Zaman ve STV kaybetti çünkü...
STV ve Zaman, Akit'i aratmayan Ruşen Çakır kampanyasıyla kaybetti..
GAZETECİLER.COM
Haftanın medya bombası Zaman-STV grubunda patladı. Medyada Gülen Cemaati'ni temsil eden grup bütün gücüyle Vatan yazarı Ruşen Çakır'ı hedef alan bir kampanyaya başlattı...
Ruşen Çakır, Fenerbahçe ile Gülen Cemaati arasındaki gerilimi konu alan bir dizi yazıyla gündemdeydi. Çakır'ın daha çok okurlardan gelen tepkileri derlediği yazıları ilk başta cemaatten çok Fenerbahçe taraftarından tepki almıştı. Twitter ve sözlüklerde Öakır'ın yazı dizisine yönelik "suya sabuna dokunmamak, fazla nötr kalmak" gibi eleştiriler öne çıkmıştı.
Ancak ilginç bir şekilde "suya sabuna dokunmadığı" için eleştiri alan bu yazı dizisi bittikten sonra Fenerbahçe mali kongresinde cemaati hedef alan bazı konuşmalarınyapılınca işler değişti. Çakır'ın yazısı dizisi cemaat medyasından kelimenin tam anlamıyla şoke eden bir tepki aldı. Ekrem Dumanlı'nın köşesinde ve STV bültenlerinde açıktan hedef alınan Çakır için MİT ajanı iması bile yapıldı. Hatta provaktör damgası vurmakla yetinmeyen STV işi "bundan sonra hizmetin başına gelecek herhangi kötü bir şeyden Ruşen Çakır sorumludur" diyecek noktaya vardırdı.
Köşesi ve kaleminden başka hiç bir gücü olmayan bir gazeteci için bu kadar ağır bir kampanya görünür olanın dışında anlamlar taşır. Çakır'ın yazı dizisinin içerik ve etkinlik olarak böyle bir tepkiyi gerektirmediği gün gibi ortada olduğuna göre "neden" diye sormadan edemiyoruz. İki ihtimal var. Ya Çakır üzerinden birilerine (burada herkese) bir mesaj veriliyor (bkz: Dokunan yanar) ya da Çakır'la bir başka çelişkinin hesabı görülüyor. Hatta ikisinin birden geçerli olduğu bir ihtimal de geçerli olabilir. Sorun şu ki medyadaki etkinliği ve gücü sadece köşesiyle sınırlı olan bir ismi "başımıza geleceklerden sorumludur" denecek düzeyde hedef almanın inandırıcı bir yanı yok. Çakır, bir medya patronu, gazete yöneticisi, herhangi bir örgütlülüğün sözcüsü falan değil. Bildiğiniz köşe yazarı, o kadar... Küçümsemek için değil ancak cemaat için bu kadar büyük bir tehtid olmadığı ortada. Sabih Kanadoğlu'nun 367 iddiası ne kadar ikna ediciyse Çakır'ı hedef alan bu kampanya da o kadar ikna ediyor.
Ruşen Çakır kampanyası Vatan yazarına ne kaybettirir belli değil. Daha güçlenerek de çıkabilir... Ancak, STV ve Zaman'ın tek bir köşe yazarı üzerinde bu kadar abanmasının kendilerine kazandıracağı hiç bir şey yok.
STV ve Zaman, Akit'i aratmayan Ruşen Çakır kampanyasıyla kaybetti..
Haftanın medya bombası Zaman-STV grubunda patladı. Medyada Gülen Cemaati'ni temsil eden grup bütün gücüyle Vatan yazarı Ruşen Çakır'ı hedef alan bir kampanyaya başlattı...
Ruşen Çakır, Fenerbahçe ile Gülen Cemaati arasındaki gerilimi konu alan bir dizi yazıyla gündemdeydi. Çakır'ın daha çok okurlardan gelen tepkileri derlediği yazıları ilk başta cemaatten çok Fenerbahçe taraftarından tepki almıştı. Twitter ve sözlüklerde Öakır'ın yazı dizisine yönelik "suya sabuna dokunmamak, fazla nötr kalmak" gibi eleştiriler öne çıkmıştı.
Ancak ilginç bir şekilde "suya sabuna dokunmadığı" için eleştiri alan bu yazı dizisi bittikten sonra Fenerbahçe mali kongresinde cemaati hedef alan bazı konuşmalarınyapılınca işler değişti. Çakır'ın yazısı dizisi cemaat medyasından kelimenin tam anlamıyla şoke eden bir tepki aldı. Ekrem Dumanlı'nın köşesinde ve STV bültenlerinde açıktan hedef alınan Çakır için MİT ajanı iması bile yapıldı. Hatta provaktör damgası vurmakla yetinmeyen STV işi "bundan sonra hizmetin başına gelecek herhangi kötü bir şeyden Ruşen Çakır sorumludur" diyecek noktaya vardırdı.
Köşesi ve kaleminden başka hiç bir gücü olmayan bir gazeteci için bu kadar ağır bir kampanya görünür olanın dışında anlamlar taşır. Çakır'ın yazı dizisinin içerik ve etkinlik olarak böyle bir tepkiyi gerektirmediği gün gibi ortada olduğuna göre "neden" diye sormadan edemiyoruz. İki ihtimal var. Ya Çakır üzerinden birilerine (burada herkese) bir mesaj veriliyor (bkz: Dokunan yanar) ya da Çakır'la bir başka çelişkinin hesabı görülüyor. Hatta ikisinin birden geçerli olduğu bir ihtimal de geçerli olabilir. Sorun şu ki medyadaki etkinliği ve gücü sadece köşesiyle sınırlı olan bir ismi "başımıza geleceklerden sorumludur" denecek düzeyde hedef almanın inandırıcı bir yanı yok. Çakır, bir medya patronu, gazete yöneticisi, herhangi bir örgütlülüğün sözcüsü falan değil. Bildiğiniz köşe yazarı, o kadar... Küçümsemek için değil ancak cemaat için bu kadar büyük bir tehtid olmadığı ortada. Sabih Kanadoğlu'nun 367 iddiası ne kadar ikna ediciyse Çakır'ı hedef alan bu kampanya da o kadar ikna ediyor.
Ruşen Çakır kampanyası Vatan yazarına ne kaybettirir belli değil. Daha güçlenerek de çıkabilir... Ancak, STV ve Zaman'ın tek bir köşe yazarı üzerinde bu kadar abanmasının kendilerine kazandıracağı hiç bir şey yok.
STV ve Zaman, Akit'i aratmayan Ruşen Çakır kampanyasıyla kaybetti..