Zaman yazarından CHP iftarı için çarpıcı notlar...

Zaman yazarı A. Turan Alkan da CHP'nin verdiği iftara katılıp daveti köşesine taşıyan isimler arasında yer aldı.

GAZETECİLER.COM
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da verdiği iftar yemeği muhafazakar gazete yazarlarının büyük ilgisini görüyor. Zaman yazarı A. Turan Alkan da iftara katılıp daveti köşesine taşıyan isimler arasında yer aldı.

Kılıçdaroğlu'nun iftarda ortaya koyduğu profili mercek altına alan Zaman yazarı çarpıcı gözlemer aktardı. CHP'nin dindar seçmene ulaşmak için eski diyanet kadrolarına yaslanan bir yöntem öngördüğünü belirten Alkan, Kılıçdaroğlu'nun eksilerini ve artılarını yazdı. CHP liderinin "mütedeyyin" kitle ile "muhafazakar" kitle arasında bir ayrım yaptığını saptayan Zaman yazarı hem önerilerini hem de eleştirilerini paylaştı.

İşte A. Turan Alkan'ın CHP iftarından edindiği gözlemler:

...

-Hocam hocam, sizi CHP'lilerin iftarında görmüşler; ortalık yıkılıyor!

-Gizli saklı değil ki Çekirge; davet edilince icabet ettik, o kadar. Üstelik bugünlerde hele İstanbul'da uzak bir semte iftara gitmek enikonu fedâkârlık oldu. Üç saat yollarda debelendikten sonra ucu ucuna yetiştik iftara. İki saat de dönüş... Şöyle tasvir edeyim durumu da herkes gülsün. Sayın Kılıçdaroğlu Ankara'daki evine bizden önce varmıştır. Şaka gibi!

-CHP'nin resmi iftarı mıydı bu?

-Öyle sayılır; İstanbul teşkilatı ve vekil İhsan Özkes ev sahipliği yaptılar ama genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ev sahibiydi.

-Başka kimler vardı?

-Bizim gazeteden Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç ve bir kısım medyadan bazı yazarlara ilaveten davetlilerin ağırlığını Diyanet camiası meydana getirmişti. Toplam kırk kişi filan; dar kapsamlı samimi bir iftar oldu. Yemekten sonra her davetliye İhsan Özkes'in kaleme aldığı "Atatürk, CHP ve Din" adlı kitapçık dağıtıldı ki, iftarın amacını az buçuk imâ ediyor bu risâle.

-Nasıl yani?

-Kitapçık, benzerleri gibi Atatürk'ün samimi bir dindar olduğu anafikrini savunuyor. İmâ ettiği şey, "Yeni CHP"nin bu defa sahiden iktidar olmak istediğiydi bana göre; yani, "Laiklerin oyu yetmiyor, dindarların da kalbini kazanıp oyunu almak lâzım" düşüncesi.

-Bu niyeti samimi buluyor musunuz?

-Benim bir fikrim var ama peşin hükümlü davranmayacağım. Sayın Kılıçdaroğlu'nu, kendilerini dindar kitleye iyi ve doğru anlatmak endişesi içinde gördüm; samimi idi. Yarım saatlik konuşmasında bu husustaki temel yaklaşımını anladığımı zannediyorum. Şöyle bir şeydi: Kılıçdaroğlu dindar, kendi tabiriyle "mütedeyyin" kitle ile muhafazakârlar arasında fark görüyor. Dindarları daha sempatik, çünkü iddiasına göre Hz. Muhammed (sas) bir devrimci idi. Muhafazakârlar ise, statükoyu, sermayeyi, yolsuzluğu mubah gören, gelişmeye kapalı bir topluluk olarak olumsuzlanıyor zımnen.

-Bu yaklaşım doğru mu?

Yazının devamı için