Yılmaz Özdil'e en ağır yumruk yanıtı!
Hürriyet gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, gazetesinin yazarı Yılmaz Özdil'e kişisel web sitesinde sert bir yanıt verdi.
GAZETECİLER.COM - Hürriyet
gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici,
gazetesinin yazarı Yılmaz Özdil'e kişisel web
sitesinde sert bir yanıt verdi.
"Okur Temsilciliği amacının dışına çıkarak, gazetenin bir yazarı
ile kavgaya girişmiş" olmamak için Özdil'e yanıtını kişisel web
sitesinde yayınlayan Bildirici, "Savcıdan belge almak etik
sorunları çözmez" diye yazdı.
İşte Hürriyet'in Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin Hürriyet
yazarı Yılmaz Özdil'e verdiği yanıttan çarpıcı bir bölüm:
SAVCIDAN BELGE ETİK
SORUNLARI ÇÖZMEZ
Hürriyet yazarı Sayın Yılmaz Özdil'in bana yanıt vermek için ne bu
kadar beklemesine gerek vardı, ne de savcılıktan takipsizlik kararı
almasına. Nihayetinde 14 Nisan'da çıkan "Yumruk"
başlıklı yazısına ilişkin düşüncemi aktarmıştım. "..Keşke
Özdil, bu satırların ardından o yumruğu onaylamadığını belirten ve
şiddeti eleştiren bir ifade kullansaydı. Bu şekliyle bir onay
havası doğuyor maalesef" demiştim özetle.
Kaldı ki, sadece ben değil okuyan epeyce bir insan da eleştirmişti Sayın Özdil'i. Köşesinden "O yumruğu onaylamıyorum" diye yazıp tartışmayı noktalayabilirdi. Ama o bunu yapmak yerine tam üç ay bekledi. Aldığı iki takipsizlik kararının ardından geçen hafta izin dönüşünde bütün eleştirilere ve bu arada bana da yanıt verdi.
NEDEN KİŞİSEL WEB
SAYFASINDAN CEVAP VERDİ?
Ben cevap hakkımı kullanmak için kimseyi beklemeyeceğim. Ancak önce
bu yanıtı Hürriyet'te Okur Temsilcisi köşesinde
vermeyi düşündüm. Sonra arkadaşlarla konuştuk ve bu yanıtı oradan
vermemin yanlış olacağında görüş birliği sağladık. O köşede Okur
Temsilciliği amacının dışına çıkarak, gazetenin bir yazarı ile
kavgaya girişmiş olacaktım. O nedenle Özdil'e hak ettiğine
inandığım bu yanıtı o zeminde değil, kişisel web sayfamda vermenin
daha uygun olacağına karar verdim.
Birincisi yanıt yazısında kendisine yönelttiğim eleştiriyi aktarırken yazmadığım ifadeleri kullanmış. Ben kendisinin "basın ahlakına uymadığını" yazmamıştım. DYH Yayın İlkeleri'nin "Şiddet ve zorbalığı özendirici veya kışkırtıcı, bireyler, topluluklar ve uluslararasında nefret ve düşmanlığı körükleyici yayın yapmaktan kaçınılır" maddesini hatırlatmakla yetinmiştim.
Sayın Özdil, kendi sözlerini de deforme ederek yansıttı yanıtında. "Yumruk" başlıklı yazısında "Yumruğunu 'adaletin tokmağı' yerine koyup Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu" diye yazmıştı. Nedense asıl eleştirildiği bu cümleyi yeni yazısında es geçti.
İkincisi, kendisini aramadan yazısıyla ilgili düşüncemi aktarmamın yanlış olduğunu savundu ve gazeteciliğin "tarafların görüşlerine başvurma" kuralına uymadığımdan dem vurdu. Haber yazılırken tarafların görüşlerine başvurulması gerektiği doğrudur. Ancak bir köşe yazısını değerlendirirken, yazarına "Burada ne kastettiniz? Sizin yazınız kendini anlatamıyor" denir mi? Elbette denmez. Sanırım kendisi de yazılarını yazarken taraflardan görüş almıyordur.
YAZMAK İÇİN İZİN
İSTEMİYORUM
Evet kendisini aramadan yazdım. Yazmadan önce arasaydım bu "yazmak
için izin istediğim" şeklinde anlaşılabilirdi. Ya da daha kötüsü
kendisinden savunma istediğimi düşünebilirdi.
Nitekim Sayın Özdil, beni "Neden aramadın?" diye eleştirdiği yazısının bir alt paragrafında da Basın Konseyi'ne "Savunmamı isteyecekse, savcı ister, başkasının haddine değil. Bu nedenle savunma mavunma vermedim" yanıtı verdiğini yazdı. Bu da gösteriyor ki, aramayarak öngörülü davranmışım.
Bir noktayı da okurun bilgisine sunmakta yarar var; önce değil ama o yazım çıktıktan sonra, kendisini aradım. Çünkü aramadığımdan yakındığını, oraya buraya şikayet ettiğini duymuştum. Ama telefonuma çıkmadı.
Üçüncü olarak yönelttiği "adaletin kararını beklemeden yazdığım" eleştirisini hiç anlamadım. Sanıyorum etik konusunu tartışıyoruz, bir hukuk sorununu değil! Her mesleki etik tartışmasında savcılıklara mı başvuracağız?
"HÜRRİYET'İN OKUR
TEMSİLCİSİ ARKADAŞ"
Gelelim benden ismimi vermeden "Hürriyet'in okur temsilcisi
olan arkadaş" diye bahsetmesine ve "Özür
beklemiyorum. Bu ayıpla yaşasın" sözlerine. Bu gerçekten
yadırgatıcı bir tavır. Bu tarz ifadeler fikri bir tartışmada değil,
olsa olsa bir kavgada kullanılabilir. Oysa ben Okur Temsilcisi
olarak düşüncelerimi yazıyorum; okurlardan gelen eleştirileri
gazetem ve mesleğim için bir artı değere dönüştürmeye
çalışıyorum.
Ayrıca ne ben "Sayın" diyerek onu büyültürüm, ne de kendisi adımı vermeyip "ayıplayarak" beni küçültebilir! Hatta özür de dilerim gerekirse. Tek koşulla. Sayın Özdil'in "O yumruğu onaylamıyorum. Şiddete karşıyım" demesi yeterli, savcılıktan yeni belge almasına da gerek yok. Bu kadar basit aslında bu mesele.
Zira bir gazetecinin her koşulda şiddete karşı olması, onay vermemesi bu mesleğin olmazsa olmazlarındandır.