Yılmaz Özdil'den olay Ahmet Davutoğlu yazısı
Yılmaz Özdil bugün Sözcü'deki köşesinde Ahmet Davutoğlu'nu yerden yere vurdu.
Grup Ayna'nın ünlü şarkısı "Kiziroğlu Mustafa Bey"
şarkısı 2014 yılında Ahmet Davutoğlu'na uyarlanmıştı,
hatırlarsınız. Sözleri uyarlayan da Uğur Işılak!
Niye burdan girdik meseleye?
Çünkü Yılmaz Özdil bugün Sözcü'deki yazısına bu uyarlama işe
başlıyor.
Adam kim, yiğit kim /
kim, kim, kim, kim /
bir bilge adam /
bir yiğit adam /
bir hışımla geldi geçti /
Davutoğlu Ahmet hoca /
peh peh peh peh…
Sonra da sazı eline alıyor Özdil, "Bu peh peh
başbakanken…" deyip bir bir sıralıyor.
Ahmet Davutoğlu'nu yeni moda deyimle öyle bir "gömüyor ki", yazıyı
okurken bi an afallıyorsunuz "Hilal Kaplan mı yazdı acaba?"
diye.
Ama yoook!
Hilal Kaplan bile böylesini yazamazdı!
Sizi yazıyla başbaka bırakalım da ne demek istediğimiz daha iyi
anlaşılsın:
İŞTE YILMAZ ÖZDİL'İN YAZISINDAN BAZI
BÖLÜMLER
Bu peh peh başbakanken…
Asker-polis, 466 şehit verdik.
Pkk'yla Hizbullah birbirine girdi, iki gecede 53 kişi öldü, adeta içsavaş provası gibiydi, 35 şehirde, 68 ilçede çatışma yaşandı, kimisi tekbir getiriyordu, kimisi biji naraları atıyordu, 212 okul, üç bin işyeri, 263 kamu binası, 190 banka şubesi, 75 PTT şubesi, 80 siyasi parti binası, 340 sivil otomobil, 216 resmi otomobil, 30 dernek b.nası kullanılamaz hale geld., müzeler, spor salonları saldırıya uğradı, elektrik trafoları, mobese kameraları, trafik lambaları ateşe verildi, Kuran kursu binalarına molotof atıldı, marketler yağmalandı, yedi şehirde 34 sene sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Diyarbakır'da Hdp mitinginde bomba patladı, beş vatandaşımız
öldü. Suruç'ta bomba patladı, 34 vatandaşımız öldü.
Cumhuriyet tarihnin en ağır terör saldırısı oldu, Ankara Garı'nda
bomba patladı, 109 vatandaşımız hayatını kaybetti.
İstanbul Sultanahmet'te bomba patladı, 13 turist hayatını
kaybetti.
Ankara Çankaya'da asker servis aracı geçerken bomba patladı, 29
vatandaşımız hayatını kaybetti.
Ankara Kızılay'da otobüs durağında bomba patladı, 38 vatandaşımız
hayatını kaybetti.
İstanbul Taksim'de bomba patladı, dört turist hayatını kaybetti.
“Memleketin her tarafı canlı bomba dolmuş, siz ne işe yararsınız,
bunları niye yakalamıyorsunuz?” diye sordular…
“Hepsinin tek tek isim listesi elimizde ama, eylem yapmadan
tutuklayamayız, Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceği
bir ülke değil” dedi!
Diyarbakır Barosu başkanı Tahir Elçi, göz göre göre öldürüldü.
Takvimde başka gün kalmamış gibi tam 29 Ekim'de, Cumhuriyet Bayramı'nda, Kürdistan silahlı kuvvetler topuyla tüfeğiyle topraklarımızdan Kobani'ye resmi geçit yaptı. “Bana serok Ahmet diyorlar, Koban'deki kardeşlerimizin alnından öpüyorum” dedi.
“Komşularla sıfır sorun” dedi. Sıfır komşumuz kaldı.
Fethullah Gülen'i Pensilvanya'da ziyaret ederken, dışişleri bakanıydı. 17 Aralık TBMM'de aklanırken, başbakandı.
Tayyip Erdoğan tarafından zart diye başbakanlık
görevinden alındı.
Gıkını bile çıkarmadı.
Tırıs tırıs gitti.
Amerikan derin devletinin yayın organı olarak kabul edilen Foregn
Policy dergisi aynen şu yorumu yaptı: “ABD, Ankara'daki
adamını kaybetti. Davutoğlu, Washington'ın kapalı kapılar
arkasındaki en güvenilir müttefikiydi.”
Ve şimdi… Bu Ahmet Davutoğlu çıktı, pişkin pişkin çağrıda
bulundu.
“Meydan okuyorum” dedi. “Bu milletin vicdanına aykırı bir tek
adımımız olduysa, söyleyin” dedi. “Eski defterler açılırsa bazıları
insan içine çıkamaz” dedi.
Varsa söyleyin dediği için söylüyorum…
Bu Ahmet Davutoğlu bile hâlâ insan içine çıkabiliyorsa,
bence herkes rahat rahat çıkar kardeşim!