Başbakan Erdoğan'ın AK Parti'nin iftar yemeğinde bazı
gazetecilere ve o gazetecilerin patronlarına çektiği zılgıtı
hepiniz duymuşsunuzdur.
Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yardım için Myanmar'a
gitmesini, "Emine Erdoğan tamam da dışişleri bakanının
orada ne işi var"diye eleştiren gazeteciler Başbakan
Erdoğan'ı fena halde kızdırmışlar.
Erdoğan “yazıklar olsun o patronlara ki bunları köşe
yazarı yapıyor” diyerek bu gazetecileri patronlarına
şikayet etmişti.
Bu şikayette bana göre en sorunlu yön insani hassasiyetleri
korumakla övünen birinin küçük bir eleştiri karşısında muhatabının
ekmeği ile oynayacak aşamaya gelmiş olmasıdır.
Çünkü kadim gelenekte muarızına birçok şey yapabilirsin ama asla
ekmeği ile oynamazsın.
Benim açımdan eleştiriye tahammülsüzlüğü bir tarafa koyarsak
meselenin en sorunlu tarafı burası.
Başbakan Erdoğan'ın bu ‘inceliğini’ kaybetmiş
olmasıdır asıl vahim olan. Elindeki gücü bir insanın ekmeği ile
oynamaya kullanacak kadar katılaşmış olmasıdır.
Takas önerisine geçmeden önce bu meseleye dair birkaç cümle
etmek niyetindeyim.
Ben de bu arkadaşlar gibi düşünüyorum. Gerçekten de dışişleri
bakanının ne işi var Myanmar'da? Yardım götürmenin tek yolu bir
Kızılay görevlisi gibi gidip orada ağlamaklı pozlar vermek
midir?
Dışişleri bakanı değil de Kızılay veyahut bir başka yardım
kuruluşu oraya gitse o yardımı dağıtsa insanlar gönül mü koyarlar?
Kaldı ki mazlum halkın karnı 3 gün doyurulacak diye ortalığı bu
kadar velveleye vermek midir insani olan?
Neyse bu kısımla alakalı söylenecek çok söz var. Ben daha fazla
uzatmadan takas önerisine geçeyim.
Başbakanın hedefinde olan Cüneyt Özdemir kusura bakmasın, onun
adına bir tasarrufta bulunmak istiyorum.
Kaldı ki Başbakan Erdoğan'a yapacağım önerinin Cüneyt Özdemir
tarafından da olumlu karşılanacağını tahmin ediyorum. Çünkü Cüneyt
Özdemir'in memleketin bazı adamlardan kurtulması için kendini feda
etmekten imtina etmeyeceğini düşünüyorum.
Biliyorsunuz aylardır bazı AK Partililerden olmayacak cümleler
duyuyoruz.
Öyle yorumlar, öyle cevaplar, öyle davranışlar görüyoruz ki
bazen ne diyeceğimizi şaşırıp kalıyoruz.
Mesela İdris Naim Şahin'in yapıp ettiklerine bakınca kimse çıkıp
'yazıklar olsun bu başbakana, böyle birini bakan
yaptı' diyor mu?
Veyahut Hüseyin Çelik. “Birkaç Mehmet öldü diye PKK'ya
prim verecek değiliz” dediğinde kimse 'Sen nasıl
başbakansın böyle birini partinin en önemli adamı
yapmışsın' diyebilir mi? Ya da diyor muyuz?
Diğer taraftan CHP'li Hüseyin Aygün PKK tarafından
kaçırıldığında AK Parti milletvekilli Şamil Tayyar'ın “PKK
CHP'li Huseyin Aygün'ü misafir etmiş! Muhabbetiniz bol olsun, olsun
da millet bu numarayı yemez!” demesine bakarak
‘yazıklar olsun bu başbakana ki bu adamı milletvekili
yaptı' dense ayıp olmaz mı?
Bu liste böyle uzayıp gider.
Şimdi gelelim takasa.
Başbakan medyada hoşlanmadığı, tahammül edemediği her gazeteci
karşılığında insani hassasiyetlerini yitirmiş adamlarından birini
görevden alsın. Önerim bu.
Mesela Aydın Doğan Cüneyt Özdemir'e yazı yazdırmasın, Başbakan
Erdoğan da İdris Naim Şahin'i görevden alsın. Olmaz mı? Karşılıklı
bir feragatte bulunsunlar.
(Cüneyt Özdemir alınmasın, İdris Naim Şahin'i ona denk gördüğüm
için değil, en sıkıntılısı o olduğu, feragati kıymetli olsun diye
eşledim)
Medyada başbakanı rahatsız eden kim varsa söylesin, onların
kellesini başbakana feda edelim ama o da bizi duymaya, izlemeye,
dinlemeye tahammül edemediğimiz bu adamlarından kurtarsın.
Nasıl? Fena bir öneri değil öyle değil mi?
Başbakan'ın kafa konforu var da bizim yok mu? Biz niçin
şikayetlerimizin karşılık bulmasını istemeyelim ki?
Aylardır İdris Naim Şahin her birimizin aklını, zihnini,
vicdanını iğfal edip duruyor. Aylardır onlarca gazeteci bu durumdan
şikayetçi. Buna rağmen Başbakan Erdoğan'ın kılını kıpırdatmamasına
ne diyeceğiz?
Başbakan'ın kanı bizimkinden daha mı kırmızı?
Hem Erdoğan “dışişleri bakanının orada ne işi
var” denilmesine bile tahammül edemiyorken, vatandaşa
'beni seviyorsan takla at bakalım' diyen İdris
Naim Şahin'e biz nasıl tahammül edeceğiz?
Neyse sanırım Türkiye'de askeri vesayetin geriletilmesi pek
hayrımıza olmadı. Başbakan Erdoğan mazlumluk vurgusu yapabilmek
için askerden gerekli malzemeyi bulamayınca medyayla uğraşıyor.
Görünen o ki medya mensupları kendi itibarını koruyamayacak.
Peki ne yapalım, 'ordu göreve' diye pankart mı
açalım? Yok cnım daha neler..
twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın