Anadilde eğitim isteyenlere birkaç sorum var

Anadilde eğitim isteyenlere birkaç sorum var

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Kürt sorunu’nun çözümü geldi geldi ‘anadilde eğitim’e takıldı.

Fakat anadilde eğitimin nasıl uygulanacağı konusunda en küçük bir tartışma dahi yapılmıyor.

İktidar yarın “evet, anadilde eğitimi serbest bırakıyorum" dediğinde nasıl bir yol izleneceği, uygulamanın nerelerde ve hangi yöntemle yapılacağı konusunda kimsenin bir fikri yok.

Abartmıyorum. Gerçekten böyle.

Bu kadar insan büyük bir kararlılıkla ‘anadilde eğitim’i istediğine göre mutlaka uygulanabilir bir yöntem vardır diyenlerdenseniz gerçekten yanılıyorsunuz.

Bu konuda iki gündür birçok kişi ile konuştum, anladım ki bu mesele sadece benim değil, birçok kişinin kafasında soru işareti olarak duruyor.

Türkiye’de anadilde eğitim nasıl uygulanacak? Çok samimi olarak soruyorum.

Burhan Kuzu gibi “anadilde eğitim şeytan işidir” diyerek zihinsel sefalete düşenlerden değilim. 

Çabayı ve niyeti anlamaya çalışıyorum. Bir izahat gelirse onu da yazarım

Bu konuda her gün yazı yazan arkadaşlardan biri bizi bu konuda aydınlatır mı?

Mesela ‘anadilde eğitim’ sadece bir bölgede mi, yoksa bütün Türkiye’de mi uygulanacak?

Antalya’da, Marmaris’de, Mersin’de, İzmir’de, İstanbul’un bütün bölgelerinde ve neredeyse Türkiye’nin her iline yayılmış Kürtlere anadilde eğitim hangi şartlarda, hangi öğretmenlerle ve hangi okullarda verilecek?

Konuştuğum arkadaşların hepsi eğitim dili Kürtçe olan özel okul yöntemi ile bu işin olmayacağını, ‘Kürtlerin’ de bunu kabul etmeyeceğini ve sonucun aynen özel kurslardaki gibi olacağını ileri sürüyorlar.

Çünkü bunun bir azınlık modeli olduğunu ve Kürtler arasında rağbet görmeyeceğini düşünüyorlar.

Peki devlet verecekse nasıl verecek diye bir araştırma yapayım dedim ama ciddi bir formül önerene rastlamadım.

Bu konuda 6 Ekim’de Diyarbakır’da, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü tarafından bir toplantı düzenlenmiş ve bir rapor hazırlanmış.

Bu raporda da net ve uygulanabilir bir çözüm yok.

En az 20- 30 yıllık gelecek projeksiyonuna göre bir öneri var. Ama burada da Kürtlerin yüzde kaçının bu sisteme rağbet edeceği hususunda bir istatistik yok.

Öngörülen, bölgelere göre çok dilli eğitim sistemine geçilecek.

Mesela İstanbul’da okullarda eğitim hem Türkçe, hem de Kürtçe yapılacak deniliyor. Trabzon’da ise Türkçe, Lazca ve Kürtçe eğitim verilecek. Peki öğrenciler arasında Çerkez varsa? Ona da istediği dilde eğitim verilecek.

Bu şu demek: Bütün okullardaki öğretmenlerin hem Türkçe, hem de Kürtçe biliyor olmaları gerek. Bunu aklınız alıyor mu? Kaç yılda hem Kürtçe hem, Türkçe, hem de başka birçok yerel dili bilen yüzbinlerce öğretmen yetiştirebiliriz?

Bugün tek dilli eğitim sistemi için diyelim ki 500 bin öğretmen istihdam ediliyorsa, devlet çok kısa zamanda en az 300 bin aynı zamanda Kürtçe, Çerkezce bilen öğretmen daha istidam edecek.

Bununla bitmiyor. Aynı zamanda okul sayısının da şimdikinin neredeyse iki katına çıkarılması gerek.

Diyelim bütün bunlar oldu. Hem tüm Türkiye’deki okul sayısı, hem de öğretmen sayısı ikiye katlandı ve bütün sınıflarda çok dilli ders sistemine geçildi.

Peki, “Ben çocuğumun Kürtçe veyahut Lazca ya da Türkçe  öğrenmesini istemiyorum” diyen ailelerin çocukları ne olacak? Bunlar bu mecburi eğitim dışına nasıl çıkarılacak? Çocuğuma "Türkçe’den başka eğitim dili istemiyorum" diyenlerin sayısı çok olursa ne olacak? Onlara ayrı bir sınıf mı açılacak?

Peki bu sistem diğer ülkelerde nasıl uygulanıyor? Sanırım kimse Kürtlerin bütün Türkiye’ye yayıldığını dikkate almak istemiyor. Çünkü bu bir bölgede olsa uygulanabilir bir talep. Mesela Ordu’daki bilmem kaç bin Kürt için orada nasıl bir okul açılacağı konusu muamma.

Onlarca sorun var ve kimse uygulama meselesini dert etmemiş. Ama herkes bir ağızdan “anadilde eğitim olmazsa terör durmaz” diyor.

 “Tamam anadilde eğitim serbest olsun” dendiğinde nasıl olacağını bilmeden,  ezberler üzerinden büyük bir tartışma yürütülüyor.

Benim anladığım kadarı ile öğretmen açığının giderilme sürecine göre okullarda farklı dillerdeki seçmeli ders sayısını artırmak mümkün. Mesela haftada 7-8 saat Kürtçe seçmeli ders daha uygulanabilir durumda.

Peki herkesin bu kadar büyük bir kararlılıkla istediği bir hakkın nasıl uygulanacağını merak etmesi de gerekmez mi? Bunu düşünmemek, dert etmemek, uygulanabilir olup olmadığına bakmadan “biz isteriz, nasıl uygulanacağını devlet çözsün" demek dürüstçe bir tutum mudur?

Aynı sorun kamusal alanda hizmet meselesinde de kendini göstetiyor. Bunun da nasıl uygulanabileceği konusunda zerre kadar bir çalışma mevcut değil. 

Türkiye’de anadilde eğitime sıcak bakan liberal arkadaşların durumu da var.

Birçok alanda devletin varlığına, söz sahibi olmasına itiraz eden bu arkadaşların, sıra ‘anadilde eğitim’e geldiğinde birden bire illa da devlet versin diye tutturmaları komik değil mi?
 “Bütün devlet dairelerinde Kürtçe, Lazca, Çerkezce ve diğer dilleri bilen memurlar istihdam edelim” dediğimizde bunu gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?

İsteyenler neyi istediklerini, “Hayır” diyenler de neye hayır dediklerini gerçekten düşünmüyorlar.

Ortada samimiyetten çok tartışmanın ekmeğini yeme derdi var.

Benim asıl kafama takılan başka birşey var. Hepimiz dünya ölçeğinde yabancılarla iletişim kurmak için İngilizceyi üst dil olarak kabul edip öğrenmeye çalışıyoruz, öyle değil mi? Üstelik hiçbirimiz bunu gurur meselesi de etmiyoruz. Peki yabancılarla iletişim kurmak için İngilizceyi üst dil olarak öğrenmeye çabalayanlar, Türkiye’de üst kimlik ve onun dili olarak görülen Türkçe’ye niçin itiraz ediyorlar?

Türklerin de, Kürtlerin de eğitim dili İngilizce olan Robert Koleji gibi yabancı okullara girmek için can attığı bir ortamda, anadilde eğitimin peşinden bu kadar koşmak bana gerçekten tuhaf geliyor. twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın