Aleviler benden niçin kaçıyor?

Aleviler benden niçin kaçıyor?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

CHP milletvekilinin TBMM’ye yaptığı “cemevi ibadethane olarak açılmalı” başvurusu üzerine Cemil Çiçek’in verdiği cevap bir tartışma başlattı.

Cemil Çiçek’in diyaneti referans göstererek verdiği “Alevilik İslam içi oluşum İslam’ın ibadet yeri camidir” cevabı üzerine ortalık karıştı.

Cemil Çiçek’in bu cevabı üzerine CHP Tunceli milletvekili de “Alevilik bir dindir, ibadeti cemdir, ibadethanesi de cemevidir” türünden bir karşı açıklamada bulundu.

Gerçekten bütün Aleviler böyle mi düşünüyorlar?  Bundan sonra Aleviliği İslam içi bir yorum olarak değil de müstakil bir din olarak mı değerlendireceğiz?  Bu bütün Alevilerin görüşü mü, yoksa Alevilik üzerinden hesap güden CHP’nin görüşü mü?  Hangisi? Tüm Aleviler bu konuda hemfikirler mi gerçekten?

Gerçekten Alevilik bir din, cemevi bir ibadethane mi?

Açıkçası, AK Parti’nin bugüne kadar Alevilerle alakalı aldığı tutumları gayri samimi buluyordum. Çünkü AK Parti, Aleviler ile yıllardır net bir iletişim kuramadı.

Fakat AK Parti Alevilikle alakalı tutumunda bir hususta, son dönemde berraklık sağladı. AK Partililer ilk defa “Alevilik başka din değil, cemevi de ibadethane değil” görüşünü dile getirerek net bir ifade ortaya koydular.

Buna rağmen, önemli olan Diyanet’in veya Ak Parti’nin ne dediğinden ziyade Alevilerin ne düşündüğüdür?

Aleviler bir karar vermeliler. CHP’nin, Aleviliği sokmaya çalıştığı “İslam dışılık” kalıbını kabul edecekler mi, yoksa tarihten gelen “İslam’ın içinde farklı bir yorum” tezini mi sürdürecekler? Solcuların ve Kemalistlerin ‘siyasi yandaşı’ pozisyonunu mu benimseyecekler, yoksa Aleviliğe toplumsal bir kimlik düzleminde mi tanımlayacaklar?

Bu sorular cevap bulmadan cemevi konusunda mesafe kat edilmesi neredeyse imkansız.

Çocukluğumda bahçeli bir evimiz vardı. Bahçe içerisinde kendi oturduğumuz evden başka iki odalı küçük bir ev daha yapmıştık.

O zamanlar, köylerden ilçelere lisede okumak için gelen talebelere kiralayacak ev yapmak bir gelir kaynağıydı.

Bizim kiracımız Alevi bir aileye mensup 3 kardeşti.

Ben Aleviliği bu çocuklardan özellikle de ailelerinden tanıdım. Hayatımda unutamadığım samimilikte, sıcaklıkta, dürüstlükte dindarlığı neredeyse ilk ondan görmüştüm. Dindarlık algısı da, ibadetleri de Sunnilerden farklı degildi.   Bazen iftarı hep beraber yapardık.

Alevi bir ailenin dini yorumlarının bizimle bu kadar örtüşüyor olması, ailemizde her zaman şaşkınlık nedeniydi.

Çünkü CHP’nin özelliklede Kemalistlerin oluşturmaya çalıştığı yeni tip Alevilerle, Alevilikle bizim kiracılarımızın en küçük bir benzerliği yoktu.

Bir gün “Acaba sadece bu aile mi böyle?” düşüncesi ile kiracımız olan ailenin ısrarlı daveti üzerine köylerine gittim. Bütün köy aynen kiracılarımız gibi namazında niyazında insanlardan oluşuyordu. Gerçi kiracı gençler babaları kadar dindar değillerdi. Onlar ‘Yeni Aleviliğin’ ilk ürünleri olma yolunda ilerliyorlardı ama ailenin bütün yaşlılarının dini algısı da dini yorumu da bizden pek farklı değildi.

Eminim bu sadece benim gördüğüm bir durum değil. Birçoğunuz Anadolu’da benzerini görmüşsünüzdür.

Anladığım o ki, Alevilik kendi içinde de farklı görünümler arz ediyor. Nitekim konunun uzmanı birçok yazar da aynı tespiti yapıyor.

Aleviliğin Sünnilikle şeklen benzeştiği ölçüde makbul olduğunu iddia ettiğimi zannetmeyin.

Usul, erkan, tutum, söylem ve öncelikleri itibariyle Aleviliğin Sünnilikten farklılık arz etmesini hiç yadırgamıyorum.

Kendi adıma, bu farklılıkları, dahası yöreye, ekole göre de değişen farklılıkları ne inkar ederim, ne de reddederim.

Buna karşılık, mesele, Alevileri komşum, dostum, tanıdığım, sevdiğim insanlar olmanın ötesinde, din kardeşim olarak görüp göremeyeceğim noktasında düğümleniyor.

Şu durumda, bir, benim din kardeşi kabul ettiğim Aleviler var; bir de CHP’li vekilin dediği gibi Aleviliği İslam’dan farklı bir din olarak algılayan Aleviler. Devlet ya da diyanet veyahut toplum Alevilerle ilgili bir tasarrufta bulunacak ise hangisini dikkate alacak? Önce bunun netleşmesi gerek. Aleviler Solcuların ve Kemalistlerin istismar alanından kendilerini kurtaracaklar mı? İdeolojik, siyasal rüzgarların önünde Aleviler İslam’ın dışına sürüklenmeye evet diyecekler mi?

Aleviliği bir mezhep veyahut tarikat, cemevini de bir dergah, tekke veyahut kültür evi olarak kabul etmek cemevlerinin açılışını desteklemek başka bir şey, cemevlerini ayrı bir dinin mabedi olarak benimsemek bambaşka bir şey.

Ne yalan söyleyeyim, bu konuda, önüne gelen herkese mavi boncuk dağıtan liberaller kadar rahat değilim. Liberal arkadaşlar ‘özgürlük’ denen torbanın içine ellerine ne geçse atmakta bir beis görmüyorlar. Böyle yaptıkları için de herhangi bir meselede bir arpa boyu yol kat etmiş değiller.

Taleplerin, kavgaların, tartışmaların bir türlü makul bir sonuca varmamış olmasının en önemli nedenlerinden biri de liberallerin ayağı yere basmayan; derinlikten, dengeden yoksun tutumlarıdır.

Şimdi benzer yüzeyselliği Alevilik tartışmasında da gösteriyorlar.

Bir kısım liberal yazar-çizer takımı bu tartışma üzerine diyaneti masaya yatırdı. Liberal arkadaşlara bakarsanız “Devlet dinden tamamen elini çeksin isteyen istediğine inansın, kim neyi ibadethane kabul ediyorsa etsin.” Üstelik “Bu kadar kolay bir iş niçin yapılmaz?!” diye de hayıflanıyorlar.

Türkiye’de İslami ve genel anlamda dini konuların resmî yapı ve ilahiyat fakülteleri tarafından, bilimsel bir çerçevede ele alınmayıp cemaatlere, tarikatlara, mezheplere bırakılmasının nelere yol açacağını sanırım göremiyorlar.

Dini hayatı cemaat ve tarikatların kontrol ettiği bir Türkiye çok değil 5-10 sene içerisinde aynen Afganistan, Pakistan gibi olur.

Bunu göremiyor olmalarına gerçekten şaşırıyorum.

Türkiye’de tarikatların, cemaatlerin büyümesinden gelişmesinden ve buna bağlı olarak doğan sonuçlardan en çok şikayet edenlerin, konu Aleviler olduğunda “Özgürlük, batılı toplum anlayışı, AB standardı…” vurgusu yapmalarını da ayrı bir yüzeysellik ve ikiyüzlülük olarak görüyorum.

Aleviler kendilerini bu yüzeysellikten, özellikle de CHP’nin siyasi hesaplarından kurtarmalı ve kendi temsilcileri aracılığıyla beyanda bulunmalılar.

“Diyanet kalksın, cemevi de camiye benzer muamele görsün” diyen Alevilere soruyorum: Tarikatların, cemaatlerin ele geçirdiği bir ortamı gerçekten istiyorlar mı? Gerçekten Diyanet’in Türkiye’deki bütün camilerin, Kuran kurslarının kontrolünü bu tarikat ve cemaatlere vermesini mi istiyorlar?

Peki bundan sonra oluşacak Türkiye’de bir huzur bulacaklarını mı sanıyorlar?  O zaman Türkiye’de “yeni Aleviliğin” liberallerin dediği gibi baş tacı edileceğini mi sanıyorlar?

Liberalleri bilmem ama Aleviler bu kadar ‘saf’ değildirler. Öyle değil mi?

Son bir şey daha: Alevilik, Anadolu kültürüne, Anadolu’daki özgürlükçü, arifane İslam telakkisine zemin teşkil eden alandaki en sağlam ve en geniş bölgedir. Ahlaki vurguları, şiirsel bilgeliğiyle bu toplumda Sünniliğe de çok şey katmıştır. Bana sorarsanız, Alevi-Sünni ayrımını karanlık bir mücadele konusu gibi görmemek gerekiyor. Cemevleri elbette kurulsun. Aleviler de bunun tadını çıkarsınlar. Bizler de gidelim, bağlamayı dinleyelim, semaha iştirak edelim. Fakat İslam çatısı altındaki birlikteliğimizi, kardeşliğimizi sona erdirmek… Bu cidden olacak şey değil. Haksız mıyım? twitter.com/acikcenk