Başbakan Erdoğan bütün bunları niçin yapıyor?

Başbakan Erdoğan bütün bunları niçin yapıyor?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Başbakan Erdoğan’ın söz ve eylemlerinin motivasyon kaynağı sanırım en çok tartışılan konuların başında geliyor.

Aldığı her tutum,tartışmaya açtığı her konunun altında bir bit yeniği aranıyor.

Başbakanın son 2 yılını gözden geçirin, süreç içerisinde ne kadar farklı vurguları, çizgisi, öncelikleri olduğunu göreceksiniz.

Bir siyasetçinin 10 yılından, 15 yılından değil, 2 yılından bahsediyoruz.

“Tek bayrak, tek millet, tek devlet vazgeçilmezimizdir, en büyük milliyetçi benim.”  “BDP’liler terörden ve kandan beslenen bir odak"tan, “Türkiye için eyalet sistemi çok faydalı olur, yeni anayasa için C planımız BDP ile yapmaktır”a varan bir  çizgisi var.

Özellikle muhalefet bu hızlı değişimi "başkanlık hesabı"na bağlıyor.

Öyle ki bu düşünce "barış süreci"nin önündeki en büyük engel haline geldi.

Kabul etmek lazım ki Başbakan Erdoğan’da hepimizi şok edecek türden değişimler oluyor.

Benimsediği çizgi tam olarak hedefine varmadan farklı bir istikamete yöneliyor.

Aldığı tutumlarda kısa süre aralıklarla büyük zıtlıklar mevcut.

Mesela BDP’liler ve Abdullah Öcalan’ı ötekileştirme, sistem dışına atma çabası çok belirgin ve keskindi. Bu çaba ancak birkaç yıl sürdü. Sonra siyasi partner halini aldılar.

Tek Bayrak, tek devlet, tek millet  en çok yaptığı vurguların başında geliyordu. Bu da çok uzun sürmedi.

Artık bayrağın ve ülkenin adı tartışılıyor, eyalet sistemi övülüyor.

 “Acaba ülke bölünüyor mu?” endişesi had safhada. Ne kadar ortak değer varsa hepsi tartışma konusu.

Adından, bayrağından, ortak değerlerinden, kimliğinden, bütünlüğünden utanç duyan bir toplum haline geldik.

İnsanlar çıldırmış gibi bizi bir arada tutan ne kadar değer varsa tartışma konusu etmekten imtina etmiyorlar.

Ortadoğu’da ülkeler birer birer dilimlere ayrılıyor.

Böyle bir ortamda eyalet sistemini tartışmaya açmanın, telaffuz etmenin, akıldan geçirmenin mantıklı bir izahı  olmalı.

“Özgürlükler artıyor, her şeyi tartışabiliriz” safsatasından daha mantıklı bir izah lazım.

Paralı eğitim isteyenlere 8 yıl hapis veriliyor. Adalete güven yerlerde sürünüyor. Konuşmak ve yazmak cesaret gerektiriyor. Seçim barajını tartışımak akla bile gelmiyor. Siyasi partilerin yapısı ve neden olduğu zararlar ortada.

Bütün bunlar varken, bayrağı ve ülkenin adını tartışmaya açmayı, kimlikleri ön plana çıkarmayı ve eyalet sistemini övmeyi "özgür ortam"a, ‘güçlü devlet’ gerekliliğine  bağlamak toplumla alay etmekten başka bir şey değildir.

 "Barış çabası" ülke bütünlüğünün kabusu olmak üzere.

Sanırım dünyada ayrışarak, kavga ederek "barışan" ilk toplum biz olacağız.

Ortada kaliteli bir "barış"a varacak ne dil, ne  zeka, ne kültür, ne de sorumluluk duygusu var.

Her şeyi bir çırpıda değersizleştiren, gözden düşüren bir çark işliyor.

Ne tam olarak "barış"ın riski alınıyor, ne de tam olarak “savaş” ve çatışmanın.

Peki niçin hiçbir çaba esas hedefine varmıyor?

Niçin esaslı bir bütünlük, bir millet bilinci sağlayacak rota tutturamıyoruz?

Başbakan Erdoğan niçin bu kadar çabuk çizgi değiştiriyor?

Bu ülke için hangisi doğru?

"En büyük Milliyetçi benim" derken vurgu yaptığı değerler mi, yoksa BDP ile anayasa yapma çabasına girmek mi? Hangisi?

Her aldığı tutumun, söylediği sözün, başlattığı tartışmanın bu ülkenin çivilerini oynattığını görememesi mümkün mü?

“Eyalet sistemi” dediğinde tam da bir arada yaşamayı tartışan bir toplumun kafasında nasıl bir iz bırakacağını göremiyor olabilir mi?

İşte bütün bu tartışmalar gelip başkanlık sitemine bağlanıyor.

Peki bu ne kadar doğru?

Ben doğru olmasını umut ediyorum. Umarım Başbakan Erdoğan toplumun ve ülkenin ayarını bozan bu çıkışları salt siyasi hesaplarla yapıyordur.

Umut ediyorum tek amacı başkanlığı  almaktır.

Yoksa ortaya daha vahim bir tablo çıkıyor. Adını  koymakta zorlanacağımız bir tablo.

Eğer böyle olmasaydı “Barış ve toplumsal bütünlük sağlanana kadar başkanlık sistemini askıya aldık” diyerek bu "isnat"  boşa çıkarılırdı.

Bunu demediğine, bu restorasyon çabalarına gölge düşürülmesine müsaade ettiğine göre, amacı budur diye düşünüyorum.

Başkanlık için yapıyorsa, bence başkanlığı  verelim ve ülkeyi kurtaralım.

Yoksa Türkiye başkanlık sistemine kurban edilecek.

Ne demişti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Umut ediyorum bu sürecin sonunda bütünlüğümüz ve üniter yapımız zarar görmez.

Valla ne yalan söyleyeyim, ben de umut ediyorum.. twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın