Şu kısacık yazarlık hayatımın büyük kısmını Akif Beki’ye
ayırdım. Nedir benim Akif Beki’yle derdim? 6 yazının 3’ü bir adama
ayrılır mı? Yoksa Beki’yle bir sorunum mu var?
Doğrusunu isterseniz Akif Beki’yle kişisel hiçbir sorunum yok.
Hatta şu sıra yaptıklarından dolayı Beki’ye destek verenlerin onda
biri kadar bile negatif hisler beslemiyorum. Takıntılı falan da
değilim. Akif Beki konulu yazılardan uzak durmaya çalışıyorum ama
ne hikmetse onun bu aralar yapıp ettikleri, takındığı tavırlar
bende özel ilgi uyandırmaya başladı.
Ahmet Davutoğlu’nun doğru ve isabetli gördüğüm 'yeni
model' dış politika hamlelerine içeriden başlatılan
saldırılar gerçekten irdelenmeye muhtaç çünkü.
Biliyorsunuz bir süredir medyada Davutoğlu hakkında Akif
Beki’nin başını çektiği bir linç kampanyası sürdürülüyor.
Beki’nin bu kampanyayı tetikleyen yazısının akabinde herkes bir
birine “Bu yazıyı acaba Başbakan Erdoğan mı yazdırdı?” diye
sordu. Erdoğan yazdırmadıysa en yakın bakanına, ‘canım ciğerim’
dediği biri tarafından ‘açıktan savaş açılmasına’ tepkisi ne
olmuştu.
Doğrusu işin aslını ben de merak ediyordum. Kulaklarımı açtım ve
Başbakan Erdoğan çevresinde neler olup bittiğine dair bir kulis
haberi yakalamaya çalıştım. Sonunda da başarılı oldum.
Yakaladığım haber beni çok etkileyecek türden bir şey değildi.
Fakat Beki’nin bugünkü yazısıyla o kulis haberi biraraya geldiğinde
haber daha bir anlam kazandı.
Öncelikle Başbakan Erdoğan ne tepki vermişti onu sizinle
paylaşayım sonra tablonun geriye kalan kısımlarına göz atalım.
Akif Beki’nin Davutoğlu’nun ‘Ben’ İdraki yazısına
(güvendiğim ve emin olduğum kaynaklardan aldığım bilgiye göre)
Başbakan Erdoğan, (Akif Beki’nin de ‘dostu ve Davutoğlu
aleyhtarlığı korusunda müttefiki’ olan) bir danışman şöyle dedi:
“Akif’e söyle bir daha böyle şeyler yapmasın, böyle
şeylerle uğraşmasın.”
Bu bilginin doğruluğundan hiç şüpheniz olmasın.
Peki, Başbakan Erdoğan’ın böyle bir tembihi ve hafif yollu
azarlama tonlu mesajı varken Akif Beki bugünkü Talep İsrail’den
Mi Geldi başlıklı yazısını nasıl yorumlayacağız?
Beki’nin Davutoğlu şahsında hükümetin “Talep İsrail’den geldi”
açıklamasının doğruluğunu tartışmaya açması da neyin nesi?
Doğrusu ben çözemedim. Talebin İsrail’den değil de
Türkiye’den olması durumunda AK Parti hükümetinin ve Tayyip
Erdoğan’ın seçime giden bir Türkiye’de zora düşeceğini dost düşman
herkes söylüyor.
Kaldı ki aynı dost düşman, Davutoğlu’nun açıklamasını doğru
kabul ediyor, “Eyvallah” diyor. Peki ne oldu da en can
alıcı muhalefetin fitilini, Başbakan Erdoğan’ın ‘canı ciğeri’ olan
biri ateşliyor. Neden en çetin AK Parti muhalifleri bile bu topa
girmezken, Akif Beki pervasızca dalıyor? Var mı bu soruya
adamakıllı bir cevabı olan?
Üstelik Akif Beki yazısında, ne ilgisi varsa, İsrail’in terör
listesine alarak karalamaya çalıştığı İHH başkanı Bülent
Yıldırım’ın fotoğrafını, Davutoğlu’nunkiyle alt alta kullanıyor.
Aklınca, dışişleri bakanının imajını İsrail ve ABD nezdinde
zedelemeye uğraşıyor.
Şimdi bu tabloya baktığınızda, Beki’ye dikkat kesilmekte haksız
sayılmam, değil mi?
Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan Erdoğan’dan habersiz böyle bir adım
attığını düşünemeyeceğimize göre, Beki bir anlamda Başbakan
Erdoğan’ın politikalarına muhalefet bayrağı açmış olmuyor mu?
Çok kazık soru değil mi?
Bence Akif Beki şuna cevap vermeli: Başbakan Erdoğan’ın
güttüğü ‘yeni model’ eksenli dış politika Beki’yi neden bu kadar
rahatsız ediyor?
Kimden yanasın Sayın Beki, açıkça söyle de kafalar
karışmasın.