
Erken seçimin önlenmesine ekonomik göstergeler ne kadar
muhtaçsa, yeni vekiller de o kadar muhtaç.
ACABA NEREDELER?
Benim kafama takılıyor, sizinkine takılmıyor
mu?
Hani birkaç yıl önce. Her sözüyle yapı sallayan bir
politikacımız vardı: Erkan Mumcu.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesine yol açarak sistemi
sarsan.
Şimdi. Sanki hiç yaşamıyor gibi oldu. Acaba
nerelerde?
Hani uzun süre önce. Tuhaf üslubuyla sevsek mi sevmesek mi karar
veremediğimiz bir Rüstem Batum vardı.
İlk talk show'lara imza atan. Şimdi. O
nerelerde?
Hani bir Bahar Erdeniz vardı. Yörük kızlarını
andırırdı. Yeşilçam'da o perdeye çıktı mı, erkeklerden ıslık
yükselirdi.
Şimdi. O nerelerde?
Hani bir tiyatrocumuz vardı: Ayhan Kavas.
Müthiş oyuncu. Harika ses. Onca saçma sapan oyuncu dizilerde boy
gösterirken.
Şimdi. O nerelerde?
VEZİR DE EDER, REZİL
DE..
Gün geçmiyor ki, Yavuz Bingöl'lü magazin haberi
çıkmasın.
Sevgili Rahşan Gülşan'dan, Cengiz
Semercioğlu'na magazin yazarlarına artık daral geldi.
Yavuz Bingöl'ün çöküşünün, Öykü Gürman'la karşılaşmasıyla bir
ilgisi olmalı.
Adamı vezir de rezil de eden karısıdır demiyorum.
Bir sanatçıyı vezir de rezil de eden halkla ilişkiler
şirketleridir. O değilse
menejerleridir.
İletişim yönetiminden, marka yönetiminden, saygınlık
yönetiminden anlamayan insanların elinde kaç sanatçı helak
edilmişse, Yavuz Bingöl de hızla onlar arasına
girmekte.
AKLIMDA KALAN
"Demiştik" köşesi şart oldu
düşüncesi: Galatasaray'da iletişim
krizlerinin sonu gelmiyor, gelmeyecek. Şimdi de. Başkan
Özbek itiraf etti. İbrahimoviç'in transferi konusunda geç açıklama
yapmışlarmış. Bu transfer konu bile olmamış
meğerse. Açıklamada gecikmenin rakip takımların
muhabirlerine malzeme verdiğini ima etti. Bence Galatasaray'da
iletişim krizleri daha bitmedi. Bitmeyecek.