Züppeleşen medyada çay ve simidin cazibesi!

Başlık bize değil, Haşmet Babaoğlu'na ait. Sabah'ın usta yazarı bir intihar girişiminin medyanın çarpıklığını nasıl da deşifre ettiğini yazmış.

GAZETECİLER.COM

Haşmet Babaoğlu bir intihar girişiminin kendisine düşündürdüklerini yazmış bugün. Ama mesele intihar, ölümi yaşam falan değil. Medyanın olayı yansıtma biçimi ve kullandığı dili

Züppeleşen medyada çay ve simidin cazibesi!

28 yaşındaki D.M. yüksek gerilim hattını taşıyan direğe çıkıp intihar etmek istemiş.

Tırmanmış direğe...

"Neden oradasın?" diye soran polislere...

"Memleketime gidecek param bile yok, karnım aç, yaşayıp ne yapacağım" cevabını vermiş genç adam.

"Sen in de, karakola gel hele, çay var, simit var; hele bir onları ye, iç, konuşuruz" demiş polisler.

İnmiş tırmandığı direkten D.M.

İnternetteki haber siteleri olayı "flaş.. flaş.." yaparak şu başlıkla verdiler: "Çay ve simidi duyunca intihardan vazgeçti."

Bir gazetemizde ise bu haberin başlığı şöyleydi: "İntihardan vazgeçiren ilginç ikili!"

***

Allah'ın günü...

Bizim gazetelerde...

Risotto pişirmenin incelikleri; 28 gün bekletilerek kurutulan etin lezzeti; trüf mantarının paha biçilmez özellikleri, Amerikan türü Cabernet şaraplarının damakta bıraktığı hisler hakkında makaleler döşenirken...

İş geldi nereye vardı, bakar mısınız!

Zenginliğe övgü, zenginliğe özenme, zenginliğe yaltaklanma derken...

Medyamız simit ve çayın çekiciliğini ancak bir intihar haberi vasıtasıyla idrak eder oldu!

Üstelik muazzam bir yabancılaşmayla onları "ilginç ikili" olarak anmaktan da çekinmedi!

Yoksa gelişme dedikleri...

Rafine zevkler ve globalleşen dünyanın etkisi dedikleri...

Bu muydu? Hey Yarabbim!