“Başörtülü aday yoksa oy da yok” öyle mi?

“Başörtülü aday yoksa oy da yok” öyle mi?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Son genel seçimlerde bazı başörtülü arkadaşların öncülük ettiği “Başörtülü aday yoksa oy da yok” kampanyası yeniden hareketlenmek üzere.

Bu sefer, daha önce böyle bir kampanyaya karşı olduğunu söyleyen Ali Bulaç başlatmış. 
Başörtülülerin seçilme hakkını savunmayı, bunun için verilen çabayı anlarım. Çünkü gerçekten çok sıkıntıya maruz kaldılar. Hayatları çekilmez kılındı. Memleketlerini terk ettiler. Aileleri ile araları açıldı. Dışlandılar, ötekileştirildiler.

Siyasi kariyerini başörtüsü sorunu gibi meselelerin yarattığı toplumsal mazlumiyete borçlu olan bir siyasi partinin, bu sorunu çözmemesini ben de anlamıyorum.

Bu konuda her türlü mücadelenin bir haklılık payı var.

Fakat iş “Başörtülü aday yoksa oy da yok” türü bir ‘rest’e vardığında insanların aklına başka sorular gelebilir.

Sanırım “Filan iş olmazsa ben AK Parti’ye oy vermem” diyenler, bu sloganla kendilerini tartışmalı bir zemine çektiklerinin farkında değiller.

Nasıl mı? Anlatayım.

“Başörtülü aday yoksa oy da yok” diyenlerin, niçin başka önemli meselelerde de oy vermeme resti çekmedikleri sorgulanır hale gelecek.

Tekrar edeyim, mecliste başörtülü bir vekil görmek için mücadele sürdürmek ile meseleyi rest boyutuna taşımak… İkisi çok farklı anlamlara geliyor.

İnsanlar soracaklar: Başörtülüler için tek mesele, uğruna rest çekilecek tek değer başörtüsü müdür?

-  Mesela “Şehirlerimizi modern gecekonduya çevirmeye son vermeyecekse AK Parti’ye oy yok”  diyebiliyorlar mı?

-  AK Parti’li büyükşehir belediye başkanı İstanbul’un silueti bozdu. “Bu sorun çözülmezse ya da İstanbul’u modern bir köye dönüştüren Kadir Topbaş belediye başkanı olursa artık oy yok” diyebiliyorlar mı?

-  “Uludere’de 35 gencecik çocuk öldürüldü. Bu mesele çözülmeyene kadar AK Parti’ye oy yok” diyebiliyorlar mı?

-  Deniz Feneri davası sumen altı edilerek bir camia, bir topluluk, bu ülkenin dindar insanları büyük bir töhmet altında bırakıldı. “Deniz Feneri davası berrak bir şekilde çözülene kadar oy yok” diyorlar mı?

-  Yolsuzluk, siyasetin alamet-i farikası oldu. “Dindarlıkları siyasetin sermayesi olmuş bu insanlar yolsuzluğu tamamen ortadan kaldırana kadar oy yok” diyorlar mı?

-  AK Parti’nin esaslı bir kültür projesi yok. “Toplumsal bilincini yükseltmeye katkı sağlayacak bir kültür politikası oluşturana kadar AK Parti’ye oy yok” diyorlar mı?

-  Yargı eliyle yüzlerce insana zulüm edildi. “Haksız bir şekilde içeride tutulan insanların hakkı teslim edilene kadar AK Parti’ye oy yok” diyorlar mı?

-  Eğitimdeki tablo ortada. 10 yıldır bu soruna kalıcı bir çözüm getirecek dirayeti de vizyonu da ortaya koyamadılar. “Eğitim sorununa kalıcı bir çözüm getirene kadar AK Parti’ye oy yok” diyorlar mı?

-  İktidar olmadan önce dış politikada esas olanın dürüstlük, vicdan, ahlak olduğunu düşünüyorduk. Fakat son zamanlarda dış politika denince aklımıza çıkar, kibir, bölgesel liderlik hesapları geliyor. “AK Parti dış politikada ahlaki temeli esas alana kadar oy yok” diyorlar mı?

Bütün bunlar duruyorken bazı aydın, yazar ve gazetecilerin hükümete restlerini başörtüsü üzerinden çekmeleri, başörtüsünü ve onun temsil ettiği değerleri geriletmez mi?

Yukarıda saydığım hangi madde başörtülü birinin vekil olmasından daha önemsiz?

Zaten “başörtülü” demek, dünya görüşünü bir siyasi kimlik haline getirdiği için yukarıdaki sorunları da dert edinen kişi demek değil midir?

Bence başörtüsüne yüklenen anlamı yeniden konuşmak lazım.

Başörtüsüne bir kimlik, bir tutum, bir tavır, bir dünya görüşü belirtisi olarak mı bakacağız, yoksa kişisel bir tercih, bir aksesuar olarak mı? Hangisi?

Önce bu netleşmeli.

Başörtüsü takanlar bunu bir tutum, bir tavır, bir dünya görüşü olarak görüyorlarsa; taşıdıkları dünya görüşü yukarıda saydığım hangi meseleyi başörtüsünden daha kıymetsiz görüyor?

Hem mecliste hem medyada, hem siyasette sıradanlık, tavırsızlık, kişiliksizlik, bayağılık genel geçer bir kural halini almışken; başörtülülerin bu fotoğrafta yer alma çabalarını ve isteklerini bir ‘rest’ mertebesine vardırmaları biraz tuhaf kaçmıyor mu?

“Siyasetteki tablonun gayri ciddiliği bizim için önemli değil, biz de orada görünmek istiyoruz” diyorlarsa buna diyecek sözümüz yok.

Tekrar edeyim AK Parti’nin bugüne kadar bu sorunu çözmesi gerekiyordu. Fakat çözmedi.

Ama sadece bunu değil, kendisinden beklediğimiz daha onlarca çözümü de sunamadı.

Diğerlerini görmezden gelip sadece başörtüsü üzerinden rest çekmek bence başörtüsüne yüklenen anlama vurulmuş büyük darbedir.

Öte taraftan AK Parti’yi Uludere meselesinde, dış politikada, ekonomide, eğitimde, kültürde ve daha birçok icraatına rağmen destekleyen arkadaşların bir tek başörtüsü meselesindeki tutumunu samimi bulmamaları da ayrıca ilginç.

Siyasetin içinde bulunduğu bu bayağı fotoğrafta bir başörtülünün olması, siyaseti değerli yapmaz, başörtülüyü değersizleştirir.

Umarım ne demek istediğimi anlatabildim. twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın