Ahmet Altan bunları unuttu mu?

Ahmet Altan bunları unuttu mu?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Ahmet Altan son yazısını, aralarında benim de bulunduğum "Taraf'ı eleştiren gazetecilere" ayırdı. Özellikle bugünkü yazısının bir kısmını üzerime alındım. Ve Ahmet Altan'a birkaç soru sormaya karar verdim.

Ama sorulara geçmeden önce, Ahmet Altan'ın çarsamba günü yayınladığı , Başbakan Erdoğan'a "racon" kesen yazısını beğendiğimi belirtmeliyim. Genel olarak yaptığı gazeteciliğin de önemli olduğunu düşünüyorum.

Yazının içeriğini bir yana bırakıyorum, bana şu yetiyor: Medyada herkesin iktidar karşısında süt dökmüş kediye döndüğü bu dönemde Ahmet Altan'ın başbakana bazı şeyleri hatırlatması dikkate değer bir durum.

Ben de başbakanın, kızmakta haklı olsa bile, birilerine "şerefsiz" demesini ayıplayanlardanım. Gelin görün ki, Altan'ın bu beğendiğim "cesur" duruşu kendisinin bazı olaylardaki tutumunu haklı kılmıyor.

Ben, önceki günkü yazımda Taraf'ın Wikileaks'in sızdırdığı belgelerle ilgili yaklaşımını analiz etmiş ve bunun arkasında bir hesap olduğunu yazmıştım. Ahmet Altan bu iddiama bugünkü yazısında yanıt olarak 'Hesapsız haber yapmadıkları için her haberde hesap arıyorlar" mealinde birşeyler söylüyor. Bana söylemiyorsa bile o suçlamayı yapan ben olduğum için bazı durumları açıklığa kavuşturayım dedim.

Öncelikle Ahmet Altan'ın "hesap"la ilgili bu tespitine katılıyorum. Türk medyasının genel bir ayıbıdır bu "hesap" meselesi. Medyanın Türkiye'deki ölçütleri hak, adalet, namus değil, maalesef genellikle patronların çıkarları olmuştur. Hiç şüphem yok.

Fakat benim bir farkım var.

Ben, Taraf'ın da iş gelip çıkarlarına dokunduğunda aynı hesapçılığın içine girmekten geri kalmadığını söylüyorum.

Bunu nereden mi biliyorum?

Bunu daha önce yazdığım Taraf Kürt meselesine yaklaşımında bazı hesapları gözetiyor. Bu meselede de aynı kanaatteyim çünkü bazı arka plan bilgilerine sahibim, bazı olayların iç yüzüne vakıfım, oradan biliyorum.

Gelin önce Taraf'in Wikileaks belgelerini manşete taşıdığı ilk güne gidelim.

Taraf'ın manşetinde, söz konusu belgelerdeki bir dedikodu vardı.

Neydi o?

Taraf, belgelere dayanarak, Başbakanın dünürü Sadık Albayrak'ın Antalya metrosu ihalesinde aracı olduğunu, komisyon aldığını ileri sürüyordu.

Taraf bu haberi yaparken, okul gazetesi çıkaran çocukların bile bileceği bir kuralı neden işletmedi ?

Söz edilen metro ihalesi biteli yıllar olmuş. İş yapılmış, bitmiş. Kimin aldığı, kimin yaptığı belli. Konuyla ilgili bütün ayrıntılara ulaşmak, bir tek telefonla mümkün. Peki Taraf niçin bu ayrıntılara ulaşmayı değil de, dedikoduyu sözüm ona "belge" diye manşetine taşıdı?

Türk medyasındaki genel defoyu işaret ederek, konuyu garagaraya getirmek sadece ayıbı büyütüyor.

Taraf'ın Sadık Albayrak haberinde gazetecilik konusundaki bir cehalet, bir bilgsizlik, bir ihmal yok. Peki ne var? Bal gibi bir "hesap" var.

Oğlu büyük bir medya grubunun başında olan Sadık Albayrak'la ilgili haberdeki hesabı birçok kimse anlamayabilir. Ama bazı bilgilere vakıfsanız, bu hesabı görmemek imkansızlaşıyor.

Ahmet Altan'a bir kaç soru sorayım, bakalım bu "hesap"la ilgili sizin de kafanızda bazı şeyler şekillenecek mi...

Taraf gazetesi bugüne kadar hangi matbaalarda basıldı?

Bu matbaalar arasında hükümetle "yakın ilişki" içinde olan büyük medya gruplarının tesisleri önemli yer tutuyordu degil mi?

Taraf gazetesinin matbaa işlerinden dolayı bu gruplara borcu ne kadar?

Bu borçları tahsil etmeye çalışan medya gruplarına karşı bizzat Ahmet Altan, Taraf'ın sürdürdüğü yayın politikasını bir pazarlık aracı olarak kullanmış mıdır? Alacaklarını tahsil edemeyen bu gruplara 'bir el devreye girdi Taraf'ın basımını engelledi' türü teditler yeltendi mi?

Mahrem diyalogları, tartışmaları, tehditkar ifadeleri ortaya saçmak doğru olmaz. Fakat Taraf'a "sütten çıkmış ak kaşık" rolüne soyunmaya hakkı olmadığını hatırlatmak da bir borç.

Bu mahallede 40 kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz.

Bildiğim birşey daha var: Bir insan bir alanda ahlaklı davranıp, başka bir alanda ahlakı elden bırakamaz. Ahlak bir bütündür. "Gazetecilikte dürüstüm, ticarette değilim" diyemezsiniz.

Ben yine de 'ekmek' için herkesin bu kadar eğilip büküldüğü bir dönemde, Altan'ın takındığı bu 'delikanlı' tavrın sürdürülmesi taraftarıyım.