Yürrü be Ertuğrul!.. Seninle gelmezsem namerdim!..
Ey 777 bin km karelik koca Türkiye'nin sorununu sadece Güneydoğu'ya hapsetmiş efendiler!..
ADNAN BERK OKAN
Rahmetli babacığım bir gün sohbet esnasında; "her insanın omzunda görünmeyen bir heybe bulunur; heybenin ön cebinde başkalarının kabahatleri, arka cebinde ise kendi kabahatlerimiz vardır" dedikten sonra devam etmişti, "sen kendi kabahatlerini ön cebe, başkalarınkileri arka cebe koy"...
Önce gazeteciler.com'da okudum haberini...
Sonra da medyatakip'te programın tamamını izledim.
Aaaa....
Bir de ne göreyim?..
Heybesinin ön cebine kendi kusurlarını, arka gözüne de başkalarının kusurlarını koymuş; yeri geldiğinde iki gözü kullanmakta da adil davranmaya özen gösteren Ertuğrul Özkök hala yıldırılamamış...
Hala korkutulamamış...
Hala onu kendileri gibi taraflardan birinin koltuk altına itememişler...
Hala dik kafalı...
Hala aklına eseni söylüyor...
Ve bendeniz, hakkında "övücü" tek laf etmenin bile (halen) "çok tehlikeli" olduğu bu adama hak verecek, "helal olsun hemşerim" (ailelerimiz Bulgaristan Kırcali Sancağı göçmeni ya) diyeceğim...
Diyeceğim be arkadaş...
Öveceğim be arkadaş...
Çünkü hak ediyor...
İnanmıyorsanız arşive girip dünkü (28.12.2012) Medya Mahallesi'ni (CNNTÜRK) izleyin, söylediklerini dinleyin...
Köşe yazarlığının bir tarafa ait olmak ve ait olunan tarafın alkışlarını almak için yapıldığı bir medyada, onun bu ilkeli ve hatta tarafların hepsine isyankâr tavrının nasıl da "erdemli" bir duruş olduğunu görün...
Kendi bildiğini okuyor...
Ertuğrul Özkök, hemen her köşe yazarının kendi yandaşı olduğu cemaatin müritlerine oynadığı bir medyada ekrana çıkıp (hem de Ayşenur Arslan gibi bir yılmaz cumhuriyetçi ve hükümet muhalifine; Akif Beki gibi sarsılmaz ve yıkılmaz bir Erdoğan hayranına rağmen) kendi bildiğini okuyor...
Ve ben böylesine bir cesur yüreğin yanında yer almayacağım da ne yapacağım?..
Arkadaş...
Anama da sövseniz ben bu Ertuğrul'a destek veririm...
Avradıma ağır sözel saldırılarda da bulunsanız ben bu arkadaşın bu ilkeli ve erdemli tavrından taraf olurum...
Efendim; arkadaş "28 Şubatçıymış..."
Bana ne yahu!..
Efendim; Ahmet Kaya için "şerefsiz" diye manşet atmışmış...
Ulan hanginiz 28 Şubat'ta kahramandınız da hapislere düşüp çile çektiniz?..
Ulan hanginiz bir Ahmet Kaya eseri dinledikten sonra onun çok sevdiği ve herkes için kullandığı "şerefsiz" tanımlamasını onun için kullanmadınız?..
Ertuğrul'un bu ironiyi manşetten yapması mı suç yani?..
O da sizin gibi, bir şarkısını dinledikten sonra, "ulan şerefsiz ne okuyor be!" mi deseydi içinden, gizlice...
Ulan hanginiz 28 Şubatçılar yüzünden işsiz kaldınız da ekmek parası peşinde koştunuz?..
Bugün sizlere bakıyor; kişiliksiz, kimliksiz duruşlarınızı görüyorum da "28 Şubatçı" diye suçladığınız Ertuğul Özkök'e koşup sarılmak, yüzünden, gözlerinden öpmek;
"yahu biz sana haksızlık etmişiz; sen darbeci falan değil; ülkenin gerçeklerini en iyi gören ve karların yolları kapamasını önleyen dozermişsin" demek geliyor içimden...
Neden?.. Niçin?.. Niye?..
İlle de sadece "Uludere" diye tutturan Ayşenur Arslan'a:
"(Bingöl kırsalında) 33 er öldürüldü. Kafalarına sıkıla sıkıla öldürüldü. Böyle bir anma günü yaptık mı?" sorusunu duyduğumda "işte bu be Ertuğrul... gazeteci hafızası işte bu!.." diye söylendim kendi kendime"... "Özgür, derinlikli, bugüne saplanıp kalmayan hafıza bu!"...
Ve yine Özkök, Uludere üzerinden siyaset yapıldığına işaret edip şöyle diyor:
"Ayşenur sen haberi sunarken Hükümet ve devlet adına kimse var mı dedin? Hükümetten biri olursa olay çıkar orada. Sormuyorsun ama CHP'den kimse var mı diye?."
Ey muhalif medya!..
Ve ey iktidar medyası!.
Hani kendi pencerelerinizden haykırırken yüreklerinizdekini dışarı fırlatıyordunuz?..
İyi ama Ertuğrul'un şu cümlesini neden hiçbiriniz kuramadınız şimdiye kadar?.
Neden?..
Niçin?..
Niye?..
Yoksa sıkmadı mı yine?..
Ve şunları da Ertuğrul söylüyor okur musunuz?..
"Güneydoğu'da bir Kürt sorunu yok bence. İstanbul, Balıkesir, İzmir var. bu sorunu Güneydoğu'da çözersiniz, hatta orası bir gün ayrılır gider. Ama buradaki Kürtleri düşünmeden nasıl konuşabiliriz. Bundan 10 sene sonra başka şehirlerde gelecek bu sorun karşımıza. Beni bu söylediklerim nedeniyle dövebilirsiniz ama ortada böyle bir durum var."
Tam Şair Eşrefliksiniz
Ey 777 bin km karelik koca Türkiye'nin sorununu sadece Güneydoğu'ya hapsetmiş efendiler!..
Ne diyorsunuz?..
"Haklı" diyorsunuz içinizden değil mi?..
Ama...
Dışınızdan söyleyemiyorsunuz...
Çünkü...
Bunları söyleyen kişi; "öcüleştirmeye" çalıştığınız, "kişiliğini, keyfiliğini, özgürlük anlayışını, isyankârlığını" linç etmekten "şehevi" bir "zevk" aldığınız Ertuğrul Özkök...
Sizi gidi siziiii...
Siz varsınız ya siz...
Siz tam Şair Eşrefliksiniz siz...
Deeeee...
Büyük şairin edep ölçüsü bu siteye uymuyor...
Yoksa ben ustanın hangi dörtlüğünü ödünç alıp da size karşı kullanacağımı çok iyi biliyorum...
Devam be Ertuğrul...
Devam be arkadaş...
Yürrü be hemşerim!..
Yürrü ki makul çoğunluğun, bu arsız azınlığın yüzlerine tükreceği gün çok yakındır.
adnanberkokan@gmail.com
Rahmetli babacığım bir gün sohbet esnasında; "her insanın omzunda görünmeyen bir heybe bulunur; heybenin ön cebinde başkalarının kabahatleri, arka cebinde ise kendi kabahatlerimiz vardır" dedikten sonra devam etmişti, "sen kendi kabahatlerini ön cebe, başkalarınkileri arka cebe koy"...
Önce gazeteciler.com'da okudum haberini...
Sonra da medyatakip'te programın tamamını izledim.
Aaaa....
Bir de ne göreyim?..
Heybesinin ön cebine kendi kusurlarını, arka gözüne de başkalarının kusurlarını koymuş; yeri geldiğinde iki gözü kullanmakta da adil davranmaya özen gösteren Ertuğrul Özkök hala yıldırılamamış...
Hala korkutulamamış...
Hala onu kendileri gibi taraflardan birinin koltuk altına itememişler...
Hala dik kafalı...
Hala aklına eseni söylüyor...
Ve bendeniz, hakkında "övücü" tek laf etmenin bile (halen) "çok tehlikeli" olduğu bu adama hak verecek, "helal olsun hemşerim" (ailelerimiz Bulgaristan Kırcali Sancağı göçmeni ya) diyeceğim...
Diyeceğim be arkadaş...
Öveceğim be arkadaş...
Çünkü hak ediyor...
İnanmıyorsanız arşive girip dünkü (28.12.2012) Medya Mahallesi'ni (CNNTÜRK) izleyin, söylediklerini dinleyin...
Köşe yazarlığının bir tarafa ait olmak ve ait olunan tarafın alkışlarını almak için yapıldığı bir medyada, onun bu ilkeli ve hatta tarafların hepsine isyankâr tavrının nasıl da "erdemli" bir duruş olduğunu görün...
Kendi bildiğini okuyor...
Ertuğrul Özkök, hemen her köşe yazarının kendi yandaşı olduğu cemaatin müritlerine oynadığı bir medyada ekrana çıkıp (hem de Ayşenur Arslan gibi bir yılmaz cumhuriyetçi ve hükümet muhalifine; Akif Beki gibi sarsılmaz ve yıkılmaz bir Erdoğan hayranına rağmen) kendi bildiğini okuyor...
Ve ben böylesine bir cesur yüreğin yanında yer almayacağım da ne yapacağım?..
Arkadaş...
Anama da sövseniz ben bu Ertuğrul'a destek veririm...
Avradıma ağır sözel saldırılarda da bulunsanız ben bu arkadaşın bu ilkeli ve erdemli tavrından taraf olurum...
Efendim; arkadaş "28 Şubatçıymış..."
Bana ne yahu!..
Efendim; Ahmet Kaya için "şerefsiz" diye manşet atmışmış...
Ulan hanginiz 28 Şubat'ta kahramandınız da hapislere düşüp çile çektiniz?..
Ulan hanginiz bir Ahmet Kaya eseri dinledikten sonra onun çok sevdiği ve herkes için kullandığı "şerefsiz" tanımlamasını onun için kullanmadınız?..
Ertuğrul'un bu ironiyi manşetten yapması mı suç yani?..
O da sizin gibi, bir şarkısını dinledikten sonra, "ulan şerefsiz ne okuyor be!" mi deseydi içinden, gizlice...
Ulan hanginiz 28 Şubatçılar yüzünden işsiz kaldınız da ekmek parası peşinde koştunuz?..
Bugün sizlere bakıyor; kişiliksiz, kimliksiz duruşlarınızı görüyorum da "28 Şubatçı" diye suçladığınız Ertuğul Özkök'e koşup sarılmak, yüzünden, gözlerinden öpmek;
"yahu biz sana haksızlık etmişiz; sen darbeci falan değil; ülkenin gerçeklerini en iyi gören ve karların yolları kapamasını önleyen dozermişsin" demek geliyor içimden...
Neden?.. Niçin?.. Niye?..
İlle de sadece "Uludere" diye tutturan Ayşenur Arslan'a:
"(Bingöl kırsalında) 33 er öldürüldü. Kafalarına sıkıla sıkıla öldürüldü. Böyle bir anma günü yaptık mı?" sorusunu duyduğumda "işte bu be Ertuğrul... gazeteci hafızası işte bu!.." diye söylendim kendi kendime"... "Özgür, derinlikli, bugüne saplanıp kalmayan hafıza bu!"...
Ve yine Özkök, Uludere üzerinden siyaset yapıldığına işaret edip şöyle diyor:
"Ayşenur sen haberi sunarken Hükümet ve devlet adına kimse var mı dedin? Hükümetten biri olursa olay çıkar orada. Sormuyorsun ama CHP'den kimse var mı diye?."
Ey muhalif medya!..
Ve ey iktidar medyası!.
Hani kendi pencerelerinizden haykırırken yüreklerinizdekini dışarı fırlatıyordunuz?..
İyi ama Ertuğrul'un şu cümlesini neden hiçbiriniz kuramadınız şimdiye kadar?.
Neden?..
Niçin?..
Niye?..
Yoksa sıkmadı mı yine?..
Ve şunları da Ertuğrul söylüyor okur musunuz?..
"Güneydoğu'da bir Kürt sorunu yok bence. İstanbul, Balıkesir, İzmir var. bu sorunu Güneydoğu'da çözersiniz, hatta orası bir gün ayrılır gider. Ama buradaki Kürtleri düşünmeden nasıl konuşabiliriz. Bundan 10 sene sonra başka şehirlerde gelecek bu sorun karşımıza. Beni bu söylediklerim nedeniyle dövebilirsiniz ama ortada böyle bir durum var."
Tam Şair Eşrefliksiniz
Ey 777 bin km karelik koca Türkiye'nin sorununu sadece Güneydoğu'ya hapsetmiş efendiler!..
Ne diyorsunuz?..
"Haklı" diyorsunuz içinizden değil mi?..
Ama...
Dışınızdan söyleyemiyorsunuz...
Çünkü...
Bunları söyleyen kişi; "öcüleştirmeye" çalıştığınız, "kişiliğini, keyfiliğini, özgürlük anlayışını, isyankârlığını" linç etmekten "şehevi" bir "zevk" aldığınız Ertuğrul Özkök...
Sizi gidi siziiii...
Siz varsınız ya siz...
Siz tam Şair Eşrefliksiniz siz...
Deeeee...
Büyük şairin edep ölçüsü bu siteye uymuyor...
Yoksa ben ustanın hangi dörtlüğünü ödünç alıp da size karşı kullanacağımı çok iyi biliyorum...
Devam be Ertuğrul...
Devam be arkadaş...
Yürrü be hemşerim!..
Yürrü ki makul çoğunluğun, bu arsız azınlığın yüzlerine tükreceği gün çok yakındır.
adnanberkokan@gmail.com