Zaman yazarının Öcalan zikzakları
Öcalan'ın konuşturulması gerektiğini söyleyen Türköne, çok geçmeden çark ederek, Öcalan'ın susturulması gerektiğini savunmuştu. Şimdi ilk düşüncesine geri döndü.
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne'nin, devlet ile Öcalan
arasında muhataplık konusunda sık sık fikir değiştirdiği dikkatli
okurların gözlemlediği bir durum.
Birkaç ay önce yazdığı bir yazıda Öcalan'ın
konuşturulması gerektiğini söyleyen Türköne, çok geçmeden
çark ederek, Öcalan'ın susturulması gerektiğini
savundu. Dünkü yazısında ise, konjonktür gereği, Öcalan'ın
konuşturulması gerektiği tezine dönüverdi.
"Öcalan'ı konuşturun"
Türköne, 20 Aralık'ta kaleme aldığı yazısında,
Öcalan'ın barış açısından önemli bir faktör olduğunu
"saptamış" ve "olumlu veya olumsuz hiçbir
anlam yüklemeden objektif bir tespiti ifade edeyim: Artık sürecin
ana aktörlerinden ve oyun kurucularından biri Abdullah Öcalan.
Belki öncesinde de böyleydi; şimdi herkes bu durumu kavramış
oldu" demişti.
Öcalan'ın yakalandıktan sonra da örgütü yönettiğini anlatan Türköne, onun sözlerinin halen dinlendiğine dikkat çekmişti. "Onun yerine yeni bir lider geçmedi. Kararlar cezaevinde tecrit edilmiş bir şekilde yaşayan örgüt lideri tarafından alınıyor ve ikiletmeden icra ediliyor."
"Enterne edelim"
Aynı Mümtazer Türköne, Mayıs ayında "Terör bize yol
gösteremez!" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bu yazıda çok
sert bir dil kullanan Türköne, şu ifadelere yer verdi:
"Savaşı başlatan Abdullah Öcalan, terör eylemlerinin hasadını devşirmeye hazırlanıyor. 'Parlamento'dan karar çıkarsa, hükümet temsilci gönderip beni muhatap alırsa terörü durdururum' mesajı veriyor. Hayır! Öcalan da, terör örgütü de bu saatten sonra sadece susturulmalı. Koca devlet terör örgütünün iç hesaplaşmasında bir gruba avantaj sağlamak için hareket edemez. Abdullah Öcalan, PKK içinde kimse liderlik mücadelesine girmeye cesaret edemediği için otoritesini sürdürüyor. İllegal örgütler, iktidar mücadelesinin ve iç hesaplaşmaların acımasız ve kuralsız sürdüğü yerlerdir. PKK örgütsel bütünlüğünü, yerine kimseyi koyamadığı için Öcalan'la sağlıyor. Peki bugün Öcalan'ın sürmekte olan otoritesi ne işe yarıyor? Terörün ve terör üreten PKK'nın örgütsel uyumunu ve etkinliğini sürdürmesine değil mi? Dünyanın hangi devleti, cezaevindeki bir örgüt liderinin kendi halkına karşı acımasız bir savaşı sevk ve idare etmesine izin verir? Bırakın muhatap alınmayı, Öcalan'ın etkisizleştirilmesinin zamanı gelmedi mi? Terör yol göstermeyecek, ama önlem almayı da ihmal etmeyeceğiz. Öcalan artık enterne edilmeli."
"O kadar da önemli değil"
Bu sert çıkışının ardından, Öcalan'ın o kadar da belirleyici
olmadığını anlatmaya soyunan Türköne, ateşkes kararının Öcalan'dan
bağımsız olarak alındığını iddia etti. 17 Ağustos'ta,
"Öcalan bize, gün sona ererken 'bakın şimdi güneşe
batmasını emredeceğim' diyor. Olağan avukat görüşmesine engel olan
dibi delik koster bir şaka mıydı, yoksa devletin beceriksizliği mi?
Ama bize bir şeyi gösterdi: İmralı'nın onayı olmadan ateşkes ilan
edilebiliyormuş" diyen Türköne, bölgede açılıma destek
veren patronların önemli olduğunu yazmıştı.
"Öcalan'la görüşüldü" açıklamasının ardından
Öcalan'ı susuturmayı öneren, onun o kadar da önemli
olmadığını söyleyen Türköne, Sol internet sitesinin haberine göre
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in "Öcalan yakalanıp
getirildiği zamandan beri güvenlik güçleri ve devletin istihbarat
birimleri ihtiyaç duyulduğunda zaman zaman görüştü"
açıklamasının ardından, dünkü köşesinde keskin bir dönüş daha
yaptı.
Öcalan ile görüşülmesinin ne kadar doğal ve önemli olduğunu bu kez isim vermeden anlatan Türköne, "Terör, şiddet araçlarıyla siyasî sonuçlar devşirmeyi amaçlar. PKK silahları susturdu ve ateşkes ilan etti. Şu anda PKK silahsız hareket ettiğine ve gündemi stratejik ve taktik çıkışlarla tayin ettiğine göre, PKK siyasallaşmış olmuyor mu? PKK silah kullanmıyor, sadece siyaset yapıyor. Gündem belirlediğine göre başarılı oluyor. Peki kimin sayesinde? PKK'ya bu alanı kim açıyor? PKK'nın siyasallaşmasının terörden daha büyük bir tehlike olduğunu öne sürenler değil mi? 'PKK ile pazarlık' gündemi etrafında ilerleyen, partilerin referandum kampanyalarına bakarak, 'delinin kuyuya attığı bir taşı kırk akıllı çıkartmaya uğraşıyor' demek ne kadar doğru?" diyordu şimdi de.
"Silah susup siyaset konuştuğu zaman",
"terör siyasallaşıyor" itirazlarının yükseldiğini
yazan Türköne'nin, "Devlet PKK ile anlaştı mı?"
suçlamalarının da haksızlık olduğunu öne sürüp PKK'nın
siyasallaştığı tespitinden yola çıkarak ,
"görüşme"nin ne kadar doğal olduğunu anlattığı
yazısına ulaşabilirsiniz.