Bir New York Times muhabirinin yaptığını yapmaya çalıştım.
Bir hafta boyunca Acun Ilıcalı ile birlikte Dominik ve Miami’de
dolaştım.
Nedeni de şuydu.
Bizim evde üç nesil; Ben, kazım ve torunum “Survivor”
hastasıyız.
Gittikçe felaketleşen bir dünyada, gittikçe sıradanlaşan siyasi
tartışma programları arasında bize bir vaha gibi görünüyordu.
Güzel bir doğa, sağlıklı ve güzel insanlar, yarışma duygusu, sıfır
siyaset ve modernite…
Hepimizi iyi geliyordu…
Peki neydi bu işin sırrı ve “Survivor’ın” arkasında nasıl bir dünya
vardı…
İşte tam bu sırada Türkiye’deki Survivor yarışmalarında iki takımın
birleşme partisi geldi…
İki ayrı adada yaşayan yarışmacılar bu haftadan itibaren aynı yerde
yaşamaya başlayacaklardı.
Dominik’e gidip, yerinde izledim.
İşte size bir haftalık Survivor gözlemlerinin günlük zabıtları…
Bir A330 dolusu Survivor hayranı
Önce uçaktan başlayayım.
Survivor ekibi aynı zamanda yılda bir kere adaya ziyaret gezisi
düzenliyor.
Bunun için bir A330 uçak kiralanmış.
Tek koltuğu boş kalmayan bir uçakla, yarışmaların düzenlendiği
“Dominik Cumhuriyeti’nin” La Romana havalimanına gittik.
Giden yolculara dikkat ettim.
Çoğu Survivor’daki yarışmacılar gibi spor giyinmiş genç ve dinamik
bir insan profili vardı.
Uçakta “ünlüler takımından” benim dışımda, yemek programlarını
keyifle izlediğim Zühal Topal ve eşi ses sanatçısı Korhan Saygıner
vardı.
Bir de Beşiktaş’ı şampiyon yapan eski teknik direktörü Sergen
Yalçın oradaydı.
Acun Ilıcalı Fenerbahçeli ama Beşiktaşlı Sergen Yalçın’la çok iyi
dost.
Sergen ayrıca Birleşme Partisi sırasında düzenlenen kum saha futbol
maçında Acun Medya takımında, ALL Star yarışmacılara karşı
oynadı.
Top hakimiyeti hala çok iyi.
Takımları maçı kazandı…
Zuhal Topal son derece sempatik ve özellikle sinema konusunda çok
bilgili bir kadın.
Epey sinema ve Netflix, BluTV, Hulu muhabbeti yaptık.
İlk gece Muson gibi bir yağmur
Gittiğimiz günün akşamı “Birleşme Partisinin” ilk programı
vardı.
Bir de Edis konseri…
Edis’i son kez Pandemi öncesi Ertuğrul Ural’ın Nişantaşı’ndaki
fizik tedavi merkezinde görmüştüm.
Ben boyun, o da konser öncesi bel ağrısından muzdaripti.
Aradan geç enr iki yılda daha da parladı.
Onu da dinleyeceğim için çok sevindim.
Ancak konserden hemen önce başlayan ağır yağmur nedeniyle konseri
bir gece sonraya ertelemek zorunda kaldılar…
Neredeyse bir Woodstock sahnesi kurulmuş
Konserin yapılacağı alana girdiğimizde ilk dikkatimi çeken şey
kurulan devasa sahne oldu.
Tam onun kadar olmasa da Woodstock Festivali’nde gördüğümüz sahneye
yakın bir platform kurulmuştu.
Sahneyi kuran da Survivor’u yapan Acun Medya’nın şirketleriydi.
Organizasyonda çalışan insanlara baktım.
Çok sayıda kadın çalışan vardı.
Tipleri, kıyafetleri, davranış biçimleri bana bir Coldplayl
konserinin sahne arkasına hatırlattı.
Bu sahneyle birlikte Acun endüstrisine giriyoruz.
Ama oraya gelmeden önce ilk gün gözlemlerime devam edeyim.
Bizden 2 gün önce Coldplay konseri
Dominik küçük bir ada.
Adı kendinden daha büyük.
Artık Türkiye’de yapılamayan bazı mega konserler orada
yapılabiliyor.
Mesela izden 2 gün önce Coldplay konseri vardım.
Bizden sonra The Weeknd konseri yapılacaktı.
Adanın La Romana kısmı tam anlamıyla bir “Survivor bölgesi”
olmuş.
Birazdan rakamları vermeye başlayınca bunun nedenini daha da iyi
anlayacaksınız.
Dediğim gibi önce coğrafi özelliklere bakıyoruz.
Bir yarışmacı gibi yarıştım, tek rakibim kendindi ona da
geçildim
Türk seyircisi Dominik’i Survivor programı ile tanıdı.
Sadece Türkiye değil 13 başka ülkenin seyircisi de Survivor ve
“Exatlon” programlarından tanıyor.
Ben gittiğimde Birleşme partisi programları olduğu için oyunlara
ara verilmişti.
O nedenle oyun alanlarını boş haldeyken gezdim ve yarışmacıların
yaptığı en basit hareketlerden bir kaçını denedim.
Şunu söyleyeyim.
74 yaşında bir insan için yorucu hareketler.
Daha ikinci bariyerin altından geçmeye çalışırken yere
yığıldım.
Tahmin ediyorum genç insanlar için de çok kolay hareketler
değil.
Yarışmacıların yaşadığı yere ilk giren yabancı ben
oldum
Böylece yavaş yavaş Survivor’la ilgili merak ettiğim konulara da
girmeye başladım.
Mesela ekranda yarışmaları izliyoruz, ama yarışmacıların yaşadığı
gerçek yerleri pek görmüyoruz.
Acaba akşamları lüks otellerde kalıyor olabilirler miydi…
Adada olmadıkları zaman yaşadıkları yer, çok sık bir ormanın
içinde. Yakın çevresinde hiç yerleşim yok.
Ekranda gördüğümüz nehrin kenarında bir yer.
Yarışmacılar kalacakları yerleri kendileri, çevrede buldukları
yaprak ve dallardan yapıyor.
Çok basit yerler.
Bir çatı altında 4-5 kişi kalıyor.
Altlarında basit mi basit bir yer yatağı var.
Kendilerine sadece su veriliyor.
Yağmur akşamı yiyecek büfeleri neden
kapatıldı
Yarışmacıların beslenme koşulları çok katı.
Yiyeceklerini kendileri temin ediyor.
Arada kazananlar için bir günlük küçük hediye yiyecekler var.
Mesela bir sandiviç veya bir tabak makarna.
Onun dışında herşey kesinlikle yasak.
Mesela şöyle birk olay oldu.
Yağmur nedeniyle konserin iptal edildiği gece, gelen misafirler
için açılan yiyecek büfeleri hemen kapatıldı.
Çünkü kargaşadan istifade eden bazı yarışmacıların bu büfelerden
sandviç falan yeme girişiminde bulundukları görülmüş.
Anında tedbiri alındı.
Kirli çamaşırlar ne oluyor? Kendileri nasıl
yıkanıyor?
Çok basit.
Çamaşırları yıkanmıyor.
Kendilerinin yıkanmaları için de su yok.
Bedenleri suyu sadece yarışma için atladıkları göletlerde
görüyor.
Anlayacağınız gerçek bir survivor hayatı bu.
17 kilo kaybetmenin üç doğal sırrı neymiş
Dediğim gibi zor bir hayat.
Her gün yarışıyorlar…
Yarışmalar çok efor gerektiren hareketler.
O nedenle yarışma başından itibaren çok kilo kaybediyorlar.
Konuştuğum yarışmacılar, 10 ile 17 kilo arasında kaybetmişler.
Farketmişsinizdir “Kilo vermek” demiyorum, “Kilo kaybetmek” filini
kullanıyorum.
Çünkü bu fazla kiloları vermek değil, zoraki bir diyet.
Sırrı da şu:
Doğal diyet, çok spor ve çok stres…
Anlayacağınız “Survivor endüstrisine” bir de “Sağlıklı yaşam
kliniği” eklenebilir.
Puro dükkanında sigara 'içmeyen Acun'
indirimi
La Romana bir Acun Ilıcalı bölgesi haline gelmiş dedim.
Mesela bunun ilk işaretlerinden birini yarışmaların yapıldığı yere
yakın bir yerdeki puro dükkanında görülüyor.
Dominik adası Kuba’dan sonra en iyi puro üretim merkezlerinden
biri.
La Romana’da buradan puro alırsanız ve Acun’u tanıyorsanız size bir
indirim yapılıyor.
Anahtar kelime de “Acun…”
Tabi “Akun” diye telaffuz edeceksiniz.
Anlayacağınız, sigara ve içki içmeyen Acun, Dominik’in puro ve içki
sanayine de epey katkıda bulunuyor.
Burada 13 ülkenin yarışma programı
yapılıyor
Bizler ekranda yarışan 15-20 genç insan görüyoruz.
Ama bunun arkasında devasa bir endüstri var.
Buna “Survivor endüstrisi” diyebilirsiniz…Ya da bir “Acun
ekonomisi…”
Bölge Survivor’dan geçiniyor denebilir.
Burası devasa bir film platosu…
Yani Hollywood’da bile az göreceğiniz bir büyüklükte.
Ekranda gördüğümüz nehir boyunca 13 ülkenin Survivor ve “Exatlon”
yarışma programları yapılıyor.
Bunların 7’si Survivor. Yani Amerika’da bulunmuş bir formatla
yapılan oyunlar.
Altısı ise Acun Medya’nın bulduğu kendi formatı olan Exatlon.
Survivor yapılan ülkelerde Exatlon yapılmıyor.
Nehir boyunca ilerlediğiniz zaman çeşitli ülkelerin yarışmalarının
yapıldığı bölgeler görüyorsunuz.
Ben oradayken Macaristan’ın oyunları yapılıyordu.
250 milyon dolarlık bir eğlence endüstrisi
Survivor, gösterildiği her ülkede “majör” denilen bir kanalda
yayınlanıyor.
Yani ülkenin en büyük kanallarından biri.
Çoğu da gösterildiği gecenin en iyi reytinglerini yapan iki
programdan biri oluyor.
Bu şirket artık devasa bir “Oyun imalat sanayii” haline gelmiş.
Büyüklük olarak, 250 milyon dolarlık bir iş hac mi yaratıyor.
Bunun içinde reklam gelirleri, yapım giderleri, personel giderleri,
çevrede yaratılan ekonomi var.
2000 kişinin çalıştığı bir şirket haline
geldi
Survivor ekibinde 1200 kişi çalışıyor.
Öteki ülkelerin personeli de eklendiğinde bu büyüklük 2000’e
çıkıyor.
Çalışanların yüzde 30’una yakını kadın.
O nedenle şirket La Romana bölgesinin emlak pazarını da
etkilemiş.
Çünkü bu personelin bir bölümü otellerde bir bölümü kiralanan
evlerde kalıyor.
Bazılarının çocukları yerel okullara gidiyor.
Onlar için araba alınıyor, kamyon alınıyor, yeril hizmetler
alınıyor, restoranları kazanıyor.
Mesela Acun Ilıcalı’nın kendi kaldığı evin bulunduğu güzel devasa
sitede en az 6-7 ev şirket tarafından alınmış.
Acun kendine yeni bir yaptırıyor.
Oyun alanının arkasındaki dev üretim
merkezi
Oyun alanlarının bulunduğu ormanlık araziye giderken yolda büyük
bir fabrika gözünüze çarpıyor.
Burası Survivor ve Exatlon yarışmalarında kullanılan oyun
araçlarının, yapıldığı yer.
Kapısında onlarca kamyon bekliyor.
İçerde çok sayıda insan şimdiden gelecek sezonunun yeni oyun
araçlarını, sahnelerini inşa ediyor.
13 ülkeye üretim yapıldığını düşünürseniz, fabrikanın full kapasite
ile çalıştığını tahmin edebilirsiniz.
Onun hemen yanında ise çok geniş bir alanda stoklanan
Survivor ve Exatlon araç gereçleri var.
Bütün araçları ekrandan o kadar iyi tarıyoruz ki…Burası sanki bir
Universal Stüdyosu…
Uzunca bir süre gezdim.
Çelik konstrüksiyon otel Türkiye'de inşa
ediliyor
Bu arada 2 de otel inşa ediyorlar.
Binalar üç dört ay içinde tamamlanacakmış.
Gidip gördüm. Çok ilginç bir çelik konstrüksiyon teknolojisi
kullanılmış.
Otel bir anlamda Türkiye’de inşa ediliyor ve gemilerle Dominik’e
getiriliyor.
Gelecek sezondan itibaren personelin birn bölümü bu otellerde
kalacak, yemeğini orada yiyecekmiş.
Edis'in Martılar'ı Dominik'i sallıyor
Edis yağmurdan sonra ikinci gece çıktığı sahnede müthiş bir
performans sergiledi.
Özellikle “Martılar” şarkısı hem yarışmacılar, hem de birleşme
partisini izlemek üzere Türkiye’den gelen ziyaretçileri acaip
eğlendirdi.
Bunlardan biri de bendim ve yarışmacılarla dans ederken çekilen
videom olay oldu. (En azından ben öyle diyorum.)
Özellikle kadın yarışmacıların sahnede dans performansı çok
iyidi.
Edis’le sanki uzun provalar yapmış kadar uyumlu dans ettiler.
Ama en şaşırtıcı olanı, onlardan sonra sahneye çıkan Yunanistan
Survivor yarışmacılarının Edis’in sanki kendi dans grubuymuş gibi
dans etmeleriydi.
Sonradan öğrendik ki “Martılar” yarışmasının Tik tok videosu
Yunanistan’da viral olmuş ve Yunanlı yarışmacılar onu seyrederek
hazırlanmışlar.
Edis The Weeknd'in yapımcısı ile çalışıyor
Onu son gördüğümden beri Edis epey iş yapmış.
Los Angeles’e yerleşmiş ve dünyanın en büyük şirketlerinden Warner
Music’le çalışmaya başlamış.
Şimdi 21 şarkılar bir albümü tamamlamak üzereymiş.
Bu arada The Weeknd’in 4 yapımcısından biriyle çalışıyormuş.
Bu yaz Türkiye programı da çok doluymuş.
Yaptığımız sohbette gördüm ki, Los Angles’de dünya müzik
trendlerini çok iyi takip ediyor.
Hip hop’un etkisini kaybedip, yeni tarzların başladığı bir makas
değişimine doğru gidiyoruz.
Bunu anlayan müzisyenler ileri gidecek…
En iyi örneği de The Weeknd…
Etiyopya göçmeni bir annenin çocuğu bugün dünya müzik pazarının bir
numarası haline geldi.
Kimdir bu küresel medya fenomeni Acun
Ilıcalı
Acun Ilıcalı ile daha sonra Miami’ye geçtik.
Orada evinde uzun sohbetler yaptık…
Nereden geliyor, nereye gidiyor…
Nasıl yaşıyor, nasıl çalışıyor…
Müthiş bir başarı hikayesi tabii ki…
Ama gördüm ki bu hayatta hiçbir başarı tesadüfi değil…
Onu da sonraki yazımda anlatacağım.
Oyun oynama ve oynatmayı seven bir Türk çocuğunun başarı hikayesi
olacak bu...