Yazıma böyle bir başlık atarak Ahmet Altan’a hakaret etmek niyetinde değilim.
İnsanların yaşını, tecrübesini, entellektüel birikimini, yapıp ettiklerini görmezden gelip büyük laflar etmenin düşüklüğünün farkındayım.
Hal böyleyken, Ahmet Altan’ın dünkü yazısını okuyunca küçük bir şok yaşadığımı söylemem lazım. Ahmet Altan’ın bu yazısının bir izaha muhtaç yönü var.
Daha önce de Türkiye’deki bazı gazetecilerin meseleleri ele alıma biçimini görünce insan ne diyeceğini şaşırıyor demiştim. Meselelere o kadar sığ, o kadar tek pencereden bakakabiliyorlar ki şaşırıp kalıyorsunuz.
Bu durumu Ahmet Altan’ın dünkü yazısını okuyunca da yaşadım.
Türkiye’de aylardır tartışılan fakat Ahmet Altan’ın bir türlü ilgisine layık olamamış bazı konular, Stratfor yazışmalarında ortaya dökülmeye başlayınca Altan’ın dikkatini çekmiş.
Ahmet Altan’ın Stratfor yazışmalarından öğrendiğine göre Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanması Ergenekon soruşturmasını sulandırmak içinmiş. Bu tutuklamalar cemaatin hükümeti zorda bırakmak için yaptığı hamlelermiş.Üstelik bu durumu Stratfor çok önceden görüp ABD’deki merkezine raporlamış.
Bu satırları okuduğunuzda ne düşünürsünüz? Ne demek lazım? “Vay, demek Ahmet Altan bazı meseleleri yeni farketti'' diyerek işin içinden çıkabilir miyiz?
Ahmet Altan’ın dün öğrendiği bu çekişme, bu haksız tutuklamalar, Ergenekon’u gözden düşüren bu çabalar aylardır Türkiye’de konuşulmuyor mu?
Ahmet Altan nerede yaşıyor?
Sadece bu köşede defalarca ben yazdım. Mesela 12 Eylül 2011’de yazdığım ‘Gülen cemaati bu algıdan rahatsız değil mi’ başlıklı yazımda bakın ne demişim: “Lafı eğip bükmeden; kamuoyu önünde konuşulan şekliyle değil,herkesin birbirine alçak sesle söylediği şekliyle, toplumda algılanış biçimiyle girmeyi düşünüyorum.... Bu arkadaşların aylardan beri hapis yatıyor olmaları, ve bu tutuklamalar cemaatin intikamı olarak algılanıyor. Bu tablo Gülen Cemaati için büyük bir yük, ayıp niteliğinde. Adaletten uzak, ibret vesikası olarak orta yerde duruyor.”
Böyle bir algının oluştuğunu, tutuklamalar böyle görüldüğünü sadece ben de değil, birçok köşe yazarı söyledi. Kaldı ki bu algıdan cemaatin rahatsız oldugunu da görmedik.
Ahmet Altan ne diyor? “Ben bu durumu bugün Stratfor’un yazışmalarından öğrendim.”
Ahmet Altan Türk medyasında yazılanlardan hiç birini okumamış olabilir mi? Var mı böyle bir ihtimal?
Diyelim ki var… Diyelim ki Ahmet Altan Türk medyasını takip etmeden gazete yöneticiliği yapıyor. Peki iddianameyi de mi okumadı?
Çünkü ben yukarıda alıntı yaptığım yazımdaki kanaate iddianameyi okuduktan sonra vardım.
Taraf gazetesinin yöneticisi Ahmet Altan’ın iddianameyi okumamış olması mı daha kabul edilir bir durum, yoksa okuyup sağlam bir delil görmediği halde bu yapılan 'haksız tutuklamayı' mesele etmemesi mi? Hangisi?
Üstelik Ahmet Altan dünkü yazısında “Bu tür tutuklamaların Ergenekon soruşturmasını da sulandırıp şirazesinden çıkardığını” söylüyor...
Ahmet Altan gibi bir aydın, bir gazeteci, bir köşe yazarı bu kadar önemli bir konuda bu kadar yüzeysel kalma hakkına sahip mi Allah aşkına?
Peki şimdi Ergenekon’u kim sulandırıyormuş? Ahmet Altan son 6 aydır yazdıklarını yeniden ele alacak mı?
Mesela Ahmet Altan’ın Başbakan Erdoğan’a ''Ergenekon’a son zamanlarda yeterli desteği vermiyorsun'' diyerek getirdiği zehir zemberek eleştirileri nereye koyacağız?
Yargının bu tür sulandırma adımları karşısında ikileme düşen hükümeti “Ankaralalaştılar” diyerek yerden yere vuran Ahmet Altan “Pardon, benim zekam bütün bunları görmeye yetmemiş” mi diyecek? Ya da “Ben Ankara’da oynanan oyunları anlamadığım için bütün suçu hükümete yıktım''mı diyecek? Hangisi?
Üçüncü bir seçenek olarak: “Ben o esnada elma yediğim içi tüm bunları yazmak işime gelmiyordu”mu diyecek?
Bir gazeteci için hangi seçenek daha itibarlı?
Hatta Ahmet Altan gibi Türkiye’nin vicdanı olmaya çalışan bir gazeteci için hangisi hafifletici sebep sayılabilir?
Benim derdim hükümete getirilen eleştirileri boşa çıkarmak değil. Başbakanın veyahut hükümetin avukatlığına soyunmak ta değil, Türk aydınlarının içine girdiği tuhaf, akıldan ve bazen ahlaktan uzak duruma dikkat çekmek. Çünkü ortada Ahmet Altan açısından rahatsız edici bir tablo var.
Türkiye’de son birkaç yıldır ''temizlik operasyonu'' çerçevesinden onlarca kişiye haksızlık yapıldı ve biz bu haksızlıklara Taraf’ın ve Ahmet Altan’ın dikkatini çekmeyi başaramadık. Niçin?
Hükümeti yerden yere vurma konusundaki cesaretini zaman zaman ''şov'' düzeyine taşıyan Ahmet Altan’ın kamuoyunda oluşan cemaat algısını görmemiş ve sesini çıkarmamış olmasını neye bağlayacağız? Aklına mı, ahlakına mı?
Ahmet Altan hangisini tercih eder?
Ben iyimserliğimi korumak istiyorum: Bütün bunlar olurken, hatta olup biteni ABD’dekiler bile duyarken, Türkiye’de Ahmet Altan’ın bunların hiçbirini görmemiş, duymamış olmasını o sırada ‘elma yemekle’ meşgul olmasına bağlıyorum.
Biliyorsunuz değil mi Ahmet Altan’ın odundan çıkan elma hikayesini? www.twitter.com/acikcenk