Zaman yazarından cemaat gençliğine ilginç çağrı!

Dershane tartışmanın sert ve ciddi kalıplardan çıkması gerektiğini yazan Ahmet Turan Alkan cemaat gençliğine Gezi tarzı mizah yapmaları için çağrı yaptı...

GAZETECİLER.COM
Zaman gazetesinin kıdemli kalemlerinden Ahmet Turan Alkan bugünkü yazısında yine dershaneleri konu alsa da bu kez hayli farklı bir yöntem denedi.

CEMAAT GENÇLİĞİNE GEZİ TARZI KAMPANYA ÇAĞRISI

Tartışmanın hayli gergin ve ciddi bir düzlemde yürüdüğünü kaydeden Alkan "neden hiç mizah yapılmıyor" diye yakındı. Dershane kampanyası yürüten cemaat gençliğine seslenen alkan "Nerede bunun mizah boyutu gençler? Nerede birbirinden zihin açıcı karikatürler, komik sloganlar; nerede muhalefetin en keskin ama en insânî yanını inşâ eden zekâ eseri buluşlar, skeçler, afişler, sloganlar?" diye sordu.

İÇİNDE "MEYHANE" GEÇEN ŞARKILARI "DERSHANE" İLE DEĞİŞTİ!

İçinde "meyhane" geçen kederli şarkıları dershane tartışmasına uyarlayan Zaman yazarı şarkı sözlerini "meyhane" yerine "dershane" koyarak yeniledi. Ortaya çıkan sonuç hayli ilginç:

“Ne senden geçerim, ne dershaneden”

“Dershanelerde akşam olunca beni ara”

"Bu akşam bütün dershanelerini dolaştım İstanbul’un"

“Köşe başı dershane/ Asmadandır kapısı/ Ben gözüme almışım/ Onbeş sene mapusu”

 “Dershaneye gömün beni/ Sınav sınav vurun beni... "

İşte Alkan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Kaç günden beri son derece ciddi bir edâ ile hayli ağır bir söz düellosu, hatta salvo ateşi altında bunaldık ve farkındaysanız artık aynı cümleler üçüncü kere tekrar edilmeye başlandı. Çehreler gergin, yumruklar sıkılmış vaziyette derdimizi anlatmaya çalışırken konuya mizahın diliyle yaklaşmayı denemek kimsenin aklına gelmiyor (Tabii bu arada Hilmi Yavuz Hocamız’ın dünkü köşesine eklediği zarif notun hakkını vermemezlik etmeyelim. Diyor ki Hoca, dershaneler tartışmasında, çağrışım bu ya, ‘bütün ‘tersanelerine’ değil de, ‘bütün dershanelerine  girilmiş…’ deyiverdim, birdenbire… Nedense!) Biz bunca meşakkat altında ağır ve oturaklı itiraz cümleleri ararken, yaşlarının yekûnu neredeyse birbuçuk yüzyılı bulan iki çınarın (Bu arada kendime de Hilmi Hoca sâyesinde güzel bir pâye çıkarmış oluyorum!) oturup kelime oyunu yaparak meseleye mizahi bir boyut katma ihtiyacı duyması, gençler namına zül addedilse yeridir.

Nerede bunun mizah boyutu gençler? Nerede birbirinden zihin açıcı karikatürler, komik sloganlar; nerede muhalefetin en keskin ama en insânî yanını inşâ eden zekâ eseri buluşlar, skeçler, afişler, sloganlar?

Bu durum bana vaktiyle bazı gençlerin şikâyetini hatırlatıyor; şöyle sızlanmışlardı bir defasında, “Bize okuyun okuyun deyip durmayın lütfen; vatan için ölürüz ama okumak!..” Espri yapmayı en azından hafiflik, bayağılık kabul eden ananemizde belki de değişmesi gereken bazı unsurlar vardır; ötedenberi hepimize telkin edilen ciddiyet ve âbus yüzlülük daha ziyade otoriter rejimlerde takınılması gereken bir koruyucu maske; gülmenin hoş karşılanmadığı mekânları aklınızdan geçirin bir kere: Kütüphaneler, cenaze törenleri, okullar, hastaneler, kamu kurumları vb. Bu yasakta gülme eyleminin ne kadar eleştirici, hatta doz aşımında tahrib edici olduğunun kabulü saklı değil midir? Oysaki demokrasiler, bayağılığa düşmemek kaydıyla siyasetçilere gülebilmemize ve gülerek cezalandırmaya da teorik bir şans veriyor; bu imkânı niçin kullanmayız?

Sosyal medyadan anlamam fakat bir hesabı olan herkese mizahla eleştiri fırsatı sunabilmesi için iyi bir imkân olduğunu söylüyorlar; alınız size medya!

Ve unutmayınız sakın, iyi espri mutlaka adresini bulur!

AHMET TURAN ALKAN'IN TÜM YAZILARI
İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Salih Tuna: Ne yapmalı