Bakın Ardahan’da neler gördüm.

Bakın Ardahan’da neler gördüm.

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Bayramı annemle geçirmek üzere Ardahan’a gittim. Ardahan’ın bir ilçesinde gördüğüm can sıkıcı tabloyu sizinle paylaşmak niyetindeyim.

Doğuya her gittiğimde Türkiye ile alakalı karamsarlığımın biraz daha arttığını görüyorum. Gerçekten de, görüp duyduklarım insanı dert sahibi yapar.

Sorun çok. Fakat ikisi var ki beni gerçekten hayrete düşürdü. Üstelik bu iki sorunun yaşandığı sektörler de AK Parti’nin en çok yatırım yaptığı alanlar.

Gözlemlerime geçmeden önce kaldığım ilçeyle alakalı birkaç bilgi vermek istiyorum.

Bahsettiğim ilçe, köyleri ile beraber yaklaşık 38 bin nüfusa sahip. AK Parti’nin oy oranı da yüzde 50’nin üzerinde.

Tek bir gazete bayii var. Bayideki arkadaş ile gazete satışları üzerine biraz sohbet ettik.

Dikkat: Yaklaşık 30 bin insanın gazete ihtiyacını karşılayan tek bayiden söz ediyoruz. Bu bayide günlük ortalama şu: Posta 80, Sözcü 40, Hürriyet 14, Habertürk 12, Sabah 11, Milliyet 9, Taraf 3 satıyor, Star ise hiç satmıyor. Yeni Şafak bu bayiye gelmiyormuş bile. Zaman gazetesi bayide hiç satılmıyor ama abone sistemi ile dağıtılıyor, onun için listede yok.

Gazetelerin tirajlarına bakınca, medyanın gündemi ile buradaki halkın gündeminin ne kadar farklı olduğunu da görüyorsunuz.

Bu ilçeyi, özellikle de köylerini her ziyaret ettiğimde bir çağdan çıkıp başka bir çağa gittiğimi hissediyorum.

İnsanların ilgisi, beklentisi, öncelikleri, arzuları, mutlulukları ,dertleri o kadar farklı ki şaşırmaktan kendinizi alamıyorsunuz.

Beni en çok da AK Parti’nin ‘maddi olarak’ en çok yatırım yaptığı eğitim alanında gördüklerim üzdü.

Kabul etmek gerek: AK Parti maddi, rakamlarla ifade edilebilecek, gözle görünür büyük hizmetler götürmüş.

Mesela bundan 10 yıl önce ilçe merkezinde 2 adet lise varken şimdi İmam Hatip, Anadolu lisesi, Meslek lisesi dahil yedi adet lise olmuş.

Okullar artmış, sınıflar yenilenmiş, öğretmen sayısı bir hayli fazla. Buna rağmen Ardahan’ın üniversitedeki başarı sıralaması 10 yıl öncesine göre bir milim değişmemiş. Hala başarı sıralamasında en sonlarında.

Kiminle konuştuysam, okul sayısının artmasının eğitim kalitesine neredeyse hiç etkisi olmadığını söylüyor.

Diğer taraftan, köylerdeki tablo tam bir felaket.  Gözünüzde şöyle canlandırın: Bir sınıf, bu sınıfta 20 öğrenci, öğrencilerden 4 tanesi 1. sınıf, 6 tanesi 2. sınıf, 5 tanesi 3. sınıf… Karma bir derslik.

Köyün bir tek öğretmeni var. Kar yağdığında, yollar kapandığında, günlerce gidemediği oluyor. Ardahan öğretmenlerin dönem içerisinde raporlu izin kullanma oranının en yüksek olduğu il.

Yeni atanan genç öğretmen hayat şartlarına ayak uyduramayınca çeşitli gerekçelerle zamanının büyük kısmını il dışında geçiriyor.

Böyle olunca da o köydeki farklı sınıflarda fakat tek derslikteki 20 öğrencinin halini siz düşünün. Bu eğitimle nereye varacağını da.

Eğitimdeki bu tablo beni gerçekten büyük bir karamsarlığa itti. Çünkü bölgede genel olarak böyleymiş.

İstanbul’da konuştuğumuz meselelerin hacmine, Türkiye’ye atfettiğimiz büyüklüğe bakınca, bu sorunun çözülemiyor olmasına anlam vermek mümkün değil.

Diğer bir vahim tablo: Tarım politikalarının açtığı yaralar.

Doğuya gidince, tarım bakanının gerçekten hiçbir iş yapmadığını daha rahat görüyorsunuz.

Yaptığı bir ‘icraat’ var, onu birazdan anlatacağım.

Üzülerek belirteyim ki 15 yıl önce Ardahan’da tarım nasılsa aynen duruyor. Hatta dada  geriye gittiğini söyleyebilirim.

Taş devrinden kalma yöntemlerle tarıma devam ediliyor.

Doğrusu uzun yıllardır Başbakan Erdoğan’ın Mehdi Eker’de ne bulduğunu, bu kadar mutlak başarısızlığa niçin katlandığını anlamıyorum. Sanırım Mehdi Eker’in en büyük avantajı Diyarbakır milletvekili olması. Diyarbakır stratejik olarak bir bakanlığı hak ettiği için Tayyip bey iki dönemdir Diyarbakır’ın hatırına onu bakan yapıyor.

Tarım bakanlığının belki de iyi niyetle başlattığı ‘Doğrudan Ürün Destekleme Programı’ çalışması var.

Diyelim ki 20 dönüm bir tarlanız var. Bunu beyan ediyorsunuz ve bu yıl 20 dönüm tarlanıza arpa, buğday veyahut başka birşey ektiğinizi bildiriyorsunuz. Bakanlığın yerel mühendislerinin tespiti sonucu size karşılıksız 3.000 TL ödeniyor. Bu her yıl böyle..

Bu sistemin çalışmadığı, istismar edildiği artık herkesçe biliniyor.

Çünkü birçok kişinin o mühendislerle işbirliği yaparak olayı manipüle ettiği söyleniyor.

Getirilen bu ‘yeniliğin’ istismar edildiği, amacına uygun olarak yürümediği bilindiği halde bu destek, oy kaybı olur diye kaldırılamıyor.

Tarım bakanının getirdiği tek yenilik bu. Karşılıksız para dağıtmak..

Büyük hizmetler de yok değil.

Bütün köylere, hatta evlerin içine kadar su götürülmüş.

Birçok köyün içindeki yollar bile parke döşeli.

Yapılan okulları, hastaneleri, yolları, görmemek için ahlaktan yoksun olmak lazım.

Fakat bunca icraat, bunca yenilik, bunca harcanan para insanların yaşam standardını, bilincini bir milim artırmamış. Şehirler, köyler, ilçeler hala harabe görüntüsünde.

Eskiden beri dile getirdiğim ‘insana yatırım yapılmıyor’ tespitimin doğruluğunu bütün çıplaklığıyla burada bir kez daha gördüm.

İnsanın ‘bilinç düzeyini’ yükseltmeyi öncelik yapmayan hiçbir icraatın karşılığı yok.

Yukarıda anlattığım tabloda heba olan o çocukları görünce yeni yapılan 7 tane lise bir anda kıymetini yitiriyor.

Tarımda elde ettiği paraya güvenerek hiçbir iş yapmadan hayatını tembel tembel geçiren insanlar topluluğunu görünce, o icraat de anlamsızlaşıyor.

Devletten elde ettikleri bu emeksiz para toplumun ahlakını da yerle bir etmiş. Hedefsiz, amaçsız, bilinçsiz, heyecansız, bir toplum haline getirmiş.

Yeni bir vali atanmış. Oturduk, sohbet ettik. Samimi, sıcak, içten, bir şeyler yapmaya niyetli biri.

Fakat AK Parti’nin atadığı bu, iş yapmaya hevesli insanlar bürokrasinin, sistemin kıskacında birer birer heba oluyorlar. Sadece bürokratlar değil siyasetçiler de..

Bürokrasinin ve hantal sistemin vahşi yüzünü böyle küçük yerlerde daha rahat görüyorsunuz.

Diyeceğim odur ki AK Parti maddi, rakama dayalı icraatlara kendini o kadar kaptırmış ki ‘insanı’ unutmuş. 

İnsnalarda millet bilinci yok, hedef yok, heyecan yok, gelecek tasavvuru yok.

Yazımın sonunda bir noktanın özellikle altını çizeyim.

Başbakan Erdoğan’ın iktidarın ilk yıllarından bölge halkıyla kurduğu büyük güveni, İdris Naim Şahin yerle bir etmiş.

İnsanlar, İdris Naim Şahin’i Başbakan Erdoğan’ın nasıl bakan yaptığını bir türlü anlamıyorlar..

Gördüklerim beni fena halde umutsuzluğa düşürdü. Sizi nasıl etkiler bilemem.. twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın