'Yandaş' gazetecilerin son olaylardaki
tutumlarını görünce "bunlar çıldırmış olmalı"
diyorum.
Gezi olaylarından sonra ortaya koydukları tavır beni bile
dehşete düşürüyor.
"Beni bile" diyorum, çünkü bu arkadaşların
hangi evsafta kumaşa sahip olduklarını biliyordum.
Ama ne yalan söyleyeyim bu kadarını beklemiyordum.
Olaylara getirtildikleri tek yorum "faiz lobisi",
"hükümete tuzak", "dış güçler Türkiye’nin
gelişimini engelliyor".
Meselelere öyle düzeysiz, öyle sığ, komplocu bir kafayla
bakıyorlar ki gözlerimize inanamıyoruz.
Bir bugünlerdeki 'yandaş' gazeteleri, bir
de 6 ay öncesinin Aydınlık ve Sözcü gazetesini alın yan yana koyun.
Arada zerre kadar bir fark görmeyeceksiniz.
Eğer meselelere bakma düzeyleri, komplocu kafa yapıları arasında
en küçük bir fark görürseniz gelin benim yüzüme tükürün.
Bu arkadaşlar 10 günde muhafazakarlıktan 'Kemalist
muhafazakar' bir çizgiye evrildiler. Artık onlarca Emin
Çölaşan ile karşı karşıyayız.
Brezilya’daki gösterileri bile buraya bağladılar.
Brezilya devlet başkanı ülkesindeki protestolar için
"demokrasinin parçasıdır, meşrudur. Ayrıca gençlere de
protesto çok yakışıyor" diyor. Ama bizimkiler
Brezilya’dakinin de ‘tuzak’ olduğundan
eminler.
Peki bu arkadaşlar ‘tuzak’a karşı ne
yapıyorlar biliyor musunuz?
Tehdit, kabadayılık, uydurma haber, toplumda zerre kadar itibarı
olmayan kişilerden aldıkları destekleyici yorumlar ve bir de tabii
ki her zaman olduğu gibi dini uydurmalar..
İnsanların her gün yüzlerce sayfa Kuran okuduğunu, birbirlerine
tuzağın boşa çıkarılması için Fetih süresini okumayı öğütlediğini
yazıp bunun nasıl yıkıcı bir etkisi olacağını karşı tarafa
anlatmaya çalışanlar bile var.
‘Tuzak var’ deyip o tuzağın üzerine benzinle
gitmekten başka hiçbir şey yapmamak ne tuhaf.
Gerçekten bütün bu yaptıkları karşısında gözlerime
inanamıyorum.
Burada en çok üzüldüğüm Başbakan Erdoğan’ın durumu.
Başbakan Erdoğan kendisine ‘tuzak kuran’ bu
kadar güçlü odaklarla hangi gazetecilerin, hangi medyanın
desteğiyle baş edecek? Hangi olgunluk, hangi derin akıl, hangi
kıvrak gazetecilik zekası ile üzerinde oluşan havayı dağıtacak?
Erdoğan için bundan daha vahim bir tablo var mı? Bütün
liberal ve solcu aydınların desteğini kaybedip Akitleşen birkaç
‘yandaş’ gazetenin, TV’nin ve gazetecilerin
insafına kaldı.
Başbakan Erdoğan için medyada oluşan bu tablo kurulan
tuzaklardan daha tahrip edici bir sonuç doğuracak, bunu hep beraber
göreceğiz.
Peki her şeye ‘tuzak’ diyen arkadaşlar şu
soruma niçin cevap vermiyorlar?
Bu soruyu daha önce sormuştum. Ama tekrarlamakta fayda
görüyorum.
Diyelim ki ortada Başbakana kurulan büyük bir tuzak var.
Peki bütün bu olaylar karşısında Başbakan Erdoğan’ın tutumunu
nereye koyacağız?
Kendisine tuzak kurulan biri meselenin üzerine benzinle gider
mi?
Geri adım atsın demiyorum. “Bunu yapamaz”
diyorsunuz.
Tamam da geri adım atmak ile olayın üzerine benzinle
gitmenin arasında bir fark yok mu?
Mesela geri adım atmakla ‘çapulcular’ demenin,
“Bir kadeh olsa bile alkol alan herkes ayyaştır”
söyleminin, “Metroda kızlar erkeklerle kucak kucağa
oturuyor” sözünün izahı var mı?
“Dolmabahçe ofisimden her gün insanların giyimini
görüyor ve buna tahammül ediyorum” demekle dik durmak aynı
şey mi?
"Gezi parkı kokuyor. Oradaki insanların geceleri neler
yaptığını düşünün artık” demek dik durmak mıdır?
Olayların kızıştığı bir dönemde “Reyhanlı’da 53 Sünni
vatandaşımız öldürüldü” cümlesi tuzak kuranlara katkı
değilse nedir ki?
Kendisine tuzak kurulan bir başbakan böyle konuşmalar yapar mı
söyleyin Allah aşkına? Siz yazdıklarınıza, söylediklerinize,
attığınız manşetlere kendiniz inanıyor musunuz?
Öncelikle bu tutumun nedenini merak etmeniz gerekmez mi?
Niye bunu sorgulamıyorsunuz da, görünmeyen ‘faiz
lobisi’ ile uğraşıyorsunuz?
“Tuzak kuruluyor” dediğiniz Brezilya devlet
başkanının tutumuna bir bakın, bir de Başbakan Erdoğan’ınkine.
Aradaki bu farkın sizce de izaha muhtaç bir yönü yok mu?
Diyeceğim o ki Gezi olaylarını kendi çıkarına kullanan
odaklar, yapılar, devletler olabilir. Buna ben de bütünüyle hayır
demiyorum.
Peki ama Başbakan Erdoğan bu tuzaklarla hangi medyayla, hangi
aklın yardımıyla baş edecek?
Asıl vahim olan bu değil mi?
“Türkiye İMF’ye borcunu ödedi, büyüyor bu yüzden tuzak
kuruyorlar” diyorsunuz
Söyler misiniz, Libya’ya, Mısır’a, Suriye’ye kurulan tuzaklara
siz hangi gerekçelerle destek olmuştunuz? Onlara niçin kuruldu bu
tuzaklar? Sizin oradaki misyonunuz neydi? Twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın