Zaman yazarı Erdoğan-Avşar zirvesini tiye aldı!

Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan, "Kim bilir: Hülya Avşar bilir!" diyerek Başbakan'la Avşar yaptığı görüşmeyi tiye aldı...

GAZETECİLER.COM
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan, Gezi Parkı krizine çözüm arayışlarını konu aldığı yazısında Başbakan Erdoğan'ın Hülya Avşar'la görüşmesini

Hayli mizahi ve ironik bir dil kullanan Alkan, çekirge-usta diyalogları şeklinde kaleme aldığı yazısında hükümetin Gezi Parkı sürecindeki politikalarına esaslı eleştiriler yöneltti. Başbakan'ın Hülya Avşar'la görüşmesine de değinen Zaman yazarı "Kim bilir: Hülya Avşar bilir!" diyerek söze başlayan Alkan "Bunlar derin hikmetler Hocam, senin benim gibi fâniler nasıl bilsin? Bilse bilse Hülya Avşar bilir!" diyerek Avşar ile Erdoğan görüşmesini tiye aldı.

İşte Alkan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

-Büyük konuştun hocam, ne demek öyle “Daha da yazmam gezi mezi” filan?-Hâlâ aynı fikirdeyim Çekirge kardeş; bu yüzden işbu mülakat burada biter!

-Aman hocam, kerem buyrun. Sizin Servet-i Fünûn edebiyatıyla uğraştığınız günlerde önemli gelişmeler oldu. Yeni bir durum, yeni değerlendirmeleri gerektirir. Mesela referandum veya plebisit neyse... diyelim ki halk oylaması; sizce isabetli mi?

-Kandırdın beni yine Çekirge. Söyleyim: Adı her neyse, işte o hiç de parlak bir fikir değil.

-Niçin? Halkın dediği olacak neticede!

-Alâkası yok. Evvelâ ortada yürütmeyi durduran yargı kararı var; o karar kesinleşmedi henüz. Beklenecek. Danıştay başkanı doğru tesbitte bulundu.

-Diyelim ki yargı kararı, “yapılmasında mahzur yoktur” şeklinde çıktı, o zaman halk oylaması anlam kazanmaz mı?

-Yine de anlamı olmayacak, çünkü Nasreddin Hoca’nın rüyasında sakalından fare geçmesi gibi yol haline gelecek. Halk oylamasına götürülecek ne kadar ihtilâflı konunun sırada beklediğini tahmin edebilir misin? Sadece İstanbul’la ilgili projeler için bile yüzlerce plebisit maddesi çıkar. Yönetimin mânâsı kalmaz.

-Öyle olmaz, böyle olmaz; ne demeye getiriyorsun sen Hocam?

-Üslûbundaki patavatsızlığı gençliğine hamlederek cevap veriyorum ki, plebisit meselesi, bir zaman kazanma taktiğidir ve nereden baksan sandığın ortaya konulması en azından üç ayı bulur; o zamana gündem değişir vesaire. Herhalde bu ihtimâl hesab ediliyor. Velev ki sandığa gidildi, sonuç belli oldu...

-Tahmininiz?

-Ben evet oyu vermem; projenin müellif mimarı olsam bile yapılsın diye oy kullanmam. Sâkıt hükmündedir; ölü cenin yani. Tahminime göre o sandıktan evet çıkma ihtimâli de ayrıca pek zayıf. Hükümet kamuoyunu yönetmekte zannedildiği gibi başarılı değil. Kaybedeceklerdir.

-Ya evetler fazla çıkarsa?

-Pirüs Zaferi olur; değmez. Yapılacak şey, tâ başından beri “mahkeme kararına saygılıyız” duruşuyla çaktırmadan bu projeden vazgeçmekti. Eylemcilerin elindeki en mâkul sebebi ortadan kalkardı; hukuka ve kamuoyunun taleplerine saygılı yönetim imajı da cabadan kâr. Gelelim hayırların galebesi ihtimâline...

-Ne olur hayırlar fazla çıkarsa?

Yazının devamı için



Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın