Zaman'da cemaat aydınlarına çaktı
Zaman Gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan cemaat aydınlarını şaşkına çevirecek bir yazıyla gündemde.
Elbette lafı sadece onlara değil.
Farklı cemaatlere tabii "İslami aydınların" tamamına...
Bu yazı cemaatçi aydınlar arasında sanırız bir tartışmanın fitilini ateşleyecek.
Birilerini kızdıracak belki ama haklılığı tescil edilecek bir çok tespiti de var.
İSLAMİ AYDINLARIN KÖRLÜĞÜ
Etyen Mahçupyan çok konuşulacak yazısında Arap ülkelerindeki değişimden yola çıkarak merceği Türkiye'ye çeviriyor. Şunları yazıyor:
"Türkiye bu yolu kanlı bir devrim üzerinden değil, evrimsel bir değişim çizgisi üzerinden yaşıyor. Bu noktada İslami kesim aydınlarının çok kritik bir işlevi olacak, çünkü inşa edilecek dünyanın normlarını oluşturup derinleştirmek kadar, onların toplumsal meşruiyetini sağlamak da öncelikle bu aydınların sorumluluğunda. Söz konusu fikrî önderlerin, içinde gizlendikleri kabuklarından sıyrılmalarında ve 'birbirleriyle konuşmalarında' büyük yarar var.
LAİKLERİN KUŞATMASI ALTINDAYDILAR
İslami kesim son döneme kadar laik intelijentsiyanın kuşatması altındaydı. Eleştiri de bu nedenle bir yandan Batı'ya ve modernliğe, diğer yandan da Kemalizm'e ve laikliğe yöneldi. Bu eleştiriler hem içerik olarak anlamlıydı, hem de kültürel muhafazakârlar arasında giderek filizlenen özgüvenin habercisiydi. Söz konusu kritik değerlendirmeler, Batı'nın aksak ve eksik yönlerini, modernliğin temel zaaflarını, Kemalizm'in kofluğunu, bizdeki laikliğin ikiyüzlülüğünü ortaya sererken, İslami kimliği de yeniden söz sahibi olmaya davet etmekteydi.
ŞİMDİ CEMAATİN DARALTICI
ETKİSİNDELER
DEMOKRAT ZİHNİYETTEN EPEYCE UZAKLAR
Bugün o noktanın geçildiğini söyleyebiliriz... Ne var ki
cemaatçiliğin İslami aydınlar üzerindeki daraltıcı
etkisi devam ediyor. Bu aydınlar birbirlerinin
düşüncelerini sadece karşılıklı övgü vesilesi
olarak kullanıyorlar. Anlaşamadıkları, onları ayıran noktalar
hakkında ise pek az şey okuyabiliyoruz. Dolayısıyla
konuların olgunlaşma ihtimalinin önüne set çekilmiş olurken
İslami cemaatin özeleştiriyi ima eden demokrat zihniyetten hâlâ
epeyce uzakta olduğunu da anlıyoruz.
CEMAAT İÇİ ELEŞTİRİDEN
KAÇINIYORLAR
Laik kesimin demokratlığı hazmedemeyen aydınları genellikle
evrensel ilkelerin ardına sığınarak 'temiz' kalmaya çalışır, olması
gerekeni savunurlar. Bu durum bireyselleşmeyi engelleyerek,
apolitik bir cemaatleşme yaratmıştır. İslami kesimin aydınları ise
aynı sonuca farklı bir yönden gidiyorlar... Normatif olanın
İslamiyet'te aranması yadırgatıcı olmasa da, sanki kitabi
doğruların hakiki insanlar üretebileceği türünden gerçekdışı bir
varsayıma yaslanmakla yetiniyorlar. Bu aydınların
yazılarında 'karşı cenah' son derece gerçekçi analizlere tabi
tutulurken, kendi cenahlarının gerçek insan malzemesi ve zihniyeti
üzerinde fikir serdedilmiyor. Dahası aynı mecrada yazanlar
bile birbirlerine 'kör' davranmayı tercih edebiliyor ve
cemaat içi eleştiriden kaçınıyor. Oysa bu tutum
güçlüye karşı mücadele verirken ne denli politikse, yeniden inşa
döneminde de o denli apolitik.
(...) HAMASETİN DİLİNE MAHKUM
OLDULAR
Artık bu konuşmayı duymak, İslami aydınların birbirlerinin sözü
üzerinde ne düşündüklerini okumak, aralarındaki farklılıkların
nedenlerini görmek, herhalde toplumun da hakkı. Yoksa buna da önce
İslami kesimin dışından birilerinin önayak olması mı gerekiyor?
Yazının tamamı için