Mehmet Ali Birand'ın itirafları vicdani
miydi?
Günahına girmek istemem de...
Bana hiiiiç öyle gelmedi.
Daha çok 12 Haziran'a hazırlık gibiydi...
Yani yeni medya düzenine...
Yani AK Türkler hakimiyetine...
Çünkü görünen köy artık klavuz istemiyor...
Aşağıdan yukarıdan...
Anketlerden kamuoyu yoklamalarından...
Yolun sonu görünüyor...
Beyaz Türk mahallesi kıyamet gününe
hazırlanıyor.
Hüseyin Gülerce dememiş miydi?
12 Haziran'dan sonra medyada çok şey değişecek diye...
Bunu ilk gören Ertuğrul Özkök oldu aslında...
Süngüsü düşüp de...
Dere kenarına atıldığında anladı...
Şapkayı önüne koydu düşündü...
Gelen sonu gördü...
Şapkayı dereye atıp, "takkeyi" kafaya geçirdi.
AK Türkler'in mahallesine keşif gezilerine
çıktı.
Ülke TV'lere çıkmalar...
"Yandaş" dedikleri flörtler...
Hepsi yeni elit mahalleye taşınma
çabalarıydı...
Çünkü görüyordu...
Deprem yakındı...
Oturduğu Beyaz Türk mahallesi yıkılıyordu...
Taşınamasa bile "AK Türk" semtine...
Villasını kurtarmaya çalışıyordu...
"Bir bilen" olarak sokağında...
AK Türkler'e akıl hocalığına soyunuyordu.
Haaa! Oldu mu derseniz!
Ya da olur mu diye sorarsanız?
Sanmam...
AK Türkler mahallesinde ona komşu bulmak zor
olur...
Olmak isteyenin de yüreği yetmez...
Şimdi bana öyle geliyor ki Birand da bunu
deniyor.
Beyaz Türkler mahallesinin yıkılışından önce yeni elitlerin
mahallesine taşınmak istiyor.
Vicdani görünen itiraflar...
"Ağabeylik" taslamalar...
"Biz ettik siz etmeyin" demeler...
Özkök'ün yaptıklarının Birandcası bana göre...
Bunlar görünen yüzler...
Bir de görünmeyenler var..
AK Türk mahallesine gecekondu villası yapmaya
çalışanlar...
Başarılı olan ya da olmuş gibi görünenler...
Beyaz Türk kıyametine doğru yol alırken medyada
sürprizlere hazır olmak gerek...
Hem yeni "itirafçılara"...
Hem de yeni "takiyyecilere"...