Önümde Panaroma anket şirketinin Aralık ayına ait son çalışmasının raporu duruyor.
Dün abonelerine dağıtıldı.
Bu yazıyı okurken iki noktayı lütfen göz önünde bulundurun.
(*) BİR: Ben siyasetten anlamam…
Ama…
Yaşadığım hayat bana şunu öğretti.
Siyasetten anladığını, hatta çok iyi anladığını iddia edenler de benden daha iyi anlamıyor.
(*) İKİ: Gazetecilik hayatım boyunca seçim anketi vermemeye çok özen gösterdim.
Çünkü Türkiye’de anketlerin manipülatif bir tarafı bulunduğuna inananlardanım.
İki nedeni var:
(*) BİR: Panaroma çalışma yöntemine güvendiğim şirketlerden biri.
(*) İKİ: Siyasi sonuçları itibariyle değil, sosyolojik boyutu ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum ve işte o nedenle yayınlıyorum.
Eylül ayından bu yana konuşulan bir yorum var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin oylarında geriye gidiş durdu ve hatta yükselmeye başladı.
PANAROMA’nın Eylül ayından bu yana yaptığı anketlere bakıldığında bu eğilim doğru gibi görünüyor.
AKP: 34.7
CHP: 24.7
İyi Parti: 12.3
HDP: 10.1
MHP: 5.9
Zafer: . 2.8
YRP : 2.4
DEVA: 2.1
GP:
1.8
SP;
0.8
DİĞER: 2.4
Bu durumda İttifakların blok oylarında son durum şu:
CUMHUR İTTİFAKI: 40.6
MİLLET İTTİFAKI. : 37
Ancak öteki partileri de ekleyip, ikinci bloka “Altılı Masa” olarak
bakarsak, durum değişiyor:
ALTILI MASA: 41.9
AKP: 32.3
CHP: 26.2
iYİ P: 12.5
HDP: 10.4
MHP: 6.6
CUMHUR İTTİFAKI: 38.9
MİLLET İTTİFAKI: 38.7
ALTILI
MASA:
45.6
Sonuç;
Eylül ayından bu yana Cumhur İttifakı’nın oyunda 1.7 puan artış gözlenirken, Millet İttifakı’nın oyu 1.7 puan azalmış.
Buna karşılık Altılı Masa’nın oyunda 3.7 puan düşüş var.
Yani son 4 ayın asıl kaybedeni Altılı Masa olmuş.
Peki Cumhurbaşkanlığı seçimi?
Bu konuda Altılı Masa’nın adayı henüz belli olmadığı için Panaroma daha çok şu eğileme bakıyor:
Erdoğan’a oy veririm veya vermem diyenlerin yüzdesi.
Aralık ayı sonuçları şöyle:
Erdoğan’a oy veririm. 40.4
Erdoğan’a oy vermem: 59.6
Geçen Eylül ayında ise durum şöyleymiş:
Erdoğan’a oy veririm:
37.3
Erdoğan’a oy vermem: 62.6
Demek ki;
Rusya-Ukrayna Savaşını iyi yönetmek, pazarlarda fiyat kontrolu, asgari ücret ve toplu konut atılımlarının katkısı Erdoğan’a 2.9 puan getirmiş.
Ama aradaki fark hala 20 puan.
Benim sosyolog olarak bundan çıkardığım sonuçlar şu:
Uzunca bir süredir şunu iddia ediyorum.
Popülist yönetimler, “Kişiye tapınma” duygusu getirir.
Bu da oy verme eğilimlerini “Ekonomik durumun kötülüğünden”, yani realiteden koparır.
Başka deyişle Demirel döneminin “Tencere kaynamazsa oy gider” teorisi artık tam olarak geçerli değildir.
Buna karşılık, “Ekonomi düzelince oy gelir” teorisi de çöker.
Çünkü popülizm karşı cepheyi de “Duygusallaştırır ve kemikleştirir…”
Yani AKP’den kopanların tamamını geri getirmek artık çok kolay değildir.
Dış politikadaki tutarsızlıklar, maceracı girişimler, kibir, liyakatın geri plana itilmesi., ötekileştirme ve kutuplaştırma, Adaletsizlik, İnsan Hakları ihlalleri, keyfilik, kadına karşı şiddet insanları duygusal olarak bir iktidardan uzaklaştırmaya başladığı zaman onları geri getirmek zorlaşır.
Onların geri getirmenin tek yolu, yukarda saydığım uygulamalardan, Yani “Devlet haline gelmiş parti” uygulamalarından vazgeçmektir.
Ekrem İmamoğlu’na karşı Adaleti zorlamalar, adaletsiz ve haksız girişimler de bunun bir parçasıdır.
Bu durumda Erdoğan’ın seçilmesini etkileyecek faktör, ona oy vereceğini söyleyenler değil, vermeyeceğini söyleyenler olacak.
Yani hem Erdoğan, hem de rakibi olacak aday açısından odaklanılacak hedef o kitledir.
Erdoğan için stratejik karar şu olacaktır:
(*) Bu Erdoğan’ın son seçimi olacak. Bugüne kadar yürüttüğü kutuplaştırıcı politika ile o kesimden oy alabilir mi?
Altılı Masa açısından stratejik kara ise şu:
(*) Bu yüzde 60’lık bloku konsolide edecek aday kim olabilir?
Erdoğan’a oy vermeyeceğim diyen bu yüzde 60’lık blok, aday kim olursa olsun yüzde 60 olarak kalır mı?
***
Seçime kadar başka hiçbir anket sonucu hakkında yazmayacağım.
Bunun yazmamın tek nedeni de bu soruyu sormaktı.