22 yıl önce bugün kardeşim Süleyman Özışık ile birlikte
İnternethaber’i yayına aldık.
Hey gidi günler hey!
3 yıllık işsizlik süreci…
Ve İnternethaber’in doğuşu….
16 dolarla yola koyulmuştuk Süleyman’la. İki bilgisayar, bir
telefon hattı bir de iki masası olan bir ofiste başaracağımıza
inanmıştık bir kere. Zaten başka çaremiz de yoktu.
28 Şubat sürecinde Yeni Günaydın gazetesinin kapatılmasıyla
birlikte benim için zor günler başlamıştı. Çaldığım tüm kapılar
yüzüme kapanıyor, tutunduğum dallar bir bir kopuyordu. Ankara’da
kuru ekmeğe muhtaç hale gelmiştim.
Çocukluk arkadaşım Adnan Yüce ile kaldığım apartmanın görevlisi
Halit Bilgin olmasaydı nice olurdu halim hiç kestiremiyordum. Halit
bir gün kapıda belirdi. Aidat istemeye geldiğini sandım; o daha
ağzını açmadan “Para yok Halit” dedim…
“Yok abi para için gelmedim” dedi.
Ekmeğini benimle paylaşmaya gelmişti koca yürekli adam.
Cebinde ne var ne yok bana uzattı.
“Al harca, sonra bana ödersin” dediğinde, “Ulan insanlık daha
ölmemiş” dedim… Halit’in hikayesi çok uzun, o gün verdiği parayla
yetinmedi, bankadaki birikimini sorgusuz sualsiz elime verdi.
”Al abi, durumun düzelince ödersin” dedi.
Hazıra dağ dayanmadı tabii.
İstanbul’a taşındım.
Halit’in verdiği borç para suyunu çekince…
Zorluklar yeniden başladı.
Hem de ne zorluklar.
Adnan Yüce’den aldığım hediye bilgisayarın hayatımı değiştireceğini
ne yalan söyleyeyim hiç düşünmemiştim. Kitap yazmaktı gayem; yazdım
Kirli Sayfa adındaki kitabım bittikten sonra artık İnternet’le
haşır neşir olmuştum iyice.
Uzatmayayım…
2000 yılının 5 Mayıs’ında…
Süleyman’la birlikte cebimizdeki 16 dolarla yola çıktık.
Gazetecilik yapmak değildi düşüncemiz, web tasarım işi yapacaktık.
İşler bir kaç ay iyi gitti ama bilmediğimiz bir iş… yapamadık. Bir
taraftan da gazetecilik mesleği bir virüs gibi yakamızı bırakmıyor.
İnternethaber ismini aldık ve gece çalışmaya başladık. Bugünkü gibi
değildi tabi, yarının manşetlerini hazırlıyorduk o
zamanlar.
Yıl 2000…
Son dakika haberleri yok.
Flaş haber yok…
Bugünkü gibi haberlerin altında yorum yok.
Başka haber sitesi de yoktu, bir ben bir de Ufuk
Güldemir…
İnternethaber ve Habertürk…
Altan Firidin adında bir genç ufkumuzu açtı.
“Anında Haber” kavramını o bize öğretti.
Yaptığı yazılım bizi bambaşka bir yere götürdü.
Artık gazeteler gibi yarını beklemiyorduk, haberi anında veriyorduk. Türkiye’de “son dakika” haberlerini ilk kez İnternethaber vermeye başladı. Türkiye’de ilk defa İnternethaber okurların yorum yapmasına imkan tanıdı. Türkiye’de ilk defa İnternethaber sıcak haber vermeye başladı. Ne Hürriyet, ne Milliyet, ne Sabah… koca koca patronlar İnternet’i hala keşfetmemişti.
İnternethaber’in doğuşu işte böyle başladı dostlar.
Türkiye’de yaptığımız yayınlar ses getirmeye başlamıştı.
Televizyonlar, gazeteler yaptığımız haberleri alıntılıyor,
Hürriyet’i, Milliyet’i… konvansiyonel medyayı peşimize takmıştık.
Hepsi bizden sonra sıcak haber vermeye başladı. Hepsi bizden sonra
okurların yorumlarına yer verdi.
Vural Savaş haberimizle bombayı patlatmıştık!
İlk başlarda 3-5 kişinin ziyaret ettiği İnternethaber’in sayacı pervane gibi dönmeye başlamıştı. Bu bizim için iyi değildi. Çok ziyaretçiyi kaldıramamıştık. Serverimiz yoktu, bilgisayarlarımız yoktu. Bütün bunları sağlayacak reklam gelirimiz de yoktu. Yani trafiğimizin artması, bize pahalıya patlıyordu.
ANASOL-M iktidarı yönetiyordu Türkiye’yi…
28 Şubat sürecinde Allah rahmet eylesin Mesut Yılmaz’la pek barışık
değildik. Behiç Kılıç’a, bana… muhalif olan herkese çok çektirdi.
Hık dediğimizde yeni bir dava ile yeni bir tazminatla
karşılaşıyorduk.
Reklam gelirimizin sıfıra yakın olmasında elbette rahmetlinin ve kardeşinin rolü çok büyüktü. Zor günler geçiriyorduk, toplu taşıma aracına binecek paramız bile kalmamıştı. Ataşehir’den Kadiköy’e yürüyerek gidip geliyorduk artık. Çocuklarım eskisi gibi servisle değil, okula gidip gelirken yürümek zorunda kalacaktı.
Battık!
Telefon borcumuzu ödeyemedik, telefonumuz kesildi.
Elektrik yine öyle…
Sıcacık ekmek ve sana yağı…
Öğlen yemeğimiz buydu.
“Hoşçakalın dostlar yapamadık” başlığını attığım bir yazı ile İnternethaber’in kapısına kilit vurmak zorunda kaldık 2001 yılının sonunda.
O gece, yani bu yazıyı yayına aldığım gece…
Mail ve telefon yağmuruna tutuldum.
“Kapatma” çığlıkları duyuyordum.
ABD’de yaşayan bir takipçimiz “Yapmayın” diye adeta
yalvarıyordu.
Hiç yüz yüze gelmediğimiz o güzel insan, ertesi sabah maaşını
gönderdi, “İnternethaber yaşasın” diye… Kapıda öğrenciler, okurlar
birikti… Hiç unutmuyorum, genç bir kız kolundaki bileziği uzattı
destek için.
Ve yayın hayatımıza son verdiğimiz gecenin sabahı gelen o telefon yeniden ayağa kalkmamızı sağladı. Atasay’ın sahibi Cihan Kamer’di arayan…
- Abi ben sizin iyi bir okurunuzum. Lütfen İnternethaber’i kapatmayın, çok güzel yayınlar yapıyorsunuz. Biz kurum olarak size reklam desteği vermek istiyoruz…
Cihan Kamer iki yıl boyunca İnternethaber’e reklam desteği verdi. O’nun verdiği destekle belimizi doğrulttuk ve yolumuza devam ettik. Allah ondan ve maaşını destek için bize gönderen çok kıymetli okurumuzdan razı olsun.
Türkiye’nin ilk haber sitesi İnternethaber sonraki yıllarda daha güçlü olmaya başladı. Mehmet Barlas yazarımız olmuştu. Mehmet Abi yazmakla yetinmiyor bize aklıyla, zekasıyla, vizyonuyla destek veriyordu.
Allah’a şükür…
Bugün 22 yaşındayız….
İki kişi ile başladık, bugün 50-60 kişi ile yola devam
ediyoruz.
Allah utandırmasın!
Sevgili dostlar…
Bizi bugüne kadar hiç yalnız bırakmayan kardeşlerim.
Zorluklar hep olacaktır.
Bütün zorluklara rağmen ben inancımı hiç yitirmedim.
Başarımın sırrını size söyleyeyim; ne para, ne pul. Bana anne ve
babamın duası yetti. O dualar olmasaydı bugün ayakta olmazdım.
Bakın fondaş kalemler zaman zaman bizim AK Parti iktidarı
tarafından beslendiğimizi, belediyelerden çuvallarla paralar
götürdüğümüzü söyler durur. Ben de size şu kadarını söyleyeyim,
yeni değil yıllardır İnternethaber kamu reklamlarından mahrum
bırakılıyor.
Üç kuruş reklam geliri ile bizi köleleştirmek isteyenler
oldu.
”Hayır” dedim.
“Dost arıyorsan, dost olalım” dedim.
”Köle arıyorsan, ben senin kölen olmayacağım” dedim.
Hala aynı yerdeyim!
Hala aynı yerdeyiz!
Para için kimsenin kölesi olmayacağım, olmayacağız. Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. İsteyen istediği kadar arkasını dönsün, biz önce Allah’a sonra da size inandık…. Okur desteği bizi ayakta tutuyor.
Her gün 1 milyondan fazla kişi bu siteyi ziyaret ediyor. Her gün 8 milyon sayfa ziyaretçimiz oluyor. Bize inananlar bizi yalnız bırakmıyorsa, biz niye üç kuruşluk dünya menfaati için köle olmayı kabul edelim ki?
Dostlar…
Bu sitenin emektarları var…
Hacer Alkan…
Bir çalışan değil Hacer, gerçek bir dost…
Ve Hacer’in ekibi…
En zor günümde…
Onlar da beni yalnız bırakmadı…
Daha çok işe sarıldılar, daha çok çalıştılar,
çalışıyorlar.
Allah onlardan razı olsun.
Allah bizi mahçup etmesin.
Allah bizi utandırmasın…
İyi ki varsınız, iyi ki İnternethaber var….
Nice yıllara İnternethaber.