"Özür dilemek
erdemdir" diyoruz da...
Dilediğimiz özrün bir karşılığı oluyor mu?
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, çıkıyor FETÖ terörünün
Türkiye'ye verdiği hasarı anlatırken, özür dileme erdemini
gösteriyor.
"Kandırıldık" diyor...
Ağzımızda ne kadar pislik varsa kusuyoruz orta
yere, Erdoğan özür
diledi diye...
"Birlik" diyor...
"Beraberlik" diyor...
"Kardeşlik" diyor...
"Hep beraber" diyor...
"15 Temmuz öncesi gibi
olamayız" diyor...
Erdoğan'ın bu sözleri, uygar ülkelerde söylense, ayakta
alkışlanır. Bizde ise, kötü sözlerle, yalanlarla, iftiralarla
karşılık buluyor. Kafasını geçmişin paslı çengelinden
kurtaramayanlar, bu sözlere karşı direniyor, 17-25'e
geri dönüyor, sayıyor, sövüyor.
Cumhurbaşkanı davalarını geri çekiyor.
"Affettim" diyor...
"Af" kelimesi
muhteremlere batıyor...
Teşekkür yerine hır gür...
Cumhurbaşkanı, Metin Feyzioğlu'nu evinde
ağırlıyor...
Geçmişi bir kenara bırakıp koyu bir sohbete
koyuluyor...
Ortalığa saçılan çakallar, geçmişe sünger çekmek
yerine Turan Feyzioğlu'na verip veriştiriyor Erdoğan'ın elini sıktı
diye...
Yetti!
Be ey çakallar sürüsü...
Be ey ortalığı kaplayan sırtlanlar...
Be ey yapılan güzel şeylere sokan yılanlar...
Be ey insan kılığındaki haşerat takımı...
Be ey Tayyip Erdoğan düşmanlığı son
buluyor diye keyfi kaçan yazarcık
takımı...
Çekin o pis ellerinizi üzerimizden...
Yetti gari!
Ahmet Hakan, Acun
Ilıcalı ve Gülerce
Ahmet Hakan'a bir şeyler
oldu.
Geçmişte kendisine ne yapıldıysa, aynısını ve mislini
başkasına yapıyor.
"Dönek" diyorlardı Ahmet Hakan'a.
"Mahallesini sattı" diyorlardı onun
için.
"Dalaksız" diyorlardı...
"Satılmış" diyorlardı...
Diyorlardı da diyorlardı...
O günlerde Ahmet Hakan'ın arkasında durduk hep. O'na
yapılan haksızlıklara, O'na atılan iftiralara karşı
durduk.
Ahmet Hakan'a bir şeyler oldu.
O'nu en çok koruyan kollayan kim varsa, hepsine arkasını
döndü.
Arkasını dönmekle kalmadı, küfür etti, hakaret etti,
ediyor.
Ahmet'in kırıp döktüğü kişilerin listesi çok uzun,
buraya sığmadığı için yazmıyorum.
Ama listenin en sonundaki iki ismi açıklayabilirim.
Hüseyin Gülerce ve Acun Ilıcalı...
"Dönek" diyor Gülerce için, kendisi "dönek" değilmiş
gibi.
"İtirafçı" diyor, Gülerce için, kendisi "itirafçı" değilmiş
gibi..
Ama bunları yaparken, Hürrriyet'in yayın ilkelerini hiçe
sayarak Emin Çölaşanvari küfür ediyor, hakaret
ediyor.
Ahmet yeni bir huy edindi bir de...
Jurnalcilik yapmaya başladı.
"Ne iş?" diyerek Acun'u jurnalledi iki gün önce. Acun
cevap hakkını kullandı diye, "Ne iş Acun efendi"
diyerek küçümseyici bir eda ile karşılık
verdi..
Bir dakika Ahmet, orada duracaksın...
Acun'a saydıklarının bir benzeri senin gazetende yaşandı,
yaşanıyor güzel kardeşim. FETÖ'cü bir iki
şerefsiz çıktı diye, Acun'u biçiyorsun
da...
Senin çalıştığın gazetede de tutuklananlar
oldu.
Arda Akın kimdir Ahmet?
FETÖ'cü diye tutuklanmadı mı?
Şimdi birileri çıkıp, Aydın Doğan'ı hedef
alsa...
"Ne iş?" dese...
Aydın Doğan çıkıp "Ne iş?" diyen densize karşı hakkını
savunsa...
Birileri de senin gibi ona "suçluların telaşı" diye
yaklaşsa...
Hı Ahmet...
Ben buradan Aydın Doğan'ın iyiliği için Aydın Bey'e
sesleniyorum.
Sık sık tavla oynadığı, her defasında yenip paçavraya
çevirdiği Ahmet Hakan'ın hali hal değil Aydın Bey...
Ona çamur, buna iftira...
Yaptığı, gazetecilik değil...
"Tetikçi" diyeceğim o da
değil...
Yetişin Aydın Bey, Ahmet'e bir şeyler oldu...
Bu arkadaşın profili her geçen gün düşüyor...
"Düşük profilli yazar" oldu, olacak yetişin
Aydın Bey