Başörtülü yazarlar meselesini uzun zamandır yazmayı istiyordum.
Fakat kadın meselesine girmek pek akıl kârı değil diye de bu
meseleden hep uzak durmaya çalıştım.
Gelgelelim bu uzak durma çabam, başörtülü kadın yazarın
birbirlerini yanlış anlayarak yaptıkları polemiği okuyunca
son buldu. 'Artık şu meseleye bir el atmanın vakti
geldi' dedim kendi kendime.
Siz de farkında mısınız?
Medyada genel olarak kadın
yazarlarda, özel olarak da
başörtülü yazarlarda ciddi anlamda bir dünya görüşü eksikliği
var. Kadın gazeteciler gerçekten ne diyorlar diye merak
edip okuyanınız var mı? Hani 'light bir yazı okuyayım, keyfim
yerine gelsin' deyip bazı hanımefendileri okuyan arkadaşlar vardır
elbette. Fakat yorumunu, bakış açısını merak edip okuduğunuz kadın
yazar sayısı bir iki kişiyi geçiyor mu?
Tamam, buna 'normal' diyebilirsiniz. Ama ben genel olarak yazı
yazan kişinin, kadın ya da erkek, bir fikrinin olmasını
savunanlardanım.
Hem yazar, hem de başörtülü olunca 'eh, artık bu kişinin bir
dünya görüşü vardır' dememek için herhalde deli olmamız gerekiyor,
değil mi?
Ne yazık ki birçoğunda yok. Başörtülüler ama
başörtüleriyle irtibatlı bir dünya görüşleri yok.
Başörtülü yazarların Türkiye’nin meselelerini ele alış
biçimlerini, olaylara yaklaşımlarını gördükçe, şaşkınlığım hergün
biraz daha artıyor.
Bir bakıyorsunuz biri yazdığı gazetenin yayın
politikasıyla da uyumlu bir şekilde zorunlu din dersinin
kaldırılmasını savunuyor,
bir diğeri feminizmin bayraktarlığını kimseye bırakmıyor.
Ya da bir çok önemli meseleyi es geçiyorlar.
Bir diğer kıdemli başörtülü gazeteci-siyasetçi arkadaşımız ise
sektörde kadın kontenjanını artırmayı kendisine bir 'dünya görüşü'
yapmış neredeyse. Onun için en önemli konu sektörde kaç kadın
gazeteci daha 'iyi noktaya' geldi. Kadın dayanışması
meselesi.
Ben gerçekten anlamıyorum. Sorun bende mi acaba? Yanlış
bir beklenti içerisinde miyim? 'Başörtülü yazar' denince sizce de
en baştan itibaren bir deoloji, bir fikir, bir görüş söz konusu
değil midir? Başörtülü gazeteciler de diğer meslektaşları gibi
meselelere salt moda liberal değerler çerçevesinden mi
yaklaşmalı?
Bu pencereden bakan bir çok kadın yazar zaten var. Peki
nedir sizi onlardan ayıran? Bu soruyu sormaya hakkımız yok
mu?
Başörtülü kadın yazarlara sesleniyorum. Siz başörtüsü
takarak ‘Ben bu ülkedeki herşeyi kendime mesele olarak görüyorum’
demiyor musunuz? Başörtülü yazar olarak ‘Bu ülkede her
geçen gün daha da kötüleşen müzik tercihi benim meselem. Yaklaşık
20 yıldır bizim oy verdiğimiz kadroların yönettiği şehirlerin
mimarisinin geldiği nokta benim meselem. Türkiye’nin geleceğini
etkileyen eğitim sistemindeki yozlaşma benim meselem. İçinde
yaşadığımız mahallenin azgelişmişliği benim meselem’ demiyor
musunuz? Yoksa başörtüsünü ben mi gözümde büyütüyorum?
Bu arkadaşların yazılarına baktığımda neleri kendilerine dert
edindiklerini anlamıyorum. Tek gördüğüm, son dönemde medyada genel
geçer kural olan ‘o da olur bu da olurculuğu’ bu arkadaşların
da canı gönülden benimsemiş olduklarıdır.
Tam da bu nedenle başörtülü yazarlarımız çalıştıkları
gazetelerde 'temsilci' kadrosunda görünmekten ya da çıkarıldıkları
TV programlarında 'ilginç figür' olmaktan öteye gidemiyorlar.
Meselelere yaklaşımlarında farklı, sahici, esaslı olmayı ön
plana almadıkları için hiç kimse söylediklerine bir değer
atfetmiyor.
Bu kadar büyük bir genelleme yaparak haksızlık mı
ediyorum? Yok canım, her şey ortada, iftira atmıyorum
ki. Yazılar ortada, arşive girip okuyun, bakın bakalım kaç
dişe dokunur yazı bulacaksınız?
Peki böyle mi olmalı? Elbette hayır. Niyetim zaten bu
arkadaşları küçük düşürmek, yok saymak, pasifize etmek değil, bu
niyetle yazmıyorum. Ayna tutarak, içinde
bulundukları tuhaf durumun farkına varmalarına yardım etmek
istiyorum sadece.
Sizce ümit var mı?