Başbakan Erdoğan için asıl vahim tablo

Başbakan Erdoğan için asıl vahim tablo

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

'Yandaş' gazetecilerin son olaylardaki tutumlarını görünce "bunlar çıldırmış olmalı" diyorum.

Gezi olaylarından sonra ortaya koydukları tavır beni bile dehşete düşürüyor.

"Beni bile" diyorum, çünkü bu arkadaşların hangi evsafta kumaşa sahip olduklarını biliyordum.

Ama ne yalan söyleyeyim bu kadarını  beklemiyordum.

Olaylara getirtildikleri tek yorum "faiz lobisi", "hükümete tuzak", "dış güçler Türkiye’nin gelişimini engelliyor".

Meselelere öyle düzeysiz, öyle sığ, komplocu bir kafayla bakıyorlar ki gözlerimize inanamıyoruz.

Bir bugünlerdeki  'yandaş' gazeteleri, bir de 6 ay öncesinin Aydınlık ve Sözcü gazetesini alın yan yana koyun. Arada zerre kadar bir fark görmeyeceksiniz.

Eğer meselelere bakma düzeyleri, komplocu kafa yapıları arasında en küçük bir fark görürseniz gelin benim yüzüme tükürün.

Bu arkadaşlar 10 günde muhafazakarlıktan  'Kemalist muhafazakar' bir çizgiye evrildiler. Artık onlarca Emin Çölaşan ile karşı karşıyayız.

Brezilya’daki gösterileri bile buraya bağladılar.

Brezilya devlet başkanı ülkesindeki protestolar için "demokrasinin parçasıdır, meşrudur. Ayrıca gençlere de protesto çok yakışıyor" diyor. Ama bizimkiler Brezilya’dakinin de ‘tuzak’ olduğundan eminler.

Peki bu arkadaşlar ‘tuzak’a karşı ne yapıyorlar biliyor musunuz?

Tehdit, kabadayılık, uydurma haber, toplumda zerre kadar itibarı olmayan kişilerden aldıkları destekleyici yorumlar ve bir de tabii ki her zaman olduğu gibi dini uydurmalar..

İnsanların her gün yüzlerce sayfa Kuran okuduğunu, birbirlerine tuzağın boşa çıkarılması için Fetih süresini okumayı öğütlediğini yazıp bunun nasıl yıkıcı bir etkisi olacağını karşı tarafa anlatmaya çalışanlar bile var.

‘Tuzak var’ deyip o tuzağın üzerine benzinle gitmekten başka hiçbir şey yapmamak ne tuhaf.

Gerçekten bütün bu yaptıkları karşısında gözlerime inanamıyorum.

Burada en çok üzüldüğüm Başbakan Erdoğan’ın durumu.

Başbakan Erdoğan kendisine ‘tuzak kuran’ bu kadar güçlü odaklarla hangi gazetecilerin, hangi medyanın desteğiyle baş edecek? Hangi olgunluk, hangi derin akıl, hangi kıvrak gazetecilik zekası ile üzerinde oluşan havayı dağıtacak?

Erdoğan için bundan daha vahim bir tablo var mı?  Bütün liberal ve solcu aydınların desteğini kaybedip Akitleşen birkaç ‘yandaş’ gazetenin, TV’nin ve gazetecilerin insafına kaldı.

Başbakan Erdoğan için medyada oluşan bu tablo kurulan tuzaklardan daha tahrip edici bir sonuç doğuracak, bunu hep beraber göreceğiz.

Peki her şeye ‘tuzak’ diyen arkadaşlar şu soruma niçin cevap vermiyorlar?

Bu soruyu daha önce sormuştum.  Ama tekrarlamakta fayda görüyorum.

Diyelim ki ortada Başbakana kurulan büyük bir tuzak var.

Peki bütün bu olaylar karşısında Başbakan Erdoğan’ın tutumunu nereye koyacağız?

Kendisine tuzak kurulan biri meselenin üzerine benzinle gider mi?

Geri adım atsın demiyorum. “Bunu yapamaz”  diyorsunuz.

Tamam da geri adım atmak ile olayın  üzerine benzinle gitmenin arasında bir fark yok mu?

Mesela geri adım atmakla ‘çapulcular’ demenin, “Bir kadeh olsa bile alkol alan herkes ayyaştır” söyleminin, “Metroda kızlar erkeklerle kucak kucağa oturuyor” sözünün izahı var mı?

Dolmabahçe ofisimden her gün insanların giyimini görüyor ve buna tahammül ediyorum” demekle dik durmak aynı şey mi?

"Gezi parkı kokuyor. Oradaki insanların geceleri neler yaptığını düşünün artık” demek dik durmak mıdır?

Olayların kızıştığı bir dönemde “Reyhanlı’da 53 Sünni vatandaşımız öldürüldü” cümlesi tuzak kuranlara katkı değilse nedir ki?

Kendisine tuzak kurulan bir başbakan böyle konuşmalar yapar mı söyleyin Allah aşkına? Siz yazdıklarınıza, söylediklerinize, attığınız manşetlere kendiniz inanıyor musunuz?

Öncelikle bu tutumun nedenini merak etmeniz gerekmez mi?

Niye bunu sorgulamıyorsunuz da, görünmeyen ‘faiz lobisi’  ile uğraşıyorsunuz?

“Tuzak kuruluyor” dediğiniz Brezilya devlet başkanının tutumuna bir bakın, bir de Başbakan Erdoğan’ınkine.

Aradaki bu farkın sizce de izaha muhtaç bir yönü yok mu?

Diyeceğim o ki  Gezi olaylarını kendi çıkarına kullanan odaklar, yapılar, devletler olabilir. Buna ben de bütünüyle hayır demiyorum.

Peki ama Başbakan Erdoğan bu tuzaklarla hangi medyayla, hangi aklın yardımıyla baş edecek?

Asıl vahim olan bu değil mi?

“Türkiye İMF’ye borcunu ödedi, büyüyor bu yüzden tuzak kuruyorlar” diyorsunuz

Söyler misiniz, Libya’ya, Mısır’a, Suriye’ye kurulan tuzaklara siz hangi gerekçelerle destek olmuştunuz? Onlara niçin kuruldu bu tuzaklar? Sizin oradaki misyonunuz neydi? Twitter.com/acikcenk 

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın